Seçimler geride kaldı. Burjuva partiler ellerindeki tüm güç, olanak ve kaynağı seferber ederek kendi güç ve konumlarını sağlamlaştırmak için yarıştılar. Vaatleri yalan, yöntemleri çirkeflik ve çirkinlik, dilleri ise irin doluydu.
Seçim dönemi tüm toplum düzeyinde yaşanan kutuplaşmanın daha da derinleştirildiği, biz işçilerin gerçek sorunlarının ve buna karşı mücadelemizin geri planda kaldığı bir dönem oldu. AKP’nin birçok belediyeyi kaybederek, ağır bir yara aldığı, seçimlerin arkasından sermaye düzeninin bütün parti, kurum ve kuruluşları ile sistemi yeniden yapılandırmaya gidecekleri bu çaba içinde krizin faturasının reformlar adı altında biz işçi ve emekçilere çıkarılacağı, birliğimizin bu dönemde işlediği temel fikir oldu. Seçimler sona erdiği gibi henüz daha sonuçlar üzerinden kavga dahi bitmeden yapılan açıklamalar birliğimizin görüşünü doğrulamaktadır.
Seçimler sonuçlanmadan sermaye çevrelerinden TÜSİAD, “hızla ekonomik reformların hayata geçirilmesi”, TOBB “kesintisiz icraat dönemine hızla geçme” çağrısı yaptılar. Erdoğan ve ekibi acil reform programından söz ediyor, daha da kötüsü tüm şeçim boyunca ekonomik krizi istismar eden CHP genel başkanı “krizin atlatılması için üzerimize ne düşerse yapmaya hazırız, gel beraber davranalım” diye hükümete sesleniyor. Tüm bunlar daha seçimlerin tozu dumanı dağılmadan bugüne kadar ne tür dolaplar çevirebildiği herkesce malum olan YSK, kesin seçim sonuçlarını açıklamazken yapılıyor.
Ülke tarihimizin en kapsamlı krizlerinden biri yaşanırken iktidarın, “yapısal reformlar” adı altında krizin tüm yükünü bizlerin sırtına yüklemeye çalışacağından en küçük bir kuşku duymamak gerekir. Bu konuda muhalefetten farklı bir tutum ve politika bekleyenler ise bir kez daha büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaklardır. Zira sandık başlarında sabahlara kadar tuttuğu partinin kazanması için bekleyen birçok işçi arkadaşımızın anlamazlıktan geldiği temel olgu, iktidarıyla muhalefetiyle bütün düzen partilerinin sermaye ve onun düzenine hizmet ettiği gerçeğidir.
Biz işçiler için seçimlerin sonu; daha fazla işsizlik, daha fazla hayat pahalılığı, elektrik, su, ısınma, yol gibi temel ihtiyaçlarımıza yapılacak daha fazla zam, işten atmalar ve daha kötü çalışma koşullarıdır. Sermaye düzeninin kendi krizinin faturasını bizim üstümüze yıkma çabasına karşı tek çıkış yolumuz örgütlenmek, krizin ağırlaşacak faturasını ödemeyi reddetmek, “Krizin faturasını kapitalistler ödesin” şiarı ile mücadeleye atılmaktır.
İşçi sınıfı ve emekçilerin kendinden başka dostu mücadeleden başka kurtuluşu yoktur.
Ege İşçi Birliği