Çankırı’daki Sumitomo fabrikasını, sendikalaşma hakkına ve işten atılan arkadaşlarına sahip çıkan işçilerin mücadelesi ile tanıdık. Günlerdir fabrikanın içinde ve önünde direnen, atılan işçiler için üretimi durduran işçilerin karşısına jandarmayı diktiren, AKP’li milletvekillerinin koruduğu bu şirketin siciline bir bakalım.
Sumitomo, Japon asıllı bir firma. 1909’da ilk olarak lastik üretimi yapmaya başlayan firmanın dünyanın farklı yerlerinde fabrikaları mevcut. Japonya’nın Kobe kentinde 1909’da kurulan fabrika ülkenin ilk modern lastik fabrikası olarak üretime başlamıştır. 1963 yılında Sumitomo Rubber Industries LTD ismini alan firma, ‘84 yılı ile birlikte dünya ölçeğinde hızlı bir büyüme gerçekleştirdi. ‘84 yılında İngiltere, Almanya ve Fransa’da bulunan 6 lastik fabrikasını ve lastik AR-GE merkezlerini; ‘86 yılında ise Amerikan Dunlop şirketini satın aldı. ‘99 yılında Amerikan Goodyear şirketi ile işbirliği anlaşması yaptı.
‘95’te Kobe şehrinde yaşanan depremden sonra buradaki fabrika kapandı ve Endonezya’ya yeni fabrika açıldı. 2000’li yılların başı ile birlikte Çin’in Chanshu ve Hunan kentleri ile Tayland ve Brezilya’ya fabrikalar kuruldu. Ve 2012’de inşaatına başlanan Türkiye-Çankırı tesisinin açılışı; 2015 yılında bizzat Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle gerçekleşti.
Sumitomo Türkiye’deki hamlesini Abdülkadir Özcan AŞ (AKO) ortaklığı ile attı. 1955 yılından beri ticaret hayatında olan bu şirket, lastik satışı ve bayilikleri ile büyümüştür. Sumitomo’nun yanı sıra AKO Jant, AKO Akü, Petlas, AKO Lastik Kaplama, Özcan Mühendislik sahibi olduğu işyerleridir. % 80 Sumitomo Rubber Industries, % 20 Aldülkadir Özcan Lastik Sanayi ve Ticaret AŞ pay ortaklığı ile kurulan tesise 500 milyon ABD dolarını aşan bir yatırım yapıldı. Dunlop, Falken ve Sumitomo markalı lastikler, şirket bünyesinde üretilmektedir.
Çıkarlarına zarar vermediği sürece patrondan çalışanlara mutluluk
“Bizler Sumitomo Grubu olarak şirketin toplumsal görevlerini yerine getirmek amacıyla tüm çalışanlarının mutluluğunu gözetip …” sözleri ile Sumitomo patronu ve yönetimi şirket felsefesini açıklamışlar. Hatta çevreye ve topluma duyarlılıklarından ve katkı sağlama hedeflerinden de bahsetmişler.
Gördük ki bu süslü sözler, Sumitomo patronunun kârını etkilemeye başladığı anda bir harf yığını olmanın ötesine geçemiyor. İki yıldır sendikalı olmak için uğraşan işçiler her kararlılıklarını ortaya koyduklarında işten atılma saldırısı ile karşı karşıya kalıyorlar. 21 Nisan 2015’te sendikalaşma sürecinde 4 işçi; 12 Aralık 2017 tarihinde de 13 işçi hiçbir hakkı verilmeden işten çıkartıldı. Günlerdir süren direniş boyunca 1200 işçinin çalıştığı fabrikada işten çıkartılanların sayısının 500’e ulaşmak üzere olduğu ifade ediliyor.
Her türlü yöntemi kullanan Sumitomo yönetimi, işbaşı yapmaya karar veren işçilere insanlık onuruna aykırı belge imzalattı. Birkaç gün önce gerçekleşen olayda imzalatılan belgede, “Pişman oldum işime geri döndüm. Bundan sonra işverenimin her konudaki talimatlarına harfiyen uyacağım. Mesailerde zorluk çıkarmayacağım. Tazminatımdan da feragat ediyorum” diye yazıyordu. Edinilen bilgiye göre; buna imza atan 4 işçinin, işe başlar başlamaz patron tarafından işine son verildi.
AKP’li vekiller ilk günden itibaren iş başında
Açılışında nasıl AKP’liler baş köşede yer aldılarsa, sendikalaşma sürecinde de işçilerin karşısında patronların yanında yer almışlardır. Özellikle AKP Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz sürecin doğrudan müdahilidir. Filiz, “memleketlileri”ne baskı kurarken bir patron olarak sınıfının gerekliliklerini yerine getirmektedir. İşçileri sendikadan istifa etmeye ve işbaşı yapmaya zorlamaktadır.
1958 Çankırı doğumlu olan Hüseyin Filiz, iş yaşamına da ilk adımı Çankırı’da atmıştır. Filiz Tarım Makinaları ismi ile tanınan Hüseyin Filiz, tarım makinaları ve çelik kapı fabrikaları sahibidir. Traktör ve otomotiv bayilikleri vardır. Akaryakıt istasyonu işletmektedir. İnşaat sektöründe müteahhitlik yapmaktadır. Ayrıca sahibi abisi görünen Filiz Tarım ve Hayvancılık’ın ortağı olduğu söylenmektedir.
İki yılı aşkın bir süre önce Çankırı-Çerkeş Kargalı köyünde bulunan Filiz Tarım ve Hayvancılık’ın çevreye verdiği zarar köylüler tarafından şikayet edilmiş, eylemler yapılmış. “Suyumuzu dahi içemiyoruz, zehirleniyoruz” diyen köylüler sonuç alamadıklarını, çünkü Filiz’in vekilliğini kullanarak çiftliğin denetlenmesini engellediğini söylüyorlar.
Devlet patronların tarafında olduğunu bir kez daha gösterdi
Sadece “memleketlileri” milletvekilleri değil devletin kolluk güçleri de Sumitomo işçilerinin karşısına dikildi. Jandarma direnişin başlaması ile fabrikaya gelip konuşlandı. Fabrikayı arkalarına alan jandarma, işçilerin karşısına dikildi. İki sınıf böyle de karşı karşıya gelmiş oldu.
Sumitomo örneğinde bir kez daha görüldü ki; devlet her kurumuyla sermaye sınıfını korumaktadır. Ve yine de görülmüştür ki milliyetçilik zehrini topluma akıtan devlet, sermaye Japon’muş, Türk’müş ayırmamaktadır. Patronların hizmetindeki devletin 'ulvi' görevi; kapitalist düzenin çarklarının kırılmadan dönmesini sağlamaktır.
Petrokimya İşçileri Birliği