Büyüyen küresel ‘‘ticaret savaşları”

Kapitalist dünyada ticaret savaşlarına yol açan dinamiklerin, “sıcak” savaşlara yol açan dinamiklerle önemli oranda üst üste düştüğü ve bunun dünya çapında bir yıkım savaşına yol açabileceği gerçeği ile karşı karşıyayız.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 08 Mart 2018
  • 14:59

“Önce Amerika” sloganıyla başkanlık koltuğuna oturan ABD Başkanı Trump, ABD tekellerini uluslararası rekabetten korumak için yeni adımlar attı. “ABD’nin dışarıdan çelik ve alüminyum satın almasının ulusal güvenlik açısından tehlike oluşturacağı”ndan hareketle, başta Çin ve Avrupa olmak üzere, rakip ülkelerin tekellerine karşı somut girişimler başlattı. Yabancı tekellerin ABD pazarına girmesini güçleştirmek amacıyla çelik için yüzde 25, alüminyum için yüzde 10 gümrük vergisi uygulanacak. Bu adım, ABD’nin “ticaret savaşı”ını başlattığı biçiminde yorumlandı.

Aynı dönemde Rusya devlet başkanı Putin ise, dünyadaki herhangi bir savunma sistemi tarafından ele geçirilemeyecek nükleer başlıklı füzeler ürettikleri, durdurulamaz kruz füzelerine sahip oldukları konusunda dünyayı bilgilendiriyordu. ABD yetkilileri bu konuşmayı, “hazırız ve hazırlıklıyız” sözleriyle yanıtlamıştı. Bu gelişmeler, dünyanın nükleer bir savaş tehdidi altında olduğu tartışmalarını yeniden canlandırmıştı.

Dolayısıyla ticaret ve nükleer alanda “savaşlar”, son iki haftanın dünya gündeminde önemli bir yer işgal etti.

Donald Trump’ın çelik ve alüminyum ithalatına gümrük vergisi uygulama kararı, dünyada yeni bir ticaret savaşı yaşanabileceği tartışmalarını gündeme getirdi. Aslında, daha önce Peru’nun başkenti Lima’da gerçekleştirilen Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Zirvesi’nin dünya ticaret savaşlarında yeni bir süreci başlattığı, şimdi yaşananın ise “daha derin ve daha köklü bir ticaret savaşı” olduğu iddia ediliyor.

Emperyalist dünyada tepkiler

Trump’ın çelik ve alüminyum için gümrük vergisi uygulama kararı, başta Dünya Ticaret Örgütü, Çin ve AB olmak üzere bir dizi ülkede tepkilerle karşılandı. 

Dünya Ticaret Örgütü’nün genel direktörü Azevedo, Trump’ın böyle bir adım atması halinde ekonomik açıdan “hasar verici” bir ticaret savaşına girme riskini alacağını söyledi. Ticaret savaşının kimsenin çıkarına olmadığını, Dünya Ticaret Örgütü’nün durumu çok yakından izleyeceğini belirtti.

AB ise böyle bir durumda Amerikan ürünlerinin ithalatına gümrük vergisi koyacaklarını açıkladı. Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Katainen, “hızla yayılacak bir ticaret savaşına çok yakınız” diyerek, “küresel bir ticaret savaşı, işsizlik, daha az ekonomik büyüme ve ticaret ortakları arasında daha kötü ilişkiler anlamına gelir” uyarısında bulundu. AB Komisyonu Başkanı Juncker, “Adil olmayan şekilde alınması planlanan önlemlerin sanayimizi etkileyeceğini, Avrupa’da binlerce işyerini yok edeceğini biliyoruz. Bu nedenle atılan bu adıma karşı sessiz kalmayacağız” dedi. Avrupa Komisyonu sözcüsü Schinas ise, “Bizler, AB sanayisini savunmak için uygun adımı atıyor olacağız ve ihracatımızın ABD’den gelen herhangi bir kısıtlayıcı önlemden etkilenmesi durumunda hızlı ve uygun bir şekilde karşılık vermeye hazırız” diyerek kararlılıklarını dile getirdi.

Bu açıklamalar üzerine Trump, “otomotiv ithalatına da vergi koyarız” diyerek, saldırganlığını tırmandırdı. 

Çin’den de sert bir yanıt geldi. Çin hükümeti sözcüsü, başka ülkelerin ABD’yi izlemesi durumunda, bunun uluslararası ticaret düzeni için “ciddi sonuçları” olacağı uyarısında bulundu. ABD’nin Çin’in çıkarlarına zarar vermesi durumunda “meşru haklarımızı korumak için gerekli önlemleri kesinlikle alacağız” dedi. Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Zhang ise, “ABD ile bir ticaret savaşı yaşamak istemiyoruz ancak elbette Çin’in çıkarları zarar görürse oturup izlemeyeceğiz” açıklamasında bulundu.

ABD’nin en büyük çelik ve alüminyum tedarikçisi olan Kanada gümrük vergisi kararını “kabul edilemez” bulurken, ikinci çelik tedarikçisi olan Brezilya da “çıkarlarını korumak için ABD’ye karşı çok taraflı ya da ikili olarak harekete geçileceği”ni açıkladı.

Ticaret ve sıcak savaşların ortak dinamikleri

Küresel piyasaların bir “ticaret savaşı”na tamamen hazırlıksız olduğu, Çin ile ABD arasındaki bir ticari savaşın 2018 yılında dünya ekonomisini altüst edebilecek bir gelişme olacağı, bundan ABD’nin müttefiklerinin de zarar göreceği ortak bir fikir olarak dile getiriliyor. Yanı sıra bunun önemli askeri sonuçlarına işaret ediliyor.

1929 büyük bunalımından beri en derin ekonomik kriz olan 2008 krizi, emperyalist güçler arasındaki hegemonya ve paylaşım mücadelesini kızıştırmış durumda. ABD ekonomik ve askeri planda saldırganlığa daha yaygın başvurarak dünya egemenliğini sürdürme peşinde. Trump ABD ekonomisini ve tekellerini uluslararası rekabetten korumak için “ticaret savaşı”na yönelirken, beraberinde militarizmi de kışkırtmaktadır. Kongre üyelerine gümrük vergisi kararını açıkladığı konuşmasında, çeliğin ve alüminyumun ulusal savunma için gerekli olduğunu söylemiş, “eğer bir çatışmaya girersek, çeliği savaştığımız bir ülkeden satın almak istemiyorum” diye eklemişti.

Dolayısıyla kapitalist dünyada ticaret savaşlarına yol açan dinamiklerin, “sıcak” savaşlara yol açan dinamiklerle önemli oranda üst üste düştüğü ve bunun dünya çapında bir yıkım savaşına yol açabileceği gerçeği ile karşı karşıyayız.

Dünya ölçüsünde derinleşen ekonomik kriz çok yönlü sonuçlara yol açmış bulunuyor. Emperyalistler arası keskinleşen çelişki ve çatışmalar, sertleşen rekabet, çığrından çıkmış bir militarizm ve çılgınca bir silahlanma yarışı... Ekonomik krizin ve onun azdırdığı emperyalist hegemonya bunalımının ağırlaşmasına, sonu gelmeyen emperyalist müdahale ve artan savaşlar, baş döndürücü bir silahlanma yarışı eşlik ediyor.

“Ticaret savaşları”nın giderek büyüdüğü, yeni bir emperyalist paylaşım savaşının ciddi bir tehdit haline geldiği bugünün dünyasında, işçi sınıfı ve emekçiler için iktidar mücadelesini yükseltmek dışında bir çıkış yolu görünmüyor.