Kuvvetle muhtemel İletişim Başkanlığı elemanı, alçaklığı ilke edinmiş (hatta bu yüzden maaş alan) bir trol, saray rejimine has ifadeler kullanarak Başak Demirtaş’a saldıran bir paylaşım yaptı. Türk sermaye devletinin Kürt kadınına ilk saldırısı değil bu. Saray beslemesi trollerin Başak Demirtaş’a ilk saldırısı da değil.
Kokuşmuş rejimin beslediği bu düşkünler bir yanıyla sınıfsal olarak ahlaksızlıklarını döne döne ortaya koyuyorlar. Ama daha önemlisi Kürt halkına karşı yürütülen kirli savaşın bir parçası olarak Demirtaş’a saldırıyorlar.
***
Türk sermaye iktidarının dümen koltuğunda oturan saray rejiminin ortalama ahlakla asgari düzeyde de olsa en küçük bir alakası yok. Batman’da intihar eden İpek Er’e tecavüz eden Musa Orhan, bu rejimin yargısı tarafından cezasızlıkla ödüllendirildi. Sınıfsal değil, politik dahi değil, bir kadın, bir insan olarak bu duruma tepki gösteren Ezgi Mola, Hazal Kaya, Melek Mosso ve Farah Zeynep Abdullah’a Musa Orhan hakaret davası açtı. Bu olay, sistemdeki kokuşmanın vardığı boyut ve rejimin yarattığı tipoloji hakkında fikir veriyor.
Saray rejiminin ahlak(sızlığ)ını açık seçik ortaya seren örneklerden sadece biridir bu durum. Başak Demirtaş’a yönelik paylaşımları yapan alçaklar saraydan maaş alsalar da almasalar da bu, saray rejiminin kendisine uygun, asgari insani hasletlerden nasiplenememiş bir tür yarattığını ortaya koyan kanıtlarından biridir.
Bu ahlaksızlığa, alçaklığa karşı en etkili “panzehir” halkların dayanışmasıdır. Bu coğrafyada yaşayan halklar dayanışarak böylesi alçaklıklara engel olur, alçaklığı da alçakları da kusar.
Asıl çözüm alçaklığı üreten sermaye devletini devrimle alaşağı etmektir. Ama insani olarak yapılacak ve yapılması zorunlu olan, Che’nin ifade ettiği gibi halkların inceliği olan dayanışmayı göstermektir.
H. Ortakçı