Savaş tezkeresine karşı ezilen halklarla dayanışmaya!

Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri, Türkiye'nin tüm ilerici, demokratik ve devrimci güçleri savaş teskeresinin karşısına dikilmeli, hep birlikte Kürt halkının haklı ve onurlu direnişini, onun elde ettiği demokratik kazanımları sahiplenmelidir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 27 Ekim 2021
  • 12:42

Irak ve Suriye asker gönderilmesinin iki yıl daha uzatılmasını içeren Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. TBMM’nin TSK unsurlarının Irak ve Suriye’de bulunmasına izin veren kararı, 30 Ekim 2021’den itibaren 2 yıl daha uzatıldı. TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen Irak-Suriye tezkeresi oylamasında CHP ve HDP “hayır” oyu kullandı. Teskere, AKP, MHP, İYİ Parti, Memleket Partisi, Demokrat Parti ve Zafer Partisi’nin “evet” oylarıyla kabul edildi. DEVA Partisi ise tezkereye destek vermediklerini ve “çekimser” oy kullandıklarını duyurdu.

Savaş tezkeresinin uzatılmasına “PKK ve PYD-YPG’nin Suriye’de bölücü faaliyetler yürüttüğü”, Irak’ta ise “PKK ve IŞİD unsurlarının varlığını sürdürdüğü ve bunun da Türkiye’nin güvenliğine doğrudan tehdit oluşturduğu” türünden demagojik söylemler gerekçe gösterildi.

Tezkerenin uzatılmasına dönük gerekçe ve hedeflerden de anlaşıldığı gibi, sorun “ulusal güvenlik”, “barış ve istikrar” değildir. Sermaye devleti adına asıl olan, başta Kürt halkının kazanımlarını boğmak, bölgeyi yıkıma sürükleyen savaş politikaları üzerinden kendi sefil çıkarlarını güvenceye almaktır. Savaş teskeresinin hedefleri arasında IŞİD ve benzeri cihatçı katil sürüleri yoktur. Zira, IŞİD ve benzeri cihatçı katil sürülerini eğiten, onlara üs, silah, istihbarat, lojistik ve sağlık hizmetleri sağlayan dinci-faşist rejimin “IŞİD’le mücadele ediyoruz” söylemi palavradan ibarettir. Halkların başına bela olmuş bu cihatçı terör örgütleri, AKP-MHP iktidarı ve batılı emperyalistlerin bizzat kendi eseridir.

Dolaysıyla tüm iddiaların aksine, savaş teskeresinin asıl hedefi, Suriyeli Kürtlerin kendi topraklarında elde ettikleri haklı ve meşru kazanımlarını yok etmektir. Rojava’daki fiili özerklik, başından itibaren sömürgeci Türk sermaye devletinin en büyük kâbusu olageldi. Bu nedenle Kürt halkının Rojava kazanımını boğmak, AKP iktidarının temel hedefidir. Bir başka hedef ise hali hazırda bir bölümü işgal edilen Suriye topraklarının bir kısmını daha işgal etmektir. Gerici-faşist rejimin uzatılan savaş teskeresi üzerinden iç politik yaşama dönük kirli hesaplar yaptığı da açık. Ağır ekonomik krizin sonu gelmeyen faturasına karşı öfke ve tepkisi büyüyen işçilerin ve emekçilerin kudurgan bir şovenizmle zehirlenip sersemletilmesi, ekonomik, siyasi ve sosyal sorunların üstünün örtülmesi, demokratik hak ve özgürlüklerin tasfiyesi ve iktidarın ömrünün uzatılması da teskerenin amaçları arasındadır. Özetle, uzatılan savaş tezkeresinin içeriye ve dışarıya dönük kirli politikalara hizmet edeceği orta yerde durmaktadır.

Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri, Türkiye’nin tüm ilerici, demokratik ve devrimci güçleri savaş teskeresinin karşısına dikilmeli, hep birlikte Kürt halkının haklı ve onurlu direnişini, onun elde ettiği demokratik kazanımları sahiplenmelidir. Kardeş Suriye ve Irak halklarına yönelik saldırganlığa, komşu ülke topraklarının işgaline karşı ezilen halkların yegâne kurtuluş yolu olan sosyalizm bayrağı altında birleşik devrimci mücadeleyi yükseltmelidir.