İşçi ve emekçilerin sırtına bindirilen bunca yük AKP iktidarına yetmedi. Akaryakıt alan her emekçi artık daha fazla ÖTV ve Katma Değer Vergisi ödeyecek. Her yıl iki taksitle ödenen Emlak Vergisi’ne de zam yapıldı. Geçen yıl 5 bin lira olan Emlak Vergisi, bu yıl aynı ev için 6 bin 98 liraya yükseltildi. Evlerde tuvalet kullanıldığı, bulaşık yıkandığı için ödenen Çevre Temizlik Vergisi’ne de bu yıl yüzde 43,93 zam yapıldı.
Emekçilerden alınan vergi, harç ve cezalar yıl bitmeden ilan edildi. Bu nedenle notere giden, belediyeye beyanname veren, pasaport alan, ehliyet alan, yurt dışına çıkan, kimliğini kaybeden, marketten poşet alan herkes zamlı vergi ödeyecek. Bitmedi, AKP-MHP iktidarı alkollü ürünlerin ÖTV’sine 25 Aralık’ta yüzde 12,5 zam yapmıştı. Yeni yılda da zam yapacak. Emekçilerin sırtındaki kambur iyice büyüyecek.
Bu arada 2025 yılı gelir vergisi vergi dilimleri de yayımlandı. Erdoğan, vergi diliminde emekçileri rahatlatacak bir adım atmadı. Gelir vergisi ilk tarife dilimi 158.000 TL olarak saptandı. Erdoğan yetkisini kullansaydı ilk vergi dilimi 237.000 TL olacaktı. Böylece işçi ve emekçilerin sırtındaki vergi yükü bir nebze de olsa hafifleyebilirdi. Ancak Erdoğan, her zaman yaptığı gibi yetkisini sermaye lehine kullandı.
Asgari ücretli işçi enflasyon yükü altında ezildi. AKP iktidarı yüzde 30’luk artışla adeta işçilerle dalga geçti. Öte yandan işçi ve emekçilerin, emeklilerin doğrudan ya da dolaylı olarak ödedikleri vergilerde en küçük bir indirim yapılmadı.
2000 yılında ilk vergi dilimi 2.500 liraydı. Emekçilerin lehine artış yapılsa 2025’te ilk vergi dilimi 415.337 liraya çıkacak, işçi ve emekçilerin vergi yükü azalacaktı. Tersi yapıldı: Kapitalistlerin vergi yükü azaltıldı, işçilerin, emekçilerin vergi yükü artırıldı. İktidarın bu gaddarlığından dolayı vergide adaletsizlik derinleşiyor, işçilerin ekonomik ve sosyal yıkımı görülmemiş boyutlara ulaşıyor.
Hayat pahalılığının yanısıra, işçilerin geçinmelerini zorlaştıran bir diğer etken gelir vergisi oranlarının yüksekliğidir. Zira vergi tarife dilimlerindeki adaletsizlikler ve asgari ücret vergi istisnasının çalışanlar aleyhine uygulanması nedeniyle işçilerin vergi yükü artıyor.
Dolaysız vergiler yanında dolaylı vergilerin yüksekliği de çalışanların vergi yükünü artırıyor. Bir yandan gelir vergisi bir yandan dolaylı vergiler, ülkenin vergi gelirlerinin önemli bir kısmı işçi ve emekçilerden alınıyor. Sömürücü kapitalistler için sık sık “vergi affı” ilan eden iktidar, adaletsizliği hiç olmadığı kadar derinleştiriyor.
Kapitalistlere yönelik vergi indirimleri ve prim destekleri sürerken, tekelci kapitalistlerden servet vergisi alınmıyor. Türkiye’de en zengin yüzde 1’in servetinin bütün ülkenin servetinin yüzde 39,5’ini oluşturmasına rağmen bu büyük servet sahibi tekellerden artan oranlı servet vergisi alınmıyor.
Asgari ücret artık artırılmıyor. Tersine, asgari ücretli işçilerin alım gücü hızla eriyor. Asgari ücreti reel açıdan azaltan AKP iktidarı, işçilerin üzerindeki vergi yükünü ise artırıyor. Emekçilere pervasızca yüklenen iktidar, “artan oranlı servet vergisi”, “işçi sınıfı ve emekçilerin vergi yükünün azaltılması” gibi taleplere ise kulaklarını tıkıyor.
Açıklanan vergi paketinde yeni vergi ve harçlarla hem gelirde hem vergide adaletsizlik daha da derinleştiriliyor. Türkiye, kapitalistler için vergi cennetine, emekçiler için ise cehenneme dönüştürülüyor. Vergiden azade kapitalistlerin sermayesi büyürken, işçi ve emekçilerin sefaleti derinleşiyor.
İşçi ve emekçiler toplumsal zenginliği üretiyor. Buna rağmen yüzde 1’lik azınlığı oluşturan kapitalistler bu zenginliğin büyük bir kısmına el koyuyor. Emek gücünü satarak geçimini sağlayan işçi sınıfı ise ürettiği değerin ancak küçük bir kısmını alabiliyor. Buna rağmen iktidar, emekçiler üzerindeki vergi yükünü artırarak toplumsal değerleri üretenlerin sefaletini derinleştiriyor.
İşçi ve emekçilerin, her alanda örgütlü olan kapitalistlere ve onların sömürü düzenine karşı güçlü bir direniş örmekten başka çareleri yok. İşçi ve emekçiler, “İnsanca yaşamaya yeten ücret!”, “Artan oranlı gelir vergisi!”, “Asgari ücretliden vergi alınmasın!”, “Her türlü dolaylı vergi kaldırılsın!” vb. talepleri kazanmak için mücadeleyi yükseltmelidir.
H. Yağmur