Nereye baksan hırsızlık, yağma, talan…

Sayıştay denetimleri yoluyla daha önce de birçok yolsuzluk açığa çıkmış, ancak üzeri kolayca örtülmüştü. Tıpkı öncekiler gibi ortaya çıkan bu usulsüzlükler de AKP tarafından geçiştirilecektir. Açığa çıkan tüm bu yolsuzlukların üzerine gidilmeyecektir. Ancak hırsızlık ve yağmayla nam salmış olan AKP hükümeti ne yaparsa yapsın, tüm bu kirli icraatları ile emekçilerdeki öfkeyi büyütmektedir. Yolsuzluk düzenine işçi ve emekçilerin birleşik mücadelesi son verecektir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 05 Ekim 2019
  • 14:35

Yerel seçimler vesilesiyle belediye imkanlarının nasıl yağmalandığı, yandaşlara nasıl peşkeş çekildiği kısa bir süre önce ortaya çıkmıştı. Son olarak Sayıştay raporları pek çok devlet kurumundaki usulsüzlükleri ve yolsuzlukları bir kez daha gözler önüne serdi.

Belediyeler “40 Haramilerin” çiftliği gibi

Ortaya çıkan bilgilere göre yapılan usulsüzlüklerin haddi hesabı yok. Burada sıralanabilecekler, sadece buzdağının görünen kısmını oluşturuyor.

Sayıştay’ın saptamasına göre, kişisel menfaatler için araçlar kiralandı. Bazı belediyelere ait taşınmazlar herhangi bir kiralama veya tahsis işlemi yapılmaksızın üçüncü kişilerce işgal edildi. Kiralanan taşıtların yabancı menşeili olduğu belirlendi. Vadesi geçmiş alacaklar için takip ve tahsil işlemi yapılmadı. Belediyelere ait yerler ihalelere bile gerek duyulmadan yandaşlara verildi. Toplu taşıma hizmetleri, ihale yapılmaksızın üçüncü kişilere verildi. Bazı belediyelerin mülkiyetinde veya kullanımında bulunan taşınmaz mallar ihale düzenlenmeksizin doğrudan kiraya verildi. Belediye sınırları içerisinde bulunan bazı işyerleri çevre temizlik vergisinden muaf tutuldu. Su ve kanalizasyon idareleri veya ilçe belediyelerince çevre temizlik vergisi paylarının ilgili ilçe veya büyükşehir belediyesine aktırılmadığı tespit edildi. Mevzuata aykırı olarak büyükşehir belediye meclis kararı olmaksızın ilçe belediyelerince otopark işletildiği belirlendi.

Gerici dernek, vakıf, tarikat ve cemaatlere sınırsız yardım yapılırken ne tür bir faaliyet yürüttükleri kayda geçirilmedi. AB kaynaklarından temin edilen proje karşılığı hibeler, yönetmelik hükümlerine aykırı olarak muhasebe kayıtlarında izlenmedi. 2018 yılından 2019 yılına toplam 97,2 milyar lira Hazine garantili borç devredildi.

Mevzuata göre kamu idareleri adına bankalarda açılan bütün hesapların banka hesabında gösterilmesi gerekmektedir. Ancak bazı kamu idarelerinde muhasebe kayıtlarında yer almayan banka hesaplarının bulunduğu belirlendi. Taşeron işçilerinin kadroya geçirilmesi aldatmacasında bu ayrıcalıktan faydalananların gerekli şartları taşımayanlar olduğu ortaya çıktı.

Her yerde yağma!

SGK’nın mali iş ve işlemlerinde hukuksuzluk olduğu ortaya çıktı. Sayıştay, Tarım ve Orman Bakanlığı denetiminde çok sayıda mevzuata aykırılık saptadı. Yine Sayıştay raporu, özel hastanelerde ölülere sağlık hizmeti verildiğini ortaya çıkarırken, baş dönmesi şikayetiyle giden vertigolu hastaların sezaryen ameliyatı ile tedavi edildiği görüldü. Hatta doktorlar izinliyken hastalara cerrahi müdahalede bulundu(!)

Daha farklı sağlık problemleri olan hastalar için, SGK kayıtlarında masraflı bir tedavi yöntemi olan sezaryen ve normal doğum işlemi olarak fatura kesildiği ortaya çıktı. Ameliyatlarda kullanılan malzeme miktarıyla kuruma faturalandırılan miktarlar arasında büyük farklar olduğu belirlendi.

