AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i 19 Ocak 2007’de katleden tetikçi Ogün Samast, “iyi halli” olduğu gerekçesiyle 15 Kasım 2023 günü tahliye edildi.
Samast’ın 16 yıl 10 ay sonra tahliye edilmesine gelen tepkiler üzerine saray yargısı, 17 Kasım’da yeni bir iddianame düzenlediğini duyurdu. Cumhuriyet’e konuşan Dink ailesinin avukatı Hülya Deveci, düzenlenen iddianame üzerine şunları dedi:
“TCK 220/ 6 yollamasıyla TCK 314/2’den cezalandırma talep edilmiş. Fakat bu sevk maddesine göre Ogün hakkında açılan bu dava biraz kamuoyundaki tepkileri susturmak ya da hamle yapmış olmak için açılmış bir dava gibi görünüyor. Sevk maddelerine göre Ogün hakkında açılabilecek dava zamanaşımı süresi geçen sene 19 Ocak 2022’de dolmuş oluyor zaten. Bu davanın daha önce açılması gerekiyordu. Yine cezasızlık meselesine denk geliyor. Uzun yıllar sonra bu davayı açarsanız tabii ki zamanaşımıyla karşı karşıya kalırsınız. Hukuk tekniği açısından dava zamanaşımı süresi dolan bir dava açmışlar.”
Kontr-gerillanın tetikçisi Samast’ın Hrant Dink’i öldürme sürecine giden olaylar dizisi katliamın örgütlü suç kapsamında yapıldığını kanıtlamaktadır. Samast’a “basit çete”den ceza verilmesi ve yargılamada “örgütlü suç” kapsamı dışında tutulması, rejimin tetikçilerini koruma politikasının örneklerinden biridir.
Katliama giden süreç
Rakel Dink bu cinayetin arkasındaki güçlere işaret ederek şöyle demişti: “Bir bebekten katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz.”
Sermaye devleti, Hrant Dink’in öldürülmesinden önce de sonra da süreci bizzat örgütleyen karanlığın sorgulanmaması için her şeyi yaptı.
İlk olarak AGOS gazetesinde yayınlanan yazılar nedeniyle Hrant Dink hedef gösterildi. Dink, 2004 yılında AGOS’ta Sabiha Gökçen’in Hatun Sebilciyan isimli bir Ermeni kızı olduğunu yazdı. Bunun üzerine Genel Kurmay Başkanlığı’nın Dink’i hedef gösteren demeçleri, Dink’in Valiliğe çağrılarak MİT tarafından tehdit edilmesi, suç duyuruları, AGOS gazetesi önünde “Ya sev ya terk et!” sloganının atıldığı provokatif eylemler, Dink’e açılan davalarda yaşanan faşist saldırılar… Tüm bunlar ardı ardına ve planlı bir süreç olarak örgütlendi. Medyanın da bu linç gösterisine tekmil halinde katılımıyla birlikte Dink “Türklüğe hakaret eden Ermeni” şeklinde hedef gösterildi. Hrant Dink, öldürülmesinden bir hafta önce AGOS gazetesinde şunları yazmıştı:
"Ve işte yine uçurumun kıyısındaydım. Peşimde tekrar birileri vardı. Onları seziyordum. Ve onların Kerinçsiz ekibiyle sınırlı ve salt onlardan oluşacak denli sıradan ve görünür olmadıklarını çok iyi biliyordum."
Hakkında açılan davada mahkûmiyet kararının ardından “hain” ilan edilen Dink, 19 Ocak 2007’de AGOS gazetesi önünde Ogün Samast tarafından katledildi.
Hrant Dink cinayeti dava süreci
Dink’in katledilmesinin ardından başlayan dava sürecinde, AGOS gazetesinin ve Dink ailesi avukatlarının cinayetin devlet kontrolünde ve destekçiliğinde gerçekleştiğine dair sundukları kanıtlar görmezden gelindi. Olaylar hep taşeron/tetikçi birkaç kişi etrafında döndürüldü ve cinayetin arkasındaki esas sorumlu olan devlet saklanmaya çalışıldı. Yargılama sürecinde tetikçi Samast’a cinayetin talimatını 2004'te Trabzon'da Mc Donalds'a bombalı saldırı düzenleyen Yasin Hayal’in verdiği açığa çıktı. Hayal, bombalı saldırıdan sonra Trabzon Emniyeti İstihbarat Şubesi'nde göreve başlatılmıştı. Yasin Hayal'in Hrant'ı öldürmek için silah istediği kişi, eniştesi Coşkun İğci ise Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'na bağlı çalışıyordu.
Trabzon istihbaratına bağlı çalışan Erhan Tuncel’in, Yasin Hayal'in Hrant Dink'e yönelik saldırı planladığına dair Emniyet Müdürlüğü'ne 15 Şubat ve 7 Nisan 2006 tarihlerinde rapor verdiği ve raporun Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne iletildiği açığa çıktı. Temmuz 2006’da Coşkun İğci’nin, Yasin Hayal'in kendisinden silah istediğini, Hrant Dink'e suikast gerçekleştireceğini, çalıştığı Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'na bildirdiği ortaya çıktı. Tetikçinin Hrant’ı vurduğu sırada ise aralarında rütbeli jandarma astsubayın da bulunduğu altı kamu görevlisinin olay yerinde olduğu saptandı.
Tüm bunların yanı sıra, Samsun’da yakalanan Ogün Samast kahraman gibi karşılandı ve polisler Samast’la Türk bayrağı eşliğinde hatıra fotoğrafları çektirdi. Yani cinayetin arkasında devletin, dolayısıyla AKP-Cemaat iktidarının bulunduğu gün gibi ortadaydı.
***
Hrant Dink cinayetine ilişkin açılan davalarda 100’e yakın kişi yargılandı, ancak kamu görevlilerinin yargılandığı dava eksik yürütüldü. Dink’in hedef haline getirildiği süreç davaların konusu dahi edilmedi.
Tetikçi Samast ise, Hrant Dink’i “Vatan haini olarak gördüğü için” öldüren “bağımsız bir kişi” olarak yargılandı ve sermaye devletinin gerçekleştirdiği planlı bir cinayet daha böylece örtbas edilmek istendi.
Valisinden Yargıtay’ına, medyasından tetikçisine, Başbakan’ından İçişleri Bakanına, emniyetinden istihbaratına kadar devletin organize ettiği bir cinayetle katledildi Hrant Dink. Hrant Dink’in katledildiği günden bugüne geçen süreç ve gelinen yerde Ogün Samast’ın tahliye edilmesi, katiller yaratan karanlığın halen işbaşında olduğunu kanıtlamaktadır.