Tarih boyunca egemenler, saltanatlarını sağlamlaştırmak ve saltanatlarına karşı çıkan halkları, fikirleri yok etmek amacıyla inkar ve imha politikaları izlemiştir. Nice halk bu politikalar sonucu kültürünü, dilini yaşatamamış, tarih içinde yok olup gitmiştir.
Kürt halkı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan yüz yıllar önce de vardı. Diliyle, kültürüyle Osmanlı Dönemi’nden bu yana baskı ve inkar politikalarına karşı mücadele ederek varlığını sürdürmüştür. Bir halkı yok etmek için dilini, kültürünü yasaklayarak yok sayma taktiği izleyen Türk sermaye devleti de Kürt halkına her fırsatta saldırmıştır. Ancak Kürt halkı zorbalık ve inkar politikalarına karşı direnerek dilini, kültürünü yaşatmaya devam ediyor.
15 Mayıs 1932 tarihi, Kürtçe dili için bir dönüm noktası kabul edilir. Bu tarihte Kürt aydınlarından Celadet Alî Bedir-Xan öncülüğünde, Hawar (Çığlık) isimli Kürtçe dergi yayımlanmaya başlar. Derginin ilk sayısında Bedir-Xan: “Hawar bilimin sesidir. Bilim ise insanın kendini tanımasıdır. Kendini tanımak kurtuluş ve güzelliğin yolunu açar. Kendini tanıyan herkes, kendisini tanıtabilir de. Hawar'ımız her şeyden önce dilimizin varlığını tanıtacak. Çünkü dil bizim temel varlık sebebimizdir. Hawar yeni doğandır ve bizim, Kürtlerin çocuğudur.” ifadelerini kullanır. Suriye’nin başkenti Şam’da yayımlanmaya başlayan Hawar dergisi, 1943 yılına kadar 57 sayı çıkabilmiştir.
Hawar dergisinin en önemli katkıları Kürtçe dilini Latin alfabesine geçirmesi, Kürtçenin gelişimine katkıda bulunması ve Cegerxwîn, Qedrîcan, Osman Sebrî gibi edebiyatçıları yetiştirmesidir. Dergide ilk defa Kürtçe gramerin oluşturulduğu makaleler yer almıştır. Hawar dergisinin kurulmasında emeği geçenler Kürt aydınları, daha sonraları Avrupa üniversitelerinde ve Kürt enstitülerinde Kürt dili ve edebiyatı bölümlerinin açılmasına, Federal Kürdistan Bölgesi’nde Kürtçe eğitim verilmesine katkıda bulunurlar. Hawar dergisinin çıkış tarihi olan 15 Mayıs günü böylelikle, 2006 yılından bu yana “Kürt Dil Bayramı” olarak kutlanıyor.
Egemenlerin baskıları ve yasaklamaları sonucu Hawar dergisi, yayın hayatında kesintiler yaşadı. Diğer yayınlar da pek çok baskı ve yasaklarla karşı karşıya kaldı. AKP-MHP rejimi de ırkçı-faşist çizgisiyle Kürt halkına nice acılar yaşatmaya devam ediyor.
2016 yılındaki darbe girişiminin ardından OHAL ilan eden AKP-MHP rejimi, çıkardığı KHK’lara dayanarak Kürt halkının mücadelelerle kazandığı pek çok hakkı tek tek ellerinden aldı. Kürtçe eğitim veren okulları kapattı. Ülkede yayımlanan tek günlük gazete olan Azadiya Welat, Kürtçe yayın yapan Denge TV, Jiyan TV gibi televizyon kanalları, pek çok radyo ve Dicle Haber Ajansı kapatıldı. Kürt dili, edebiyatı ve tarihi hakkında çalışmalar yürüten İstanbul Kürt Enstitüsü, Kürt Yazarlar Derneği, Mezopotamya Kültür Merkezi, Kürdi-Der de rejim tarafından kapatıldı. Çok sayıda Kürt gazeteci hapse atıldı. Kürt illerinde bulunan belediyelere kayyım atanarak, sanatsal etkinliklerin üretildiği kültür merkezleri fiilen dağıtıldı. Kürtçe tiyatro yapan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu oyuncuları işten çıkarıldı ve festivaller iptal edildi.
Türk sermaye devleti, yeri geldiğinde çıkarı uğruna “Kürt kardeşlerim” diyerek “Kürt açılımı”, “barış süreci” gibi manevralar çevirse de “çözüm süreci” masalarını teklemeyen, Kürtleri “terörist” ilan eden, mahallelerini/köylerini yıkan, katliam yapan yine bizzat kendisidir. AKP-MHP rejimi eliyle devletin Kürt halkına yönelik saldırıları artsa da, ırkçı-inkarcı politikaları beyhudedir. Tarihi acılarla yoğrulmuş, ama direnişlerle de dolu olan Kürt halkı dilini, kültürünü ağır bedeller ödeme pahasına da olsa korumaya/yaşatmaya devam edecektir!
* Dil olmadan, yaşam olmaz!
P. Sevra