Okulların açılması ile beraber liseli gençlikle yakın temas halinde bulunuyoruz. Fikirlerini bizimle paylaşıyorlar ve okulda politik bir ortam oluşturuyoruz her sene. Geçen yıl ile bu yılı kıyasladığımızda en gericisinin bile bu düzenden bıkmış olduğu göze çarpıyor...
Okulda geçen yıl AKP savunucuları kendini belli ediyor, açık bir biçimde bunun propagandasını yapıyorlardı. TÜGVA denen örgüt ile bağları olan kısım çoğunluktaydı. TÜGVA “etkinlikle”rine müdür desteği ile çağrı yapılıyor, kitapları okula getiriliyordu. Bedava yemek vererek insanları kendine çekmeye çalışıyorlardı.
Çorlu’da TÜGVA’nın açılışına, içinde bulunduğumuz okulun müdürü ve müdür yardımcısı katılmış, Bilal Erdoğan ile görüşmüşlerdi. Okulda siyaset yapmak lafta yasaktı ama müdür adeta AKP gençlik kolları başkanı gibi davranıyordu. TÜGVA’da edebiyat dersi veriliyor, İslamcı şairler vs. anlatılıyor, övülüyordu. Bu derse giren kişi ise, okulumuzun müdür yardımcısı! Okulda devrimcilerin ve ilerici hocaların üzerinde büyük bir baskı kurmaya çalıştılar geçen sene. Sınıfın içinde TÜGVA’nın ve müdürün ajanı olduğunun bile farkındaydık.
Belli bir grup öğrenci topluluğu koridorlarda bekleyerek insanları TÜGVA’ya çağırıyor ve “siyasete karşı” hocalar bunları izliyordu! Ancak şöyle bir gerçeklik vardı; bunlar bir dava, bir amaç uğruna değil, çıkar ilişkisi üzerine beraberlerdi. AKP’den para aldığını iddia eden bir kişi vardı. Kendisi TÜGVA’nın lise başkanı idi. Sürekli tartışmaya giriyorduk bu kişi ile. Genel olarak son sözü “Çıkarım var” oluyordu... Geçen yıl, bu şekilde geçti okulumuzda.
Bu sene durum çok farklı
Artan ekonomik kriz, zamlar ile birlikte geçim sıkıntısını beraberinde getirdi. Bunlardan en fazla zararı tabii ki emekçi aileler gördü. AKP iktidarının halk ile dalga geçer tavırları, “kriz yok” demagojisi insanların sinir sistemini bozmuş gözüküyor.
AKP’li gençlerin birçoğu artık Erdoğan’a küfreder hale gelmiş durumdalar. Okulda sürekli zamlardan şikayet ediyorlar ve “bunları savunarak hata etmişiz” gibi cümleler kuruyorlar.
TÜGVA denen yapı da doğal olarak dağılmış durumda. Geçen yıl lise örgütlenmesini yapanlar bile, bize, “siz haklıydınız” diyorlar. Bu durum bizi tabii ki şaşırtmadı, bunun olacağını biliyorduk. Çıkar ilişkisi üzerine kurulu her örgüt, her yapı, her sistem yıkılmaya mahkumdur! Bu insanlara tabii ki “siz bunu hakkettiniz, desteklemeseydiniz” demiyoruz. Bu bir devrimcinin yapmaması gereken bir şey. Biz esasta onların kurtuluşunun düzen muhalefetinde olmadığını, bu krizlerin ve ağır yoksulluğun bu sistem içinde her zaman kalıcı olacağı ve yapılması gerekenin kapitalizme karşı mücadele yürütmek olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.
Geçen seneye göre gözle görülen bu değişiklik, AKP iktidarının artık ayakta duramayacağını gösteriyor. Burada yapılması gereken şey, düzen muhalefetine yedeklenmeden, “Düzene karşı devrim!” diyebilmektir. Bu pislik sistemi yalnızca işçi sınıfının devrimci mücadelesi değiştirebilir. Bu yüzden, gençliğin yolu işçi sınıfının yoludur!
Çorlu’dan bir DLB’li