Zafer direnen Kirazlıyayla kadınlarının!..

Bursa’nın Yenişehir ilçesine bağlı Kirazlıyayla Köylüleri, Lübnanlı şirket Meyra Madencilik tarafından yapılmak istenen çinko, kurşun, bakır zenginleştirme tesisi ve atık barajı projesine karşı açtıkları davayı kazandılar.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 23 Ağustos 2020
  • 11:28

2013’ten beri bölgede maden ocağı işleten Meyra Madencilik, Kasım 2019’da tesisin yayıldığı alanı genişletmek istedi. Ancak köylüler, tesisin ve 110 dönüm alanda kurulacak olan atık barajının Yenişehir Ovası’na, İznik Gölü’ne ve burada yaşayanlara zarar vereceğini söyleyerek itiraz ettiler.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın olumlu ÇED raporuna karşı köylüler ile destek verenler dava açtı. Ancak şirket, dava devam ederken, pandemi nedeniyle sokağa çıkma yasağını fırsat bilerek Nisan 2020’de proje alanında ağaç kesimi yaptı. Köylüler, “Biz mahkeme kararını bekliyorsak şirket de beklemeli” diyerek, ağaç kesimine eylemleriyle yanıt verdiler. Sermaye devletinin jandarması her yerde ve her zaman olduğu gibi kapitalist şirketi koruyarak köylülerin eylemine saldırdı.

Bu arada köylülerin açtığı dava kapsamında inceleme yapan bilirkişi heyeti, 10 Ağustos’ta verdiği kararla firmanın ÇED raporunu olumsuz değerlendirdi. Bursa 1. İdare Mahkemesi, Yenişehir Kirazlıyayla Köyü’nde Meyra Madencilik tarafından yapılan maden atık havuzu inşaatının yürütmesini durdurdu. Köylüler, avukatlar ile birlikte harekete geçerek, Orman Müdürlüğü ve Jandarma’yı dilekçe yağmuruna tuttular. Bunun üzerine Meyra Madencilik sahadan çıkarıldı.

Kirazlıyayla halkının projeye karşı verdiği ve öncülüğünü kadınların üstlendiği mücadele aylarca sürdü. Köylerinde maden istemeyen kadınlar yasal başvurularından sonuç alamayınca, Yenişehir Çevre Platformu’na ulaşarak mücadelelerini kamuoyuna taşıdılar. Eylemleri ile seslerini duyurmaya çalışan köylüler jandarma ve polisle de sık sık karşı karşıya geldi, gözaltına alındılar. Köyleri jandarma tarafından abluka altına alındı, insanlar evlerine hapsedildiler. Ağaçların kesilmesi ve suyun maden sahasında kalması nedeniyle tarımın etkilenmesine ve Kirazlıyayla’nın yok olmasına karşı kadınlar toprağı ve ağaçları korumaktan bir adım geri atmadılar. Yaş ağaçların kesilmesini büyük bir üzüntü ve öfkeyle karşılayarak direnmeye devam ettiler.

“Ölsek de topraklarımızı maden şirketlerine vermeyiz” diyen kadınlar şimdilik mücadeleyi kazandılar. Maden şirketi ağır bir hasar bıraktıktan sonra (örneğin Kamışlı Göleti, madenin çalışmaları nedeniyle kurudu, balıklar öldü) yürütmeyi durdurma kararıyla alanı terk etti.

***

Türkiye’nin dört bir yanında HES’ler, JES’ler, RES’ler doğal yaşamı altüst etmesi nedeniyle o bölgelerde yaşayan halkın yaşam hakkını yok saydığı için halkın direnişi ile karşılaşıyor. Yargıya da taşınan bu süreçlerde, mücadelenin de etkisiyle düzen mahkemelerinde projelerle ilgili yürütmenin durdurulması ve projelerin iptali yönünde kararlar çıkıyor. Bu da direnenlerin kazanmasında ek bir faktör oluyor.

Bu mücadelelerin en önünde kadınlar var. Çünkü bağı bahçeyi onlar ekip biçiyor. Tarım kadınların ellerinde. Çocuklarına temiz bir gelecek bırakmak için direnirlerken, dozerin önünde dimdik durmakta hiç tereddüt etmiyorlar. Ağaçların, dağların, suyun başında nöbet tutarak jandarma ile karşı karşıya geliyor, coplanıyor, tehdit ediliyor, gözaltına alınıyor, yine de vazgeçmiyorlar.

Manisa’nın Turgutlu ilçesinde, Sinop Gerze’de, Rize’nin Dereköy’ünde, Salarha Vadi’sinde, Antalya’nın Alara Çay’ında benzer projeler yılları bulan mücadelelerle durduruldu. Karadeniz’de yapılmak istenen Yeşil Yol projesine karşı kadınlar en önde direndiler. Kadınlar, Ardanuçlular Şavşat Dernekleri Federasyonu ile birlikte kesintisiz bir mücadele yürüttü ve kazandılar. Onlarca kazanım, yüzlerce süren dava var. Köylüler aynı zamanda geçim kaynakları olan topraklarına sahip çıkıyorlar. Dilekçeler ve davalarla da yürütülen mücadeleler aslında köylülerin eylemleri ve birlikte hareket etmekten vazgeçmemeleri sayesinde kazanılıyor. Bu örgütlülük ve mücadele koca koca şirketlere geri adım attırabiliyor.

Doğa talanı kapitalizmin doğasında var. Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı kesmekten vazgeçmeyecek fakat her daim karşısında ellerinde sopalarla “Ölürüz de vazgeçmeyiz” diyenleri bulacak.