İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) cam silerken 2. kattan düşerek hayatını kaybeden Murat Danacı davasında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi sanıklara verilen para cezasını onadı. Mahkeme, Murat Danacı’nın ölümünün ardından asli kusurlu bulunan patrona verilen 24 bin 300 liralık adli para cezasını oy birliğiyle kesinleştirdi. Yaşanan iş cinayeti, para cezasının onanması ile bir “adalet cinayeti” olarak tarihe geçti.
Sekiz işçiye bir emniyet kemeri düştü
Evrensel'de yer alan habere göre işçi Murat Danacı, 5 Mayıs 2017’de İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi binasının dış cephesini temizlerken düşerek hayatını kaybetti.
Murat Danacı ile beraber çalışan S.A. isimli işçi, 8 kişiye 1 emniyet kemeri tahsis edildiğini ve o kemerin de bağlanacak yerinin bulunmadığını söyledi. Murat Danacı ise cinayetinin yaşandığı gün emniyet kemeri olmadan çalışmak zorunda kaldı. S.A. tanık sıfatıyla duruşmada verdiği ifadede şunları anlattı:
“Ben ölen Murat Danacı ile birlikte çalışıyordum. Olay günü beraber cam silme görevindeydik. Murat ile ayrı ayrı odalara girdik. Üç kişi cam silme işi yapıyorduk. Diğer cam silme işi yapan Z.Ü. idi. Bizzat olayı görmedim. Öğrendiğim kadarıyla Murat camın kenarına, ızgaraya çıkmış. Izgara ile bina arasındaki boşluğa düşmüş. İşyerinde bir tane emniyet kemeri vardı. Bu emniyet kemeri 8 kişiye tahsis edilmişti. Olay günü emniyet kemeri Z’deydi. Z. kemeri götürüp Murat’a verecekti. Tam gittiği esnada Murat yere düşmüştü. Normal şartlarda bize cam temizleme esnasında takmamız için herhangi bir emniyet kemeri verilmedi. Detaylı bir iş güvenliği eğitimi işyerinde verilmedi. Sadece kağıdın üstünde bize test yapıyorlardı. Olay günü çalıştığımız ve ölüm olayının meydana geldiği olay yerinde kemeri bağlayıp cama çıkma imkanımız yoktu. Öncelikle ızgaranın üzerine geçmemiz gerekiyordu. Geçtikten sonra kemeri takabiliyorduk. Kemerin tam olarak bağlanacak bir yeri yoktu. Yani normalde kemeri bağlamamız için metal bir tel ya da direk olur böyle bir şey yoktu. Bazen kalorifer peteklerinin demirlerine bağlama durumumuz oluyordu. Olay günü Murat kemeri daha üstüne takmamış. Ben Grand Paşa şirketinde çalışıyordum, şirketin suç tarihinde yetkilisi kimdi tanımıyorum.”
Bir başka işçi ise kendilerine baret dahi verilmeden çalıştırıldıklarını söyledi.
"Ceza" yine taksirle geldi
22. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davada, ‘Grand Paşa Turizm Ltd. Şti.’ patronu Hakim Lokman Karahan’ın asli derecede kusurlu olduğu tespit edildi.
Kazanın önceden öngörülebilir ve önlenebilir olduğunu kayıt altına alan mahkeme, “Sanığın üzerine atılı taksirle bir kişinin ölüme neden olma suçunu işlediği sabit olduğundan” sanığa TCK’nin 61. maddesi uyarınca önce 4 yıl hapis cezası verdi.
Sanığın yargılama sürecindeki ‘olumlu’ davranışları nedeniyle cezada 1/6 oranında indirime gidilerek hapis cezası 3 yıl 4 aya düşürüldü.
Bu ceza da, “Sanığa verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın suçun işleniş biçimi, şahsi, sosyal ve ekonomik durumu ve sabıkasız oluşu göz önüne alınarak” günlüğü 20 TL’den 24 bin 300 TL adli para cezasına çevrildi.
‘Cezasızlık’ üzerine istinaf yoluna giden Danacı ailesi, istinaf mahkemesinde de ‘cezasızlık’la karşılaştı. 22. Asliye Ceza Mahkemesinin verdiği hükmü İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi onadı.
"Babamın ölü bedeninin üzerini taksit taksit kapatmaya çalışıyorlar"
“Babam iş cinayetine kurban gideli 1352 gün oldu. Günleri ayları yılları tek tek sayıyoruz” diyen Murat Danacı’nın oğlu Ozan Danacı, “Bu süre içerisinde yaşadığımız psikolojik bunalımlar, hayatımızı idame etmekteki zorluklarımız bu suçun yanına şimdilik kâr kaldı. Şimdilik diyorum çünkü peşini bırakmayacağım” dedi.
Bu süreçte İTÜ Rektörlüğünün yanlarında olmadığını söyleyen Danacı şöyle konuştu:
“Öyle zorlu süreçler yaşıyoruz ki, işin içinden çıkamıyoruz. Sanık ve avukatı mahkemeye hiç gelmedi. UYAP üzerinden dosya gönderme ile bu davayı bitirdiler. Mahkeme nasıl olurda herhangi bir celseye gelmeyen sanığa iyi halden indirim yapar? 24 bin 300 TL olan para cezası bir de 20 taksite bölündü. Zaten bunu sanık avukatı öngördü diye düşünüyorum. Basit bir dava olarak gördü. Ve hiç duruşmalara adım bile atmadan davayı sonuçlandırdılar. Babamın ölü bedeninin üzerini taksit taksit kapatmaya çalışıyorlar. Bizim bu bedenimiz bu acıya dayanamıyor. İSİG verilerine göre bu yıl 2 bin 427 can bu diyarı acı çekerek terk etti. İş kazalarını ciddiye almayan bu sistem ile daha çok canlar gidecek gibi görünüyor. Mahkemenin verdiği 24 bin 300 TL, 20 taksit ceza ile kurtulduk diye sevinmeyin. Dava benim için bitmedi.”