İTO koşulsuz kölelik düzeni istiyor

Kapitalistlerin talep ettiği, Saray rejiminin ise hazırlıklarına başladığı saldırı dalgasını işçi sınıfının birleşik, kitlesel karşı koyuşu durdurabilir. İşçi sınıfı ve emekçi kitleler, kendilerine dayatılan koşulsuz köleliğe ya boyun eğecekler ya da direnmeyi seçecekler.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 02 Ekim 2024
  • 14:30

Kapitalistler işçi sınıfı ve emekçilerden köleliğe koşulsuz razı olmasını istiyor. Bunu klasik kölelik süreçlerinde yaşandığı gibi kırbaç zoruyla değil, kapitalist dünyanın “modern” yöntemiyle, Saray iktidarına “talepler listesi” ileterek yapıyorlar. Emri alan iktidar, “yasal düzenleme” ile sınırsız bir sömürüye geçişin yolunu düzlemeye çalışıyor. 

Listeyi veren kapitalistler biliyorlar ki, Saray bunu ikna yöntemiyle başaramazsa baskı ve zorun “modern” aygıtlarını kullanarak hayata geçirmeye çalışacak. Sonuçta bugüne kadar hep öyle yaptı! 

İşçi sınıfı ve emekçilere dayatılan ağır çalışma ve yaşam koşulları, sermaye örgütleri ile AKP-MHP gericiliğinin el ele vererek başardıkları vahim bir tablo ortaya çıkarttı. İşçi sınıfının adım adım hayata geçirilen ekonomik ve sosyal yıkım karşısında güçlü bir karşı koyuş örgütleyememesi, Sarayın pervasız adımlar atmasına olanak sağladı. Kapitalistler şu sıralar bunun çok daha ötesini istiyorlar ve fırsatını bulurlarsa hayata geçirmeye, ülkeyi sermaye cenneti haline getirmeye çalışacaklar.  

 Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen İstanbul Ticaret Odası (İTO) Eylül ayı toplantısına katılan Saray’ın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’na iletilen “iş dünyasının talepleri” bu içeriktedir. İTO Başkanı Şekib Avdagiç’in ifade ettiği ve Saray iktidarından bir an önce hayata geçirilmesini istediği maddeler arasında yok yok. Kıdem tazminatı, işsizlik sigortası, işe iade tazminatı, sendikal tazminat gibi konularda “çok katı” bir iş kanunu olduğunu ifade eden İTO, bu katılığın istihdama olumsuz yansıdığını iddia ederek, “işçi ve işvereni hukuki olarak karşı karşıya getiren” düzenlemelerin gözden geçirilmesini istedi. Çoğu durumda yasa/kural tanımaz adımlar atan kapitalistler, iş kanununda işçiler lehine kırıntı düzeyde var olan hakların da ortadan kaldırılmasını “öncelikli” hedef olarak belirlemiş görünüyor. 

Bu istemlere paralel olarak, AKP’nin “emek dostu” söylemiyle cilalamaya çalıştığı iş kanununda değişiklik yapılmasına dönük hazırlıklar başladı. Yapmak istedikleri kanun değişikliği, içeriği bakımından “kapitalistlerin dostu” olarak adlandırılması gerekiyor. Gözü dönmüş bir kâr hırsının güdülediği pervasızlık şunu demeye getiriyor: Yasayı istediğimiz gibi hayata geçirelim, bunun karşısında hiçbir sosyal hak talebi ve mahkemelerde dahi hak arama girişimi olmasın. 

Kapitalistlerin örgütü İTO’nun büyük bir küstahlıkla ifade ettiği bu. Yeni düzenlemeyle birlikte kıdem tazminatını ortadan kaldırma talebi de bir kez daha gündeme getirildi.

