Sermaye iktidarı, son dönemde ‘ikili oyun’ sergileyerek Ortadoğu’da kendine alan açmaya çalışıyor. Kuşkusuz ki, dümeni AKP’nin elinde olan bu iktidarın kıblesi Washington’dur. Bu konuda en ufak bir tereddüt bulunmuyor. Buna karşın, Rusya ile ilişkiler geliştirerek manevra alanını genişletmek için de hamleler yapıyor. Bu tarz ikili oyunlar bir dönem için belli avantajlar sağlasalar da uzun ömürlü olmuyor, olamıyor. İktidarın riyakarlıkta sınır tanımayan bir çizgiye mahkum olması, dün söylediğini bugün yalanlaması, ikili oyunların başa bela açmaya uygun zeminler olduğuna işaret ediyor.
Erdoğan AKP’si, Washington’daki efendilerini kızdırmadan Moskova ile işbirliğini geliştirmenin yollarını arıyor. Bu alanda bazı adımlar da atıyor. Buna karşın gözü her zaman büyük efendisi ABD’den gelecek sinyallerdedir. Örneğin Rusya ile S-400 savunma sistemleri için pazarlık yaparken, ABD’nin Patriot sistemlerine de talip oluyor. Rusya ile işbirliğini geliştirirken bile, her önemli eşikte batılı emperyalistlerden yana tutum alarak safını belli ediyor.
***
Rusya uçağını düşürdüğünde emperyalist savaş aygıtı NATO’ya sığınan Erdoğan, beklediği karşılığı alamayınca yalvar/yakar Putin’le barışmak zorunda kalmıştı. Dış politikayı tek adam diktasının geleceğine endeksleyen AKP, ABD’ye biat ettiğini unutmadan Rusya ile ilişkileri dengede tutmak zorunda kalıyor. Bu ikilem, iktidarın Rusya nezdinde “güvenilmez ortak” damgası yemesine neden olurken, Washington’daki efendilerin Ankara’daki uşaklarına duydukları güveni de zedeliyor. Görüldüğü üzere, ilke/değer yoksunu ikili oyunlar AKP iktidarına kısa süreli faydalar sağlasa da, ağır bir faturaya dönüşme olasılığını da içinde barındırıyor.
***
Tek adam diktasına dayalı rejimin dış politikada yaşadığı bu ‘şizofrenik haller’in bir nedeni yayılmacı ihtiraslarsa, diğeri de Kürt halkına düşmanlıktır. ABD ile yaşanan gerilim ikinci sebepten kaynaklanırken, Suriye topraklarını işgal/ilhak etme hırsı ise, Rusya ile gerilime neden oluyor. Buna karşın her iki tarafın da AKP iktidarına katlanmasını sağlayan sebepler var. Bu sebepler her an ortadan kalkabileceği gibi, ülkeyi iki güç arasındaki olası bir çatışmanın ortasına da atabilir.
***
Türkiye bir NATO ülkesidir, AKP ise emperyalistlerin imalatıdır. Yani ne emperyalistler uşaklarından ne uşaklar efendilerinden vazgeçebilir. ABD en çok Ankara’daki ‘Truva atı’nı değiştirme yoluna gidebilir. Bu emperyalist gücün ülke üzerindeki vesayeti ise, ancak emekçilerin anti-emperyalist/anti-kapitalist direnişiyle kırılabilir.
Ne AKP’ye ne şefine güvenen Rusya ise, iktidarın ikili oyunundan mümkün olduğu kadar yararlanmaya çalışıyor. Örneğin S-400 anlaşması, Akkuyu santrali, Türk Akımı doğalgaz boru hattı gibi büyük projeler bu sayede kotarılıyor. Öte yandan Rusya Erdoğan AKP’sinin cihatçı terör örgütleriyle yakın işbirliğini de değerlendiriyor. Nitekim Halep, Doğu Guta gibi stratejik önemi olan iki çatışma alanının cihatçılarla anlaşma sağlanarak boşaltılmasında, AKP’nin tetikçilerine ‘anlaşın’ talimatı vermesinin önemli bir rolü olmuştur. İdlib kentinin aynı yöntemle boşaltılması hedefleniyor. Bu rol karşılığında Efrîn’i işgal etme fırsatı yakalasa da, sermaye iktidarının ele geçirdiği bölgeleri terk etmek zorunda kalacağı günler uzak görünmüyor.
***
Bölgedeki koşular, ikili oyunları şimdilik mümkün kılsa da, bu dengenin kırılgan olduğunu gösteren çok sayıda veri de mevcut. ABD ile suç ortaklarının Suriye’ye düzenledikleri füze saldırısı, bu kırılganlığın boyutu hakkında somut bir fikir veriyor. Dikta rejimin anında batılı emperyalistlerin safında olduğunu ilan etmesi ise, AKP iktidarının kıblesinin Washington olduğunu bir kez daha ispatlamıştır. Çatışmanın şiddetlenmesi durumunda, ABD/NATO üsleriyle dolu ülkenin savaş girdabına sürüklenme ihtimali yüksektir.
Komşu bir ülkeyi hedef alan emperyalist barbarlığa destek veren dikta rejimin büyük şefi, ihtiyaç duyduğunda şov yapmak amacıyla batıya dil uzatıyor. Oysa Suriye’yi hedef alan saldırının anında AKP tarafından desteklenmesi, bu şovların riyakarlık seremonilerinden başka bir şey olmadığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.
***
‘İkili oyunlar’dan AKP’nin temsil ettiği asalak kapitalistler, saray çetesi ile dalkavukları yarar sağlıyor olabilir. Bu politikanın emekçilere yansıması ise daha yüksek enflasyon, arka arkaya gelen zamlar, işsizliğin artması, baskı ve zorbalığın ayyuka çıkması, hak arama mücadelesinin kolluk kuvvetlerinin şiddetiyle engellenmesi ve daha pek çok rezalet...
Kapitalist sistemin yarattığı, saray çetesinin derinleştirdiği bu rezaletlere karşı durma sorumluluğu, bedeli ödeyen işçi sınıfı ve emekçilerin omuzlarındadır! Emekçiler bu gidişata dur demedikçe, AKP iktidarı ülkeyi olası bir savaş bataklığına doğru sürüklemeye devam edecektir!