Depremden sonra ilk kez karşılaşıyordu Habip’le. Bazen Habip mahalleye sık sık uğrardı. Ama depremden sonra ilk kez uğruyordu. Kazım Habip’i sokağın başında görünce çıplak gözle fark edilebilecek kadar sevindi. Neredeyse koşarak gitti Habip’in yanına. İki dost kucaklaştı. Kazım hesap soran bir edayla sordu.
“Neredeydin? Neredeyse 2 ay oluyor mahalleye uğramayalı.”
“Antakya’daydım.” Habip’in Antakyalı olduğunu sanki ilk kez duyuyormuş gibi sarsıldı Kazım. Habip anlatmaya devam etti.
“Depremi duyar duymaz Antakya’ya yola çıktım. 7 Şubat sabahı varabildim memlekete. Her yer, ama her yer yıkılmıştı Kazım. Enkaz altından ben de insan sesleri duydum. Ama bir hilti bile yoktu ki enkazı eşeleyelim. Sesler kesildi günler sonra.”
“Sizinkiler nasıl?” diye sordu Kazım.
“Birinci derece yakınlar yaşıyor. Ama kayıp çok. Çocukluk anılarım sanki tümüyle enkaz altında kaldı. İnanmayacaksın ama ölenleri net olarak duyduğumuzda bile içimiz rahatladı. Çünkü çok kişi kayıp. Ölmüş de olabilir, yaralı da. Enkaz altından çıkarılmış da olabilir, hala enkazın içinde de olabilir. Açıkçası hiçbir şey net değil. Bunun nedeni organizasyonsuzluk mu, yoksa bile isteye yaratılan belirsizlik mi anlamadık.”
Habip’in acılardan uzaklaşmasını isteyen Kazım, “Sen nasılsın?” diye sordu.
“Açıkçası bu lanet olası kapitalizmin yıkılmasını şimdiye dek hiç bu kadar çok istememiştim. İnsanı değil de parayı önceleyen bu sistem öldürdü insanlarımızı. Orada bunu çok net gördüm Kazım. Bizim ilin belediye başkanı CHP’li. AKP’den geçmiş CHP’ye. Bizim orada ölen herkesin failleri arasında adam. Bir de utanmadan yerle bir olan bir binayı yapan arkadaşı katili ‘çok iyi biridir’ diye savundu. Anlayacağın hepsi ama hepsi katil. Bu katiller sistemine duyduğum öfke bu kadar çoğalmadı hiç. İyi ki örgütlü bir devrimciymişim dedim, kendime. Katil sistemi yıkmak için mücadele ediyorum. Yarın devrim olacak demiyorum. Bu olasılık hep var. Ama olmasa bile katil sistemle barışık yaşamadığım, katil sistemi yıkma mücadelesinde olduğum için mutluyum.” Habip güldü ama, gülümsemesi o kadar acı yüklüydü ki ağlasa daha uyumlu olurdu diye düşündü Kazım.
“Tuhaf bir adamsın Habip. Yine devrimci olmaya getirdin sözü...”
“Evet. Çünkü devrimci olan şanslı. Sistemi yıkma mücadelesinin içinde değilsen onunla istemesen de barışık yaşıyorsun. Çok fazla bir şey yapmasam bile ben çocukluk anılarımı öldürenlerle barışık yaşamıyorum. Deprem beni devrimci kimliğime daha sıkı bağladı. Yani şöyle söyleyeyim: Devrimci olduğum için şanslıyım.”
H. Ortakçı