Ülkenin ensesi kalın kapitalistlerini temsil eden İTO “beklentilerinin” sınırını o kadar genişletmiş ki, daha fazla kâr ve sömürü için hiçbir yasaya/kurala uymak istemiyor. Öte yandan Saray iktidarının katkılarıyla, saldırı karşısında eli-kolu bağlı bir işçi sınıfı yaratmak istiyor. Kodamanların Saray’dan talep ettiği düzenleme başlıklarından öne çıkanlar ise şöyle: Kısa çalışma ödeneğinin daha etkin kullanılması, gelir vergisi dilimleri ve SGK üst limitinin kapitalistler lehine gözden geçirilmesi, işçilerin iş mahkemelerinde alacak ya da tazminat davası açabilmesi için zaman aşımının bir yıla indirilmesi, kapitalistlerin sıklıkla yaptıkları, haksız yere işçi atıldığında ve bu mahkemece kanıtlandığında verilen istihdam teşvik ve desteklerin kapitalistlerden geri alınmaması, iş yeri sosyal güvenlik denetimlerinin, işi kılıfına uydurabilmek için önceden haber verilerek yapılması, ülkede bulunan ucuz işçilik yetmemiş olacak ki, ucuzunda ucuzu işçi çalıştırabilmek için “bir yabancı için 5 Türk işçi istihdamı” gibi kriterlerin esnetilmesi, emeklilikte maaş bağlama oranlarının yıl sonu itibariyle düşürülecek olmasının yaratacağı bir an önce emeklilik başvurusu yapma isteminin, “istihdam piyasasında oluşabilecek ani dengesizlikler” yaratacağı ve bunun önüne geçilmesi için önlemler alınması vb. vb...

Yukarıda sıralananlar, İTO şahsında kapitalistlerin kölelik düzenini gerçek anlamıyla uygulamak istediklerinin somut göstergesi niteliğindedir. Ama lafa başlamışken İTO Başkanı’nın istemleri bitmiyor, çocuk emeği sömürüsünün yaygınlaştırılmasını, teşvik edilmesini talep ederken de şunları söylüyor: 

“Haftada bir gün okulda eğitim, dört gün iş yerlerinde çalışmaya imkan veren Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) sistemine ağırlık verilmeli. İşbaşı Eğitim Programı’nda ödenen cep harçlığı tutarının daha yüksek düzeylerde belirlenmesi teşvik edici bir rol üstlenebilir. Freelance yani bağımsız çalışanların kayıtlı çalışmasının sağlanması ve sosyal güvenlik haklarından yararlanma olanaklarının kolaylaştırılması önem arz etmektedir.”

***

Ülke tarihinin en ağır ekonomik kriz süreçlerinden birisi yaşanıyor. Çalışma ve yaşam koşullarının ağırlığı artık kaldırılamaz boyutlarda. Ekonomik ve sosyal hakların yıllardır tırpanlanması nedeniyle, açlık sınırının altında kuru maaşa çalışan işçi ve emekçiler gerçeği aslında her şeyi anlatıyor. Yoksulluk ve sefaletin derinliğinden dolayı en temel insani ihtiyaçlara dahi ulaşmanın çok zor olduğu bir dönem bu. 

Ekonomik, sosyal, siyasal yıkım saldırılarının yarattığı toplumsal koşullarda kâr rekorları kıran kapitalistler için bu kadarı da yetmiyor. Daha fazlasını almak için zorluyorlar. Kelimenin gerçek anlamıyla işçi sınıfına deli gömleği giydirmeye, sömürüyü daha katmerli hale getirmeye ve olduğu kadarıyla yasa-kural ne varsa hiçbirine takılmadan yollarına devam etmeye odaklanmışlar. İşçi ve emekçilerin ölmemesi, yarın tekrar işe gelmesi için gereken ihtiyaçların dahi emekçilerin vergileriyle oluşan devlet bütçesinden karşılansın istiyorlar. 

Bu bağlamda kapitalistlerin talep ettiği, Saray rejiminin ise hazırlıklarına başladığı saldırı dalgasını işçi sınıfının birleşik, kitlesel karşı koyuşu durdurabilir. İşçi sınıfı ve emekçi kitleler, kendilerine dayatılan koşulsuz köleliğe ya boyun eğecekler ya da direnmeyi seçecekler. Ya kapitalistlerin pervasız saldırısı hayata geçirilecek ya örgütlü mücadeleyi yükselten işçi sınıfı Saray rejimi ve kapitalistlerin saldırısını püskürtecek!