İnsanca çalışma koşulları ve koruyucu tedbirler!
Koronavirüsle mücadelede harcadıkları yoğun çabadan dolayı sağlık emekçilerine alkış eylemleri başlatıldı. Kendi sağlıklarını da riske atarak yıpratıcı bir tempoyla çalışan sağlık emekçileri sadece alkışı değil çok daha fazlasını hak ediyorlar elbet. Ancak ağır şartlarda çalışan sağlık emekçilerinin alkıştan önemli, acilen giderilmesi gereken ihtiyaçları var. Halkın alkış eylemine katılması bir gönül borcu olarak değerlendirilebilir. Oysa sorunları çözmek için kayda değer bir çaba sarf etmeyen iktidarın alkış tutması, riyakarlıktan başka bir anlam taşımıyor.
Yandaşlar önce saldırdı
Alkış eylemleri başladığında, bazı saray beslemesi medya görevlileri hemen saldırıya geçtiler. Susurluk dönemindeki ışık söndürme eylemleri ile Haziran Direnişi sırasında tencere-tava çalma eylemlerine atıf yapan besleme yandaşlar, olayın iktidar karşıtı bir nitelik kazanabileceği korkusuyla saldırdılar.
AKP şefleri bu koşullarda böyle bir eyleme karşı çıkmayı ya da saldırmayı uygun görmediler. Bundan dolayı kendileri de alkış eylemlerine destek verdiler. Önce Sağlık Bakanı, ardından T. Erdoğan eyleme destek verdiklerini ilan ettiler. Belli ki bu eylemi kullanarak sağlık emekçilerinin karşı karşıya bulundukları ciddi sorunları unutturmayı ya da örtebilmeyi de umuyorlar.
Öncelikle sağlık emekçilerinin talepleri desteklenmeli
‘Olağan’ dönemlerde bile ağır iş yükü, baskı, şiddet, zorunlu mesailer gibi yıpratıcı koşullarda çalışan sağlık emekçileri, salgın koşullarında çok daha ağır şartlara maruz kalıyor. Zira hastalığın bulaşma riski, stres, gerilim, tedirginlik gibi psikolojik yükleri arttıran sorunlar da ekleniyor. Nitekim salgının yayıldığı bölgelerde pek çok sağlık çalışanına da virüs bulaştı, hayatını kaybedenler oldu.
Türkiye’de de virüsün yayılmasını sağlık emekçilerine bulaşması takip etti. Halen sağlık emekçilerinin çoğunluğu yeterli koruyucu ekipmanlardan yoksun koşullarda, yoğun bir tempoyla çalıştırılıyor. Salgın yokken de sağlık emekçilerinin azımsanmayacak bir kısmı yıllık iznini bile tam kullanamıyordu. Salgın döneminde ise, izinler kaldırılıyor. İktidara sırtını yaslayan idarecilerin baskıları, tehditleri, kabalıkları ise işin cabası.
Durum bu iken, iktidardakilerin alkış tutması değil, sağlık emekçilerine insanca çalışma koşulları sağlamak, koruyucu tedbirler almak, tüm sağlık emekçilerine yetecek koruyucu ekipmanlar sağlamak gibi sorumlulukları yerine getirmekle mükellefler. Oysa maske-eldiven gibi basit ama önemli ihtiyaçları bile karşılamayan bir iktidar var. Bazı hastaneler, bunca iş yoğunluğu içinde maskeleri kendileri üretmek zorunda bırakılıyor.
Önlem alacaklarına savaşa, silahlanmaya, örtülü ödeneğe, yandaş vakıflara, müteahhitlere milyarları peşkeş çekenler, bu salgın döneminde sağlık emekçilerinin maske-eldiven gibi en basit ihtiyaçlarını bile karşılamıyorlar. Alkış tutarak bu ağır vebalin sorumluluklarından kurtulamazlar.
Alkış eylemine samimiyetle destek verenler ise, öncelikle sağlık emekçilerinin korunması için gerekli olan tedbirlerin eksiksiz bir şekilde alınmasını talep etmek gibi bir sorumlulukları olduğunu göz ardı etmemelidirler.