“Acı reçete” yılını mücadele yılına çevirelim!

Emekçilere dönük bu kapsamlı ve örgütlü saldırıyı bertaraf etmenin yolu ise birleşik ve örgütlü mücadeleyi yükseltmekten geçiyor. Fabrika fabrika, işyeri işyeri birleşmek, direnen işçilerin açtığı yoldan omuz omuza yürümek kazanmanın anahtarını olacaktır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 09 Ocak 2021
  • 08:00

Sermaye devleti 2021 yılını emekçiler için yeni zamlarla açtı. Pandeminin derinleştirdiği ekonomik kriz ile yeni yıla giren AKP-MHP iktidarı, faturayı işçi ve emekçilere yıkma politikasını çok daha ağır bir şekilde sürdüreceğinin ilk sinyallerini verdi.

1 Ocak sabahında yeni zam tarifeleri bir bir yayınlanmaya başladı; doğalgaza yüzde 1, elektriğe yüzde 6, köprü geçiş ücretlerine ise yüzde 26 zam geldi. Bunların yanı sıra ehliyet harçlarından tutun da çeşitli vergi kalemlerine kadar zam gelmeyen bir şey kalmadı. Asgari ücrete gelen kırıntı zam, daha ilk maaşlar alınmadan kepçeyle geri alındı. Nitekim TÜİK, enflasyonun aralık ayında yüzde 1,25 artarak yıllık bazda yüzde 14,6 olduğunu söylerken, Enflasyon Araştırma Grubu 2020 yılı enflasyonunun %36,72 olduğunu açıkladı.

AKP-MHP ittifakının dümen koltuğunda oturduğu sermaye devleti uzun bir süredir ekonomik, sosyal ve siyasal kriz batağından çıkamıyor. Sürekli olarak birbirini besleyen ve yeniden üreten bu kriz dinamiklerini ortadan kaldırmak ise iktidardaki dinci-milliyetçi blok için mümkün gözükmüyor. Bu nedenle de parçası oldukları sermaye sınıfını krizin etkilerinden korumak uğruna emekçileri derin bir yoksulluğun içine itiyorlar. 2021’i “ekonomi ve demokrasi reformları yılı” ilan eden Tayyip Erdoğan bu “reform”ların hangi sınıf için gerçekleştirileceğini de belli etmişti. Ekonomi ve Adalet Bakanları TOBB’undan TÜSİAD ve MÜSİAD’ına burjuvazinin tüm kesimlerini tek tek ziyaret ederken, Erdoğan da emekçilere “gerçek mümin yoklukta sabredendir” diyor, acı reçeteden dem vuruyordu.

Görünen o ki, 2021 yılını da kapitalistler için şahlanış, emekçiler için acı reçete yılı yapmaya hazırlanıyorlar. Bir yandan ilerici-devrimci örgütlere dönük cadı avını sürdürürken, muhalif basını cezalarla, ekran karatmalarıyla, kapatmalarla susturmaya çalışırken diğer yandan hazırladıkları genelge ile derneklerden sendikalara kadar tüm demokratik kitle örgütlerini denetimleri altına almak istiyorlar. Muhalif sesleri susturarak düzledikleri zemin üzerinde de sosyal yıkım programlarını hayata geçirmek niyetindeler.

AKP-MHP iktidarının attığı tüm bu adımlar 2021’in işçi ve emekçilerin yaşam şartlarının daha da ağırlaştığı, zamlar ve vergi yükü altında ezildiği, işsizler ordusunun her geçen gün kalabalıklaştığı ve buna karşı çıkacak her sesin de boğulmak istendiği bir olacağını gösteriyor. Buna karşı acı reçete yılını kavga yılına çevirmek, haklarına ve geleceğine sahip çıkan her emekçi için bir sorumluluktur. Emekçilere dönük bu kapsamlı ve örgütlü saldırıyı bertaraf etmenin yolu ise birleşik ve örgütlü mücadeleyi yükseltmekten geçiyor. Fabrika fabrika, işyeri işyeri birleşmek, direnen işçilerin açtığı yoldan omuz omuza yürümek kazanmanın anahtarını olacaktır.