Koç Holding aynasında sermayenin ikiyüzlülüğü

Koç Holding yıllardır Türkiye işçi sınıfı üzerinden zenginliğine zenginlik katmaktadır. Bizlerin emekleri üzerinden elde ettiği tüm bu zenginliği, yine bu gerçeği üzerini kapatmak için kullanmakta, yalanlarını büyük projeler ile süslemektedir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 18 Haziran 2022
  • 08:00

Koç sermayesi uzun yıllardır çeşitli reklam projeleri, sivil toplum örgütleri ile yürütülen kampanyalar ve yardım projeleri ile kendini topluma ülkesi için çalışan bir güç olarak göstermeye çalışıyor. Her yıl yeni kampanya ve sosyal projeler ile karşımıza çıkan Koç sermayesi, bu bakışını "yüce ataları ve kurucuları" Vehbi Koç'tan aldığını söylüyor.

"En önemli sermayem insan kaynağımdır"

İlk bakıldığında Vehbi Koç'tan ulvi ve insanları değiştirmeyi hedefleyen bir söz alıntılandığını düşünebilirsiniz. Esas sermayesinin canlı emeği gün ve gün sömürmek, kölelik koşullarını dayatmak olduğu bilinmese etkilenmemek elde değil! Türkiye'de kapitalizmin Amerikan sermayesinin girişiyle büyümeye başladığı bir dönemde serpilen ve Türkiye işçi sınıfının sırtından akıl almaz bir servete ulaşan, her dönem mevcut hükümetin hangisi olduğu fark etmeksizin pastadan en büyük payı alan Koç Holding'in sermayesinin “insan kaynağı” olduğunu dile getirilmesinde şaşılacak hiçbir şey yok...

Sermayenin örgütlediği sürekli yardıma muhtaç olma hali

Koç sermayesi geçmişten öğrendiklerini geleceğe uygulamak konusunda problem yaşamıyor. Toplumsal ve tarihi olaylara dair reklam kampanyaları düzenliyor, kadınlara, engellilere, yardıma muhtaçlara, mültecilere sürekli yardım elini uzatıyor.

* 2012 yılından bu yana tüm şirketlerinin ve markalarının engelli dostu olacağını duyurmuş.

* Ford Otosan ise “Ülkem için engel tanımıyorum” kurumsal-sosyal sorumluluk kampanyası kapsamında, 9 farklı ilde, toplam 9 okulu engelli öğrenciler için uygun hale getirmek üzere yenileyeceğini dile getirmiş.

* TÜPRAŞ’ta ise plastik kapaklar toplanarak engelli bireylere yönelik tekerli sandalye kampanyası düzenlemiş.

* Koç Üniversitesi ise engelli bireyleri barınma, akademik yaşama katılımı adına düzenlemeler yaptığını açıklamış.

* TÜPRAŞ TİS raporunda ise;

Toplu İş Sözleşmesi kapsamında; işe alımda eşitlik (cinsiyet eşitliği) ve kapsayıcılık yaklaşımı (din, dil, ırk ayrımı yapılmamış, engelli çalışan alımları vb.) uygulayacağı söylenmiş.

* Son olarak, kadın işçilerin iş yaşamına etkin katılımı için Koç sermayesi defalarca kez farkındalık projeleri gerçekleştirmiş.

Bir kısmını yukarda yazdığımız sosyal yardımlaşma ve dayanışma kampanyalarına baktığımızda Koç'un ezilen ve ayrımcılığa uğrayan kesimler karşısında ne kadar duyarlı bir yerde durduğunu düşünmemek elde değil! Ya aynanın diğer yüzünde ne var!

TÜPRAŞ’ta gerçekleşen işten atma saldırısı, Koç'un bu konudaki tüm ikiyüzlülüğünü gözler önüne seriyor. İşten atma saldırısına hedef olan işçiler arasında özellikle engelli işçilerin tercih edilmesi ve yapılan müzakerelerde bu işçilerden verim alınamadığının ifade edilmesi, çizilmeye çalışılan bu duyarlı sermaye imajını yerle bir ediyor. Ve şu soruyu akla getiriyor: “Tüm bu imaj çalışmalarına, kampanya ve pazarlama yöntemlerine rağmen, bu pervasızlık neden yapılıyor?” Çünkü bu işler böyledir. Sermaye ne kadar yardımsever görünürse görünsün, işçinin onun gözünde zerre değeri yoktur. Önemli olan tek şey çarkların dönmesi, sömürünün devam etmesidir. İşçi sınıfı iliğine kadar sömürülürken yapılan yardımlar, bağışlar, “sivil toplum” etkinlikleri ise, tam da bu sömürü düzeninin gerçeklerinin üstünü örtmek içindir.

Yapılan tüm bu kampanyaların vergi indirimi kapsamında olduğunu da biliyoruz. Daha ötesi topluma verilen mesajlarda Koç'un ülkesi için her şeyi yaptığı mesajı ile sömürünün üzerini kapatmayı çalıştığı açıktır. Ford'da MESS ile kol kola açlık sınırını dayatan, TÜPRAŞ’ta engelli işçileri hedef alan, Arçelik'te kadın işçilere mobbing ve sömürüyü dayatan Koç, bu kampanyalar ile gerçeği gizleyemez. Her şey gün gibi açıktır. Koç Holding yıllardır Türkiye işçi sınıfı üzerinden zenginliğine zenginlik katmaktadır. Bizlerin emekleri üzerinden elde ettiği tüm bu zenginliği, yine bu gerçeği üzerini kapatmak için kullanmakta, yalanlarını büyük projeler ile süslemektedir.

Elbette topluma ve işçi sınıfına dayatılan sürekli yardıma muhtaç olma hali işçi sınıfı tarafından mutlaka dağıtılacaktır. Yeni bir dünya yaratıldığında, Koç'un sömürü ülkesinin yerini işçilerin sömürüyü yok ettiği ve yardıma muhtaç bırakılmayan toplumsal bir düzen kurulacaktır.