Yağma ve soygunda zirve yapan gerici-faşist rejim, kapitalist sisteminin şimdiye kadar gördüğü en sadık kullarındandır. Asalak burjuva sınıfına her türlü imkan ve kolaylığı sağlayan sermaye rejimi, diğer yandan işçi ve emekçilerin sırtına binen vergi yükünü daha da arttırarak ellerine geçen üç kuruşluk parayı da vergilerle geri almaktadır. Azgın sömürü çarkları arasında yaşam savaşı veren işçi sınıfı, sermayenin hizmetine sunulmak için devletin kasalarına oluk oluk para akıtmaktadır. Böylelikle kapitalist efendilerin sömürü ve soygun düzenini ayakta tutan devletin finansman ihtiyacı, ezilen milyonların cebinden çalınan vergilerle karşılanmaktadır.
Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV), Katma Değer Vergisi (KDV), satış vergisi ve sözde lüks mallar üzerine alınan Özel Tüketim Vergisi ve daha birçok vergi işçi ve emekçilerin alınteri ve emeğinin “yasal” yollardan çalınmasının diğer adıdır. Durumun abartılı bir hal aldığı günümüzde, verginin de vergisi kesilerek, işçi ve emekçiler vergi yükü altında sefaleti yaşamaktadır.
Derinleşen ekonomik kriz yüzünden ağır bedeller ödeyen işçi sınıfı, şimdi de ücretlerinin daha ilk aylardan itibaren vergi dilimine takılması ve sonraki aylarda kesintinin artması nedeniyle zorluklar yaşamaktadırlar. Geçtiğimiz aralık ayında büyük gürültü koparılarak açıklanan asgari ücret zammının yakın zaman içinde, içinin ne kadar kof olduğu ortaya çıkmıştı. Ücretlere yapılan yüzde 50’lik zam aldatmacasının altından kapitalistlere yine teşvikler çıkmış, ayrıca AGİ gasp edilmiştir. Ayrıca “asgari ücrette gelir vergisini kaldırdık” yaygarasını koparanlar, vergi dilimini aynı oranda arttırmayarak işçilerin ücretlerinden kesilen gelir vergisini daha da arttırmıştır.
Öyle ki, ücretlere temmuz ayında yapılan ek zam sonrası vergi dilimlerinde artış gerçekleştirilmedi. Bunun sonucunda bordrolu bir çalışanın ağustos ayında cebine giren ücretin yüzde 30’a yakını vergi olarak devletin kasasına geri döndü. Öte yandan birçok üründe uygulanan ÖTV ve KDV ile birlikte yapılan zammın hiçbir etkisi olmadı. 2022 Gelir Vergisi dilimlerine göre, ocak ayından itibaren alınan ücretler üst üste toplanarak 32 bin liraya gelene kadar yüzde 15 vergiye tabidir. 32 bin lirayı geçince ücretten kesilen Gelir Vergisi miktarı yüzde 20’ye yükselmektedir. Gelir Vergisi kademeli olarak yüzde 35’e kadar çıkmaktadır. Son zamla birlikte işçi ve emekçilerin ücretinden yapılan Gelir Vergisi kesintisi artmış, asgari ücretten bir tık fazla alan işçilerin ücreti ağustos ayında beklenenden daha düşük olmuştur.
Yaşanan bu durum karşısında son günlerde muhalif vergi uzmanları ve akademisyenler vergide yapılan ek soygunu teşhir ederken, sendika ağaları ve bürokratlar da işçilerin tepkilerinden kaynaklı açıklamalar yapmak zorunda kaldılar. Açıklamalarda, vergi diliminin asgari ücrete yapılan zam oranında yükseltilmesini ve çalışanların ortaya çıkan “mağduriyetinin” bir an önce giderilmesini istiyorlar.
Son olarak, Türk-İş’in Saray dalkavuğu Ergün Atalay ve Hak-İş şefi Mahmut Arslan da bu konuda düzenleme yapılması çağrısında bulundular. Belli ki tabandan yükselen seslerden dolayı kendilerini baskı altında hisseden Saray’ın dalkavukları bu konuda açıklama yapma gereği duymuşlar. Yine bilindik yöntem olan rica minnete başvurdular. Fabrikalarda işçileri denetim altında tutma aracına dönüşen sendikaların başındaki bu zatlar, basına açıklaması yapmayı tercih ettiler.
İşçilerin açlık sınırının altında kalan ücretlerinden bile pervasızca vergi alan gerici-faşist rejim, yapılan açıklamalar karşısında sağır ve dilsizi oynamaktadır. İşçi sınıfını düşük ücret ve ağır çalışma koşullarına ek olarak vergi kıskacına alan rejim, diğer yandansa kapitalistleri vergi cennetinde yaşatmaktadır. Kapitalistler verilen teşvikler ve vergi aflarıyla neredeyse vergi ödemezken, ödedikleri vergiyi de gerisin geri sermaye devleti geri ödemektedir. Bunun birçok örneği son dönemde sık sık yaşanmaktadır. Vergi uzmanı Ozan Bingöl, son açıklamasında Kur Korumalı Mevduat’ta şirketlere yönelik vergi istisnasının süresinin uzatıldığını hatırlatarak “Onlara istisna tanınırken, bugün en düşük işsizlik maaşı alanlar bile vergi (19 lira) ödüyor” diyerek mevcut çifte standartta dikkat çekiyor.
Kendileri mevcut sınırlı vergilerini bile ödememek için Malta ve Man adalarına para transfer eden Saray rejimi, 2002 yılından bu yana sermaye sınıfına sayısız vergi affı getirerek, burjuva cumhuriyet tarihinin rekor vergi affını kırmış durumda.
Bir yanda milyonlarca işçi ve emekçi tüm zenginlikleri yaratmasına rağmen sefalet içinde yaşarken, öte yanda tüm bu zenginliklere her yoldan el koyan küçük bir azınlığın büyüyen servetleri katlanmaktadır... Kapitalist düzenin bu rezil gerçekliği her gün yüzümüze çarpmaktadır. Bu soygun ve yağma çarkının kırılmasının yolu işçi sınıfının tabandan birliğini sağlaması ve sınıf bilincini kuşanarak mücadeleye atılmasıyla olacaktır. İşte o zaman vergi adı altındaki tüm bu soygunlar son bulacaktır.