Çocuklara tarihi geçmiş aşılar yapıldı

Aşı Takip Sistemi’ndeki (ATS) eksik ve hatalara dikkat çeken Sayıştay denetçilerine Sağlık Bakanlığı’nın verdiği cevap, tarihi geçmiş aşıların çocuklara yapıldığını ortaya çıkardı. Raporda bu durum şu cümlelerle anlatıldı: “Yapılan incelemelerde, profilaksi ve risk grubu aşılamaları için temin edilen aşılardan son kullanma tarihi geçtiği görünen 72 bin doz aşının okul çağında olan yaklaşık 63 bin çocuğa uygulandığının ancak süre kısıtı nedeniyle ATS’ye son tüketim tarihi öncesi girilemediği için uygulanmadı olarak görüldüğünün anlaşıldığı ifade edilmiştir.”

Aşı Takip Sistemi üzerinden yapılan incelemede 2018 yılında 808 bin doz PPD, 383 bin doz Kızamık, 293 bin doz KKK, 42 bin 682 doz Mevsimsel Grip ve 32 bin 500 doz Hepatit B olmak üzere toplam 113 milyon lira değerinde 1 milyon 628 bin doz aşı İl Sağlık Müdürlükleri’nin deposunda iken miatları doldu.

Sayıştay raporu bakanlığın aşı takip sisteminin olmadığını, bakanlık birimleri arasında ihtiyacın planlanmadığını, hangi ilde ve ilçede ne kadar aşı olduğunun bilinmediğini de ortaya çıkardı.

“Helal et” dediler, hastalıklı etleri yedirdiler

Raporda, “2018 yılı içerisinde Türkiye’ye Romanya’dan giren 13 bin 420 büyükbaş hayvandan 1637’sinin karantinada bekleme süresi içinde ölmüş olması da bu hayvanlarla ilgili yeterli araştırmaların ülkeye girmeden önce yapılmadığı kanaatini oluşturmaktadır” denildi. Yine ithal edilen binlerce büyük ve küçükbaş hayvanın da 21 günlük karantina süresi dolmadan kayıtlarının yapıldığı belirlendi. Rapora göre karantinada bekleme süresi 21 günden eksik olan toplam 33 bin 880 büyükbaş, 834 bin 176 da küçükbaş hayvanın kaydı yapıldı. Önceki sene “ithaline izin verilen hayvanlar listesinde” yer almayan “Sarole, Brangus, Aubrac” ırkı hayvanlar da ithal edildi. Sayıştay, “İnsan ve hayvan sağlığı için büyük tehdit” uyarısında bulundu.

Sayıştay raporuyla, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2 milyon lira faiz geliri elde ettiği de ortaya çıkmıştı. Yani gerici iktidarın çıkarlarına göre fetva veren Diyanet de yolsuzluk batağına en çok batan kurumlar arasındaki yerini aldı.

***

Daha önce de Sayıştay raporları vesilesi ile nasıl usulsüzlükler yapıldığı ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine Sayıştay’a da müdahale edilmişti. 3 Aralık 2010’da kabul edilip, 19 Aralık 2010’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yasayla Sayıştay’ın yetkileri sınırlandırılmıştı. Yapılan değişikliklerle “Sayıştay, idarenin takdir yetkisine karışamaz, yapılan iş yasalara uygunsa rapor konusu yapılamaz” hükmü konulmuştu. Ayrıca Sayıştay bu denetimlerde yasalara aykırı bir durum bulduğunda, denetlenen kamu idaresi bu görüşe katılmazsa “ortak” komisyon kurulması şartı getirilmişti. Yani denetleyen ile denetlenenin ortak rapor hazırlaması zorunlu kılınmıştı. Keza denetleyen, denetlediği kurumun görüşüne uymak zorunda bırakılmıştı.

Bu yüzden yapılan bu denetimler ve sonuçlarının hiçbir yaptırımı bulunmamaktadır. Üstüne üstlük bu denetimlerle, işleyen bir demokrasi varmış izlenimi de yaratılmakta, devlet kurumlarına olan güvensizlik azaltılmaya çalışılmaktadır. Zira Sayıştay denetimleri yoluyla daha önce de birçok yolsuzluk açığa çıkmış, ancak üzeri kolayca örtülmüştü. Tıpkı öncekiler gibi ortaya çıkan bu usulsüzlükler de AKP tarafından geçiştirilecektir. Açığa çıkan tüm bu yolsuzlukların üzerine gidilmeyecektir. Ancak hırsızlık ve yağmayla nam salmış olan AKP hükümeti ne yaparsa yapsın, tüm bu kirli icraatları ile emekçilerdeki öfkeyi büyütmektedir. Yolsuzluk düzenine işçi ve emekçilerin birleşik mücadelesi son verecektir.