Erdoğan ve AKP’si işçi ve emekçileri pembe hayallerle kandırmaya, başarı tabloları çizmeye devam ediyorlar. Krizin geride kaldığından, ekonomik büyümeden, istihdam artışından dem vurmaktan vazgeçmiyorlar. Oysa kitlelere yutturmak istedikleri bu pembe tablonun Türkiye gerçekliğiyle hiçbir ilgisi yok.
Erdoğan, AKP’nin 17 yılda 9 milyon yeni kişiye iş sağlayarak, istihdam rakamını 29 milyona yükselttiğinden bahsetmişti. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ise 2020 için hazırlanan Yeni Ekonomi Programı’ndaki hedefe göre, “2019 sonu itibarıyla artık yüzde 5’in üzerindeki büyümeyle ekonomide ve istihdamda çok daha iyi bir döneme hızla ilerliyoruz” demişti.
Fakat rakamlar, hem de devletin kendi kurumunun, TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) verileri başka şey söylüyor. TÜİK’e göre, AKP’nin iktidara geldiği 2002’de yıllık 21 milyon 354 bin olan istihdamdaki kişi sayısı, son yayınlanan temmuz istatistiklerinde 28 milyon 517 bin kişi oldu. Demek oluyor ki istihdam edilen kişi sayısı 7 milyon 200 bin kişi arttı. Aynı süre zarfında çalışabilecek yaştaki nüfus sayısı ise 13,5 milyon arttı. Yani bu nüfusun yarısına iş yaratılamadı.
Büyüme hikayesini ise, konunun uzmanları öncelikle bütçe dengeleri ve ikinci olarak da banka kredilerindeki artışın gerçekleşmesi açısından “imkânsız” diye niteliyorlar. Büyüme rekorları kırmakla övünen AKP için bu konu “çok önemli.” Oysa krediler sayesinde ve tüketime dayalı büyümeyle dönen çark, krizle birlikte tekliyor. AKP kadroları öncelikli çözüm bekleyen sorunların ekonomiyle ve adalet sistemiyle ilgili olduğunu dile getiriyorlar. AKP olası bir erken seçim için kendi parti tabanına yönelik yaptığı çalışmalarda ekonomik büyümeyi öne çıkarmakta, “Ekonominin mutlaka canlandırılması” gerektiğini belirtmektedir. Kamu bankaları eliyle tüketimde belli bir canlılık sağlamayı ve bu sayede de yatırım çekmeyi umuyorlar. Ancak hayat pahalılığının artığı, ücretlerin eridiği koşullarda tüketimdeki zayıflık bekledikleri büyümeyi de engelliyor. Tüketim giderlerinin ise Türkiye ekonomisinin en önemli desteği olduğu belirtilmektedir.
2019’un Temmuz-Eylül aylarını kapsayan üçüncü çeyreğinde GSYH’da %1,1 büyüme beklenirken, geçen yılın aynı çeyreğine göre ancak %0,9 artış yaşandı. Bu tablonun AKP’nin istediği yönde değişeceğine dair emareler de ortada yok. Düzen siyasetinin “istikrasız” hali, ABD yaptırımları, Suriye ve şimdi de Libya üzerinden girilen savaş bataklığı, 2020’nin Türkiye için hiç de çizilen pembe tablolara uygun geçmeyeceğini gösteriyor.
Gerçek tabloda, işsiz sayısında bir yılda yaşanan artış 55 ilin nüfusunu geçmiştir. İstihdam edilen sayısı giderek düşmekte, cari işlemler dengesizliği devam etmektedir. Pembe tablolar çizilen, sahte başarı hikayeleri ve büyüme hayalleri anlatılan işçilere reva görülen asgari ücretin hali ortadadır. Oysa aynı tabloda sermaye sınıfına teşvikler devam etmekte, türlü kolaylıklar sağlanmaktadır. Saraydaki lüks yaşam devam etmekte, savaşa, dinsel gericiliğe devasa bütçeler ayrılmaktadır. Sermaye ve Erdoğan AKP’si, işçi ve emekçileri iliklerine kadar sömürme konusunda tüm hızla yola devam etmektedirler.
Bu tabloyu değiştirecek olan ise işçi ve emekçilerin örgütlü birliklerini yaratmaları ve sınıf mücadelesini büyütmeleridir. İşçi ve emekçi kitleler üretimden gelen gücün farkına vararak, sömürüye, yoksulluğa, işsizliğe dur diyebilmelidirler.