Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Kod 29 saldırısıyla ilgili yeni düzenlemelere gitti. Kod-29’a karşı tepkilerin, işçilerin ortaya koyduğu direnişlerin ve mücadelenin etkisiyle yapılan düzenleme, İş Kanunu’nun 25/2 Maddesi’nden işten çıkarmaları farklı kodlara bölerek haksız işçi kıyımlarının sürdürülmesi anlamına geliyor.
Pandemi sürecinde işten atmaları sözde “yasak” ilan ederek, daha ağır bir hak gaspıyla, tazminatsız işten çıkarmaların önünü açan AKP-MHP rejimi, yeni düzenlemesiyle de kendisinden bekleneni yaptı. Kod-29’dan işten çıkarılan binlerce işçinin yarattığı “kötü görüntü”yü kurtarmak isteyen sermaye iktidarı, İş Kanunu’nun 25/2 Maddesi’nden işten çıkarma anlamına gelen Kod-29’u farklı kodlara bölme kararı aldı. SGK eliyle yapılan düzenleme; işçilerin savunması alınmadan, denetim yapılmadan tazminatsız işten çıkarılmasına herhangi bir engel getirmiyor. Bununla birlikte yeni uygulama sayesinde, haksız işten çıkarma saldırısı farklı kodlara bölünerek sermaye ve AKP-MHP iktidarının işçi düşmanlığının üzeri örtülecek. SGK’nın açıklamasında, yeni düzenlemeyle ilgili şu ifadeler kullanıldı:
“Birbirinden farklı fesih nedenlerinin tamamının aynı kod (Kod-29) ile bildiriminin çalışma hayatında belirsizliklere yol açtığının görülmesi üzerine SGK genelgesinde yapılan değişiklik ile ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallerin tamamı için ayrı ayrı kodlar belirlenmiştir. Böylelikle mazeretsiz devamsızlık hali ile hırsızlık gibi birbirinden farklı fesih sebeplerinin farklı bildirim kodları ile yapılması sağlanarak, olası sorunların önüne geçilecektir.”
“Bu durum Kod-29 mağduriyetini çözer mi?”
Yazar Aziz Çelik, AKP-MHP iktidarının SGK eliyle yaptığı düzenlemeyi sosyal medyada değerlendirdi. Çelik’in konuyla ilgili paylaşımlarında yaptığı vurgular şöyle:
Mağduriyet alt kodlarla çözülmez: “Kod-29'u alt kodlara bölerek Kod-29 mağduriyeti çözülemez. Asıl mesele işçinin savunması alınmadan ve müfettişlerce ön inceleme yapılmadan işçinin derhal ve tazminatsız işten çıkarılmasıdır. Böylece işçi hem maddi olarak büyük zarara uğramakta hem de damgalanmaktadır.”
Mesele kod sayısı değil: “Kod-29 alt kodlara bölündüğünde de işverenlerin bu konudaki kötüye kullanımı devam edecektir. Mesele kod sayısı değildir. İşçinin savunmasız ve tazminatsız işten çıkarılması asıl meseledir.”
Birden çok Kod-29: “Son üç yılda 605 bin işçi Kod-29'dan çıkarıldı. Yeni düzenleme ile sadece alt kod başına düşen işten çıkarma sayısı azalmış olur. Birden çok Kod-29 yaratmış olursunuz. Köklü çözüm olmaz.”
Denetim olmadan Kod-29 ile işçi çıkarılmamalı: “Yapılması gereken iddiayla ilgili işçinin savunmasının alınması ve bakanlık/SGK/İŞKUR müfettişlerince ön denetim yapılmasıdır. Bu ön denetim olmadan işçi Kod-29 kapsamında işten çıkarılmamalıdır.”
Kıdem tazminatı hakkı tanınmalı: “Öte yandan bir diğer köklü çözüm ise her türlü fesih ve işten ayrılmada işçiye kıdem tazminatı hakkı tanınmalıdır. İşçinin tüm çalışma yaşamı boyunca elde etmiş olduğu birikim son zamanlardaki bir kusurlu hareketi nedeniyle ortadan kaldırılmamalıdır.”
25/2 maddesi değişmeli: “Eski Kod-29 ve şimdi yerine getirilen Kod-42 ve Kod-50 arası SGK işten çıkış kodlarının kaynağı İş Kanunu'nun 25/II. maddesi. Asıl değiştirilmesi gereken madde kuşkusuz 4857'nin 25/II. maddesi.”
Direnişleri büyütmek gerek
Sinbo, Migros depo işçileri, Bayrampaşa Belediyesi işçileri, SML Etiket direnişçileri, Bakırköy Belediyesi işçileri, İSİG Meclisi Kod 29 saldırısına karşı eylemler yaptı ve mücadelelerini sürdürüyor. Kod-29’a karşı bu direnişler ve ortaya konan mücadele, sermaye/AKP-MHP iktidarının bu hamlesinde etkili oldu. Fakat işçilere hiçbir hak tanımayan iktidar, yalnızca ayyuka çıkan işçi düşmanlığını gizleme niyetiyle bu adımı attı. İşçi ve emekçilerin kazanım elde etmesi, tazminatsız işten çıkarmaların önüne geçmekle, bunun için de direnişleri daha da büyütmekle mümkündür.