Tüm hayatı boyunca yalnızca AKP iktidarını gören, dinci ve niteliksiz eğitim alan günümüz liseli gençliği, siyasette belli arayışlara yöneliyor. Siyasetten normal olarak kopamayan gençlik, ailelerin ve öğretmenlerin apolitizm dayatmasına karşın, siyasetin bir şekilde kendisine etki ettiğini anlayınca siyasetle ilgilenir hale geliyor.
Liseli gençlik her türlü baskıya ve anti-komünist propagandaya rağmen devrimcilere ve onların bıraktığı mirasa saygı duyuyor ve bu mirası kendine ait hissediyor. Bunun önüne geçemeyen devlet ve düzen muhalefeti bu mirası kendi kalıplarıyla sunmaya çalışıyor. Sosyalizmi Kemalizm’le harmanlayanlar mı dersiniz, milliyetçilik ile harmanlayanlar mı istersiniz, İslam’la harmanlayanlar mı… Örneğin Deniz Gezmiş’in eli silahsız bir devrimciymiş gibi gösterilmeye çalışılması, “her ne kadar farklı görüşte olsak bile sonuçta bizim devletimiz” denilerek liseli gençliğin düzen sınırlarına hapsedilmeye çalışılması vb. gibi bir dizi demagoji, gençliği devrimcilikten uzaklaştırıp, düzen muhalefetine çekiyor.
Reformistlerin de aşağı kalır yanı yok!
Devrimcileşmeye çalışan gençliğe bir darbe de reformistlerden geliyor. Reformistlerin samimiyetsiz ortamlar, Marksizm-Leninizm öğretilerini gençliğe aktarmamak ve pratik faaliyet zemini sunamamak gibi nitelikleri gençliği sosyalizmden uzaklaştırıyor. Reformistlerin bu tutumu sonucunda ortaya çıkan şey, “AKP faşizmini geriletmek için...” gibi cümleler oluyor. Faşizm tek başına AKP’den ibaretmiş gibi, AKP yıkılsa bu düzen değişir gibi şeyler düşündürüyorlar gençliğe. “Bu düzen değişmeli” diyorlar ama gençliği de kendilerini de düzen içine hapsedip, devlet politikaları ile “devrimcilik” yapıyorlar.
Reformistler, gençliği devrim ve sosyalizm mücadelesinden uzaklaştırmalarının yanı sıra onları sağlam bir Kemalist haline de getiriyorlar. “Biz Kemalist değiliz ama...” diyerek, gençliğe ulusalcılığı da aşılıyorlar. Sonuç olarak ortaya çıkan gençlik, Marksizm-Leninizm’den uzak, ulusalcı, enternasyonal düşünemeyen ve düzene hapsolmuş bir kesim oluyor.
Devlet politikalarına ve reformizme karşı alınması gereken tutum
Devlet politikalarına ve reformizme karşı tepkimizi ve görüşlerimizi asla sakınmamalıyız. “Komünistler görüşlerini gizlemeye tenezzül etmezler” demiş Karl Marx. Örneğin, okulda devrimci bir önderi, sanki bu sistem ile mücadele etmemiş, sistemin kolluk güçleri tarafından katledilmemiş biri gibi yansıtabilirler. Bu karşılaştığımız ve karşılaşacağımız bir durum. Buna karşın, bu önderlerin devrimci kimliğini öne çıkartacak propagandalar yapmak, onların bu sistem ile haklı savaşını anlatmak bizim görevimizdir.
Reformistlere gerekli cevapları Lenin veriyor zaten. Reformistler ile mücadele edebilmek için Lenin okumalarına başlamalı, öğretilerinden sonuçlar çıkararak reformistleri susturmalıyız. Devrimci olabilecek genç arkadaşlarımız ile sıkı sıkıya bağlar yakalamalı ve onları reformizm bataklığından kurtararak, devrim ve sosyalizm mücadelesine çekmeliyiz. Liseli arkadaşlarımıza devlet terörünü sık sık anlatıp, buna karşı neler yapmalı diye sohbetler edebilmeliyiz.
Paralı, dinci ve niteliksiz eğitim aldığımızı bütün liseli arkadaşlarımız biliyor ve buna karşı bir öfke de besliyor. Bu öfkeyi açığa çıkaracak olan bizleriz. Korkusuzca okullarımızda devrimci mücadeleyi büyütebilmek için devrimci liseliler göreve, DLB saflarına!
Çorlu’dan bir DLB’li