Ekonomik ve siyasi krizlerin bunalttığı AKP-Erdoğan iktidarı, çareyi baskı politikalarını tırmandırmanın yanı sıra toplumu maniple etmekte ve algı yönetiminde arıyor. Açlık ve yoksulluk cenderesinde bunalan kitleler nezdinde hiçbir inandırıcılığı ve meşruiyeti kalmayan rejim, rakamlarla oynayarak, temelsiz “müjdeler” vererek ya da göstermelik düzenlemeler yaparak zaman kazanmaya çalışıyor. Bunun son örneği temel gıdalarda KDV oranının %1’e indirilmesi oldu.
AKP iktidarının açıkladığı “24. Ekonomi Paketi”nde, gıda fiyatlarındaki astronomik artış zımnen kabul edilmektedir. Ekonomi tıkırında diyen iktidar ve Londra’da yatırımcıların gözlerinin içine bakan Nebati, enflasyonu sorun olarak görmediklerini ifade etseler de bu düzenleme ile göz boyamaya çalışmaktadırlar.
KDV’yi düşürmek fiyatları düşürmeyecektir. Fiyatlara gelen zamların nedeni vergiler değil, maliyet oranlarıdır. Elektrik, akaryakıt ve doğalgazda, yani maliyet oranlarının asıl belirleyenlerinde artış devam ederken, KDV düzenlemesi yapmak göz boyama çabasından başka bir şey değildir. Tek adam rejiminin şefi paketin açıklandığı toplantıda, “(KDV indirimi) Gıda ürünlerinde yüzde 7’lik indirim anlamına geliyor. Sektörden de yüzde 7 indirim bekliyoruz” dedi.
“Enflasyonla mücadele timi”: Ekonomik zorbalık
AKP şefinin ültimatomu ile etiketlere yansıtılacak “indirim” göstermelik olarak kalacaktır. Burjuva iktisatçılar dahi bu düzenlemenin ne fiyatlara ne de enflasyon oranlarına bir etkisinin olacağını belirtiyorlar. Farklı çevrelerden iktisatçılar, tedbirin emekçileri rahatlatmayacağı düşüncesindeler.
AKP iktidarı ekonomik krizin faturasının her biçimini emekçilere ödetirken bir yandan da algı yönetimi yapmaktadır. Fiyat denetimi yapan iktidar tüm sorumluluğu üzerinden atmaya çabalıyor. Ayrıca “Enflasyonla Mücadele Timi” ekonomideki zorbalığın resmi olarak da okunabilir.
Enflasyonun tarihi rekorlar kırdığı böylesi bir dönemde kredilerle oynamak, yastık altında altınların var olduğuna inanmak ve buna talip olmak harikalar diyarının yeni illüzyon gösterisi olarak sunulabilir. Bakan Nebati’nin yastık altından Hazineye akmasını umduğu altınların fiyatı 300 milyar dolar değerinde. Kur Korumalı Mevduat’tan yastık altındaki altınlara uzanan bu hikayede emekçilerin payına düşen şey, artan hayat pahalılığından başkası olmayacaktır.
“Yeni Ekonomi Modeli”: Nerden nereye?
AKP-MHP iktidarının ekonomi politikaları nedeniyle yapılan faiz indirimi, dövizin artışına neden oldu ve enflasyon arttı. Temel tüketim maddelerine gelen zamlar ve artan hayat pahalılığı emekçiler için hayatı yaşanmaz hale getirdi. Biriken öfke ve tepki nedeniyle algı yönetmeye çalışan saray rejimi, doğalgazda faturaların beşte dördünü ödediklerini iddia etti. Saray rejimi algı yönetme çabasının bir ürünü olarak gıdada ve elektrikte indirim yapıldığını öne sürse de sadece 4 ayda fiyatlar 2-3 kat arttı.
Enflasyon, hayat pahalılığı, petrol ve enerji krizi, doğalgaz ve elektriğe yapılan zamlar emekçilerin öfkesini taşırdı ve sokağa döktü. Emekçiler faturalarına ve temel tüketim maddelerine gelen zamların maaşlarına yapılmaması nedeniyle öfke biriktiriyor, tepkilerini ortaya koyuyorlar. Bu tepki gerek üretim alanlarında gerekse sokaklarda yansıtılıyor. Zam yağmuru altında ezilen emekçilerin öfkesi büyürken, gerici-faşist rejimin bu türden göstermelik adımları temelde bir seçim yatırımı olarak görülüyor. Bir gün daha iktidarda kalmanın hesabını yapan saray rejimi emekçilerin artan öfkesinin sonucunda ağır bir fatura ödemekten kurtulamayacaktır.