1 Mayıs’a sayılı günler kaldı. 2021’i direnişlerle geçirdik. 2022’ye direnişlerle başladık.
Bakan gözler görüyordur, kulak kabartan duyuyordur; hepsini saymayacağız ama memleketin dört bir köşesini direniş iklimi sarmıştır.
Çimsataş’tan Trendyol’a, YemekSepeti’nden Migros’a, Kayı İnşaat’tan Sinbo’ya, Farplas’tan Pas South’a, çorap işçilerinden Acarsoy’a…
Gebze’den Antep’e, İzmir’den Urfa’ya, Cizre’den Ereğli’ye, Akbelen’den Fatsa’ya…
Sokak sokak isyanı örgütleyen kadınlardan kampüsleri parkları yurtları kuşatan öğrencilere, milyonlar olup alanlara akan Kürt halkından, çocukları için eyleme çıkan Alevilere, sefalet ücretine karşı meşru eylemlerle kendini ifade eden işçilerden zamlar geri alınsın diyenlere…
Sermayenin ve iktidarın saldırılarına, dayatmalarına karşı farklı toplumsal kesimlerin tepkisinin yükseldiği bir dönemden geçiyoruz.
Sadece son 3 ayı dikkate alsak bile; işçi sınıfı kendisine sefilce yaşamı dayatanlara karşı, örgütlülüğü ve ufku düzeyinde direnişlerle, eylemlerle cevap vermiştir.
Pandemi sürecini kâr hırsıyla yönetenler, milyonları açlık-hastalık cenderesine sıkıştıranlar, sağlık emekçilerine “Giderseniz gidin” demiştir, sağlık emekçileri bu saldırıya grevle cevap vermiştir.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkanlara, her gün ölümlerini teşvik edenlere karşı kadınlar 8 Mart’ta “İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz”la, “Yasalar sokakta yazılır”la cevap vermiştir.
Kayyumlarla, operasyonlarla, saldırılarla, baskınlarla, katliamlarla teslim alınmak istenen Kürt halkı Newroz’u bir gövde gösterisine çevirerek cevap vermiştir.
Öğrencilerin direnişi; koltuğa atandığında “6 aya bu direniş biter” diyen kayyım rektörleri tarihe gömmüştür.
Tüm bu gelişmeler farklı toplumsal mücadele dinamiklerinin hareketlendiğini, birleşik ve kitlesel mücadelelerin olanağının artığını göstermektedir. İhtiyaç olan ise sermaye sınıfının karşısına işçilerin, emekçilerin, toplumun tüm ezilen sömürülen kesimlerinin daha güçlü fiili-meşru mücadele hattıyla birleşik biçimde çıkmasını sağlayacak adımları güçlendirmektir.
İşte 1 Mayıs 2022 böylesi bir iklimde gelmektedir. 1 Mayıs 2022, sınıf mücadelesinin ve direnişin gelişiminin bir basamağı olmalıdır.
Kapitalist sömürü ve yağma düzeninin, işçi ve emekçilere sunabileceği gelecek yoktur. Tüm dünyada kapitalizm girdiği ekonomik, siyasi ve ideolojik krizi daha fazla sömürüyle, yeni savaşlarla aşmak istiyor ve bunun faturasını her zamanki gibi düşük ücretler, işten atmalar, katlanılmaz çalışma ve yaşam koşulları ve ardı arkası kesilmeyen zamlarla emekçi halka dayatıyor.
İşçilerin, halkların, kadınların, öğrencilerin kendi ellerinden başka kurtarıcısı yoktur.
Bir yanda sefaleti dayatan siyasi iktidar, diğer yanda bilimum burjuva muhalefetinin “bekleyin geçecek” diyenleri.
Biri medyasıyla, copuyla, tutuklamasıyla, TOMA’sıyla direnenlere saldırıyor, diğeri “şimdilik katlanın” diyerek direnişi kırmaya çalışıyor.
Ücretli kölelik düzeninin iki yüzüdür bu.
Bu masalları bir yana bırakmalı ve işçiler, emekçiler, direnen kesimler, kendi gündemlerine, kendi gündemleriyle mücadeleyi büyütmeye odaklanmalıdırlar. Sermaye sınıfının ve ve tüm uzantılarının saldırılarına karşı mücadeleyi ve direnişleri, büyütmek, daha örgütlü hâle getirmek, kök salmasını sağlamak mümkündür.
1 Mayıs 2022, bunun için iyi bir fırsata dönüştürülebilir.
İşçi sınıfı ve emekçilerin sermaye düzenine karşı birleşik mücadelesini büyütmek, sınıf mücadelesinin önündeki her türlü engeli ortadan kaldırmak ve direnişleri büyütmek, daha da örgütlü hâle getirmek, birleştirmek, yaygınlaştırmak için, kitlesel, coşkulu, militan bir 1 Mayıs’ı örgütleme görevi omuzlarımızdadır.
Toplumsal mücadelenin dinamikleri eylemlerle sözünü söylemektedir. Direnen işçiler, emekçiler, kadınlar, halklar, gençler, doğasını savunanlar sözünü direnişle söylemektedir. Kurulacak tüm 1 Mayıs kürsüleri işçilerin, emekçilerin ve direnişçilerin konuştuğu yer aldığı platformlar olmalıdır. 1 Mayıs’ın mücadele ruhunun alanlarda ve kürsüde yankısını bulmasının yolu budur.
Artık, uzlaşmacı sendikal anlayışları dinlemenin, işçi sınıfına bir şey kazandırmayacağı görülmelidir. Öncü-mücadeleci işçileri, her direniş yerini, her direniş odağını, 1 Mayısların örgütlenmesinde doğrudan inisiyatif almaya davet ediyoruz. Her gerçek işçi sendikası, her dürüst sendikacı, bu konuda açık tutum almalı öncü-mücadeleci işçilerin, direnen-mücadele eden tüm kesimlerin inisiyatifini tanımalıdır.
Ocak ayından bu yana yaygınlaşan eylemlerde fiilî-meşru mücadele çizgisini esas alınmıştır. İşgallerden grevlere, 8 Mart’tan Newroz’a yasakları tanımayan bu eylemli hat kendi gücünü göstermiştir. Bu gücün birleşik ve kitlesel olarak kendini göstereceği yer 1 Mayıs’dır. Sadece memleketin değil tüm dünyanın en kitlesel 1 Mayıs gösterilerinin adresi olan Taksim, 1 Mayıs Alanı’dır. Taksim üzerindeki her türlü yasak keyfi ve gayrimeşrudur, derhâl kaldırılmalıdır.
Şimdi, topyekûn saldırıya karşı, topyekün direnişi büyütmenin, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı, emeğin sermayeye karşı birleşik karşı duruşu ve cephesi ekseninde örgütlemenin zamanıdır.
İşçileri, emekçileri, emekçi halkları, kadınları, öğrencileri, doğasını ve yaşamını savunanları; 2022 1 Mayıs’ını direnişlerinin coşkusuyla, örgütlemeye kitlesel bir şekilde katılmaya, sözümüzü söylemeye, gücümüzü göstermeye çağırıyoruz.
Bu azgınca sömürüye, zorbalığa, aşağılanmaya, yok sayılmaya karşı, yüzünü sınıf mücadelesini büyütmeye ve direnişlere dönen sendikaları, odaları, DKÖ’leri, devrimci, sol parti ve örgütleri, toplumsal muhalefet dinamiklerini mücadeleyi ileriye taşıyacak, kitlesel, coşkulu bir 1 Mayıs örgütlemek üzere sorumluluk almaya çağırıyoruz.
2022 / İstanbul 1 Mayıs Platformu