Sermaye iktidarı yolsuzluk batağına gömüldü

Din istismarı üzerinden siyaset yapmakla kalmayan, yanı sıra ırkçı-şoven zehrini de işçi ve emekçiler üzerine kusan bu kokuşmuş ve çürümüş gerici rejimin işbaşına geldiği dönemdeki en büyük iddiası “yolsuzlukla mücadele” idi. “Hem dindar hem kindar” olmakla övünen Tayyip Erdoğan’la müritleri, güya yolsuzluktan arınmış bir Türkiye yaratacaklardı.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 01 Şubat 2023
  • 13:50

20 yıldan beri AKP ile suç ortakları tarafından yönetilen sermaye iktidarı her tür kepazelikte sondan birinciliğe doğru yol alıyor. İş cinayetleri, yandaş olmayan basını boğan baskılar, insan hak ve özgürlüklerinin ayaklar altına alınması, grev yasakları gibi alanlarda birinciliğe yaklaşıldı.

Sermayenin vurucu gücü olan Saray rejiminin “düzenli yükseliş” içinde olduğu alanlardan biri de yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma gibi kepazelikler listesidir. Bu konuda tam bir “istikrar” var. Yani rejim baskıları arttırdıkça yolsuzluk bataklığına gömülüyor, rüşvet/yolsuzluk/talan gibi alanlardan beslendikçe de faşist baskı ve zorbalığın dozunu arttırıyor. Zira bu ikisi arasında dolaysız bir etkileşim var.

Bu rezaletler Türkiye’de artık herkesin gözü önünde cereyan ediyor. Ülke zenginliklerinin talan edilmesi, rejimi tepeden tırnağa saran yolsuzluklar, Saray rejiminin çevresinde öbeklenen yiyici takımının sürekli palazlanması, ihalelerin ‘altın tepside’ yandaşlara peşkeş çekilmesi ve bunlara benzer sayısız icraat her gün Saray’a biat etmeyen muhalif basına yansıyor. Pişkinlik öyle bir boyuta vardırıldı ki, tüm bu rezaletler rejim tarafından ‘olağan işler’ haline getirildi. Bu kadar rezaletin yaşanmasından ne rejimin başı Tayyip Erdoğan ne etrafındaki mürit takımı rahatsız oluyor. Tersine, “ister beğenin ister beğenmeyin, bizim yönetme biçimimiz budur!” demeye gelen bir küstahlık içinde yolsuzluk/talan çarkını durmadan çevirmeye devam ediyorlar. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediğine göre, varılan noktada Saray rejimi ile beslemeleri ülkenin kaynaklarından 420 milyar dolar çalmışlar.

***

Yolsuzluk/talan iktidarın bünyesini tepeden tırnağa kaplamışken, meclisteki Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu dağıtılmışken bu çirkefin uluslararası kuruluşların dikkatinden kaçması mümkün değil. Tüm uluslararası endekslerde olduğu gibi Yolsuzluk Algı Endeksi’nde de Saray rejimi battıkça batıyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün (Transparency International) kısa süre önce açıklanan 2022 Yolsuzluk Algı Endeksi, AKP-MHP rejiminin nasıl bir bataklıkta yüzdüğünü ayan-beyan ortaya koymaktadır.

DW Türkçe’de yayınlanan haberde yer alan veriler, rejimdeki çürümenin vardığı boyutu gözler önüne seriyor. Sıralamada sürekli düşüş içinde olan “yerli/milli” rejim, 180 ülke sıralamasında 101’inci oldu. Sıralamada 36’ya düşen Türkiye, Tayland, Sri Lanka, Sırbistan, Peru, Panama, Kazakistan, Ekvador, Arnavutluk gibi ülkelerle aynı sıraya yerleşti. Kosova, Kolombiya, Etiyopya, Tanzanya gibi ülkelerin ise gerisine düştü.

2013 yılından bu yana Türkiye’nin endeksteki sırasına bakıldığında, yolsuzluk/rüşvet/talan/adam kayırma gibi rezaletlerin artışında “tam bir istikrar” olduğu görülüyor. 2013 yılına ait endekste 50 puanla dünya genelinde 53′üncü sırada yer alan Türkiye’nin geçen süre içinde tam 48 basamak düşerek 101’nci sıraya yerleştiği görülüyor.  

Yolsuzluk Algı Endeksi uzmanların ve sermayedarların görüşlerine dayanarak 180 ülkeyi kamu sektöründe algılanan yolsuzluk düzeylerine göre sıralıyor. Toplamda 13 bağımsız veri kaynağına dayanan endekste yolsuzluk, “0” ila 100 arasında derecelendiriliyor. Buna göre “0”, yolsuzluğun çok yoğun olduğu, 100 ise tamamıyla yolsuzluktan arınmış ülkelere işaret ediyor. 100 üzerinden 36 alan “yerli/milli” Saray rejimi, yakında yıkılmazsa eğer 1’nci olmaya doğru hızla yol almaya devam edecektir.

***

Din istismarı üzerinden siyaset yapmakla kalmayan, yanı sıra ırkçı-şoven zehrini de işçi ve emekçiler üzerine kusan bu kokuşmuş ve çürümüş gerici rejimin işbaşına geldiği dönemdeki en büyük iddiası “yolsuzlukla mücadele” idi. “Hem dindar hem kindar” olmakla övünen Tayyip Erdoğan’la müritleri, güya yolsuzluktan arınmış bir Türkiye yaratacaklardı. Oysa bu din istismarcıları, emsallerini fersah fersah geride bırakan bir “performans” göstererek, tam bir yolsuzluk/hırsızlık/rüşvet/talan ve yalan düzeni kurdular. Bir dönem çirkeflerini “din kisvesi” ile örtmeye çalıştılar ancak gelinen yerde buna pek ihtiyaç duymuyorlar. Çünkü rejimin her tarafından her kurumundan her yönetim kademesinden her gözeneğinden toplumu boğacak derecede kesif kokular yayılıyor.

Çürümüş/zorba rejimler zamanında tarihin çöplüğüne atılmadıklarında, yazık ki egemen oldukları toplumlara da çirkeflerini bulaştırıyorlar. Bu ise telafisi uzun zaman alacak ağır yıkımlara neden olur. Bu bağlamda işçi sınıfı ve emekçilerin Saray rejiminden kurtulmak için fiili-meşru örgütlü mücadeleyi ivedilikle yükseltmeleri büyük önem taşıyor.