168 fabrika ve 130 bin metal işçisini kapsayan MESS grup toplu iş sözleşmesinde sona doğru geliniyor. Zira, Türk Metal apar topar gerçekleşen bir ara görüşmeyle satış sözleşmesini imzaladı. Madeni Eşya İşverenleri Sendikası’nın (MESS) metal işçilerine dönük kölelik dayatmasına ortak oldu. Süreç devam ediyor ve gelişmelerin seyrini elbette metal işçilerinin tutumu belirleyecek.
MESS kodamanlarının ve Türk Metal’in bu denli pervasız davranmasının gerisinde sermaye devleti ve sermayenin demir yumruğu AKP'nin desteğini almaları yer alıyor. Satış sözleşmesi imzalanmasa da AKP'nin grevi yasaklayacağından, Yüksek Hakem Kurulu'nun işçiye açlığı dayatacağından emindiler.
TİS sürecinde 130 bin metal işçisinin karşısında sadece metal sermayedarları değil, tümüyle bir sermaye düzeni var; hukuku, kolluğu, bürokrasisi ile. Yasalarıyla işçi sınıfının elini kolunu bağlayan, grev hakkının karşısına lokavtı çıkaran, YHK sopası ile işçiyi sefalete mahkûm eden sermaye düzeni...
Gücümüz birliğimiz ve dayanışmamızdan gelir
İşçi ve emekçilerin gücü birliğinden ve dayanışmasından gelir. Bugün patronlar bu kadar pervasızsa, devlet onların sözcülüğüne bu kadar rahat soyunuyorsa, bunun sebebi işçi ve emekçilerin dağınık ve örgütsüz olmasıdır. Sermaye sınıfı bu kadar örgütlü ve ortak hareket ederken bütünüyle işçi sınıfına düşen görev başını kendi kabuğundan çıkarmak ve metal işçisinin haklı davasına ses olmak, omuz vermektir.
Ekonomik açıdan krizin derinleştiği; baskılarla, yasaklamalarla ve çıplak zorla toplumun sindirilmek istendiği bir ortamda metal işçisinin yakacağı ateş tüm işçi ve emekçilere ışık olacak. Bu nedenle, başta üretim alanları olmak üzere, bulunduğumuz her alanda metal işçisi ile dayanışmayı yükseltmek durumundayız.
Y. Leyla