Emperyalistler Sovyetler Birliği’nin dağıldığı süreçte karanlık/kanlı ellerini Yugoslavya’ya da uzattılar. 1990’lı yıllarda halkları birbirine boğazlatarak Eski Yugoslavya’yı paramparça ettiler. Çatışmalar yıllarca sürdü, vahşi katliamlar yaşandı. 1999 yılında ise, Yugoslavya’nın merkezi sayılan ancak Batılı emperyalistlerden çok Rusya ile ilişkiler geliştiren Sırbistan’ı aylarca bombaladılar. Emperyalist savaş aygıtı NATO önderliğinde gerçekleştirilen saldırıdan sonra Kosova da Sırbistan’dan ayrıldı.
O dönemden beri NATO işgal kuvvetleri Kosova’da bulunuyor. Diğer işgal bölgelerinden farklı olarak NATO, Kosova’da polislik de yapıyor. Nitekim son günlerde çıkan olaylardan kaynaklı AKP-MHP rejimi bölgeye 700 asker sevk etti. Yani TSK Kosova’da “NATO polisi” olarak göreve başladı.
***
Ayrılmadan sonra Kosova’daki Sırplar “azınlık” durumuna düştü, baskı ve ayrımcılığa maruz kalmaya başladılar. Daha önce Kosovalı Arnavutlar Belgrad yönetimiyle bazı sorunlar yaşarken, son dönemde daha fazlasını Sırplar kukla Kosova yönetimiyle yaşamaya başladı. Bu baskılara karşı direnmeye çalışan Sırplar, NATO polisiyle de karşı karşıya geliyorlar.
NATO kuklası yönetimin dayatmalarına karşı çıkan Sırplar, kısa süre önce yapılan belediye seçimlerini boykot ettiler. Katılım %3’lerde kaldı. Boykottan dolayı %3’lük oy alan Arnavut kökenli belediye başkan adayları seçimi "kazandı.” Kosova rejimi katılımın %3 olduğu seçimi “meşru” ilan etti. Belediye başkanlarını göreve atadı. Bu saçmalığa tepki gösteren Sırplar ise sokaklara çıktı. Hem Kosova polisi hem polislik yapan NATO askerleriyle çatışan göstericiler, yapılan dayatmayı kabul etmeyeceklerini net bir şekilde vurguladı. NATO polisi yetersiz kalmış olmalı ki, Türkiye’den takviye güç talebinde bulundular. Tabii “yerli/milli” Saray rejimi anında buna olumlu yanıt verdi. 5 Haziran itibarıyla 700 asker bölgeye sevk edildi. NATO kuvvetleri güya güvenlik sağlamak için Kosova’da bulunuyor. Oysa bu paravan devlette sorunlar bitmiyor. Son olayların nereye varacağı da henüz belli değil.
***
Balkanlar, hegemonya çatışmasının sıcak yaşandığı alanlardan biri. NATO’ya katılan Arnavutluk, Hırvatistan, Karadağ, Slovenya, Kuzey Makedonya gibi ülkeler batıya angaje olurken, Sırbistan farklı bir çizgi izliyor. Rusya ile ilişkileri zaten iyi olan Belgrad yönetimi, Çin’le de ilişkiler geliştiriyor. Bu arada Çin şirketlerinin bölgede birçok yatırım yaptığı, altyapının inşasında ise etkin bir rol oynadığı belirtiliyor.
Avrupa, Balkanlara arka bahçe muamelesi yaparken, o ülkeleri ise AB’ye tam üye yapmıyor. Oysa Romanya ile Bulgaristan’ın üyeliğe alınmasından sonra Arnavutluk ve eski Yugoslavya’nın dağılmasından sonra oluşan ülkeler, AB içinde bir ada gibi kaldılar. Yani dört taraflarında AB üyesi ülkeler var.
Bölgedeki NATO varlığı ve Balkanların hegemonya çatışmasının cephelerinden biri haline getirilmesi, orada yaşayan halkların geleceği açısından tehdit oluşturuyor. Bundan dolayı halkların kaderi/geleceği birbirine bağlıdır. Ancak emperyalistlerin kirli elleriyle karıştırılan bölgede, yazık ki sarsılan halklar arası güven henüz yeniden tesis edilebilmiş görünmüyor.