İSİG Meclisi Kasım ayı iş cinayetleri raporunu Kadıköy'de ihraç saldırılarına karşı direnen emekçilerle birlikte açıkladı.
Saat 14.00'te Altıyol'daki direniş alanına gelen İSİG Meclisi, "OHAL; grev yasakları, işsizlik ve iş cinayeti demektir!" pankartını açtı.
İlk olarak sözü DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu alarak işçi ve emekçilere yönelik saldırıları, OHAL uygulamalarını, iş cinayetlerini teşhir etti. İSİG Meclisi'nin Kasım ayı iş cinayetleri raporunu ise Tarık Yüce okudu.
İş cinayetlerinin nedeni “düşük maliyet stratejisi”
Kasım ayında en az 170, yılın ilk on bir ayında ise en az 1851 işçinin yaşamını yitirdiği belirtilen açıklamada, güvencesizliği işçi sınıfının çalışma biçimi haline getiren AKP iktidarı döneminde 20 binin üzerinde işçinin yaşamını yitirdiğine dikkat çekildi. İş cinayetlerinin nedeninin “makine veya işçi hatası” olmadığı ifade edilen açıklamada, asıl nedenin sermayenin düşük maliyet stratejisi olduğu belirtildi. MESS Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen’in “Son 15 yılda iş kazaları yüzde 40 azaldı. İş kazasına neden olan etkenler içinde yüzde 82 ile güvensiz hareketler bulunuyor” sözünün teşhir edildiği açıklamada İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Orhan Koç’un, “iş kazaları” konusunda Türkiye’nin “iyi bir noktaya geldiği” yönündeki sözlerine de tepki gösterildi.
Açıklamanın devamında Kasım ayı içerisinde tespit edilen toplu iş cinayetlerine ilişkin şu örnekler verildi: “8 Kasım’da Bursa’da kazan denetimlerinin yapılmadığı ve faaliyeti engellenmesi gereken Gökkuşağı Tekstil Fabrikası'ndaki patlamada üçü sigortasız Suriyeli olmak üzere dört tekstil işçisinin ölümü, yine 1 Kasım’da Şile açıklarında hurdaya ayrılması gerekirken usulsüzlüklerle yola çıkarılıp batan Bilal Bal isimli yük gemisinde 9 denizcinin ölümü Kasım ayındaki toplu işçi katliamlarına örnektir.”
“OHAL’de emekçilerin hakları gasp edildi, iş cinayetleri arttı”
OHAL ilanının ardından emekçilerin iş güvencelerini koruyan yasaların fiilen ortadan kaldırıldığına dikkat çekilen açıklamada, işsizlik tehdidi altındaki emekçilerin en temel haklarını dahi arayamaz duruma geldikleri ifade edildi. Devletin grevleri yasakladığı, sendikalı emekçilerin “örgüt üyeliği” gerekçesiyle tutuklandığı, Çapa, İSKİ ve Bony Çorap'ta işçi sağlığı temsilcilerinin işten atıldığına değinilen açıklamada “Sendikalı fabrikalarda bile uzun çalışma saatleri ve yoğun çalışma koşullarına karşı ses çıkaramamaya dönük bir despotik rejim kurulmaya çalışılıyor” denildi. İktidarın işçi düşmanı politikalarının karşısında duran kesimlere türlü baskılar uygulandığı, seslerinin kesilmeye çalışıldığı ifade edilen açıklamada “Emekçiler üzerinde zorunlu BES kesintisi yapılması ve taşerona rahmet okutacak kiralık işçilik düzenlemesi uygulamaya konuldu. Yani çalışma standartları ve sosyal haklar daha da geriletildi” denildi. Vergi artışları, zamlar, enflasyona değinilen açıklamada, bütçenin ise silahlanmaya ayrıldığına dikkat çekildi. İş yerlerindeki mobbinge de dikkat çekilen açıklamada, OHAL’le iş cinayetlerinin yüzde 10 arttığı, OHAL’li 16 ayda 2 bin 719 işçinin yaşamını yitirdiği hatırlatıldı.
“Mücadele sınıfsal olmalı”
Verilecek mücadelenin hedefinin AKP ve OHAL’le sınırlı kalmaması, mücadelenin sınıfsal özünden koparılmaması gerektiğine dikkat çekilen açıklama “Tüm emekçi arkadaşlarımızı eşitlik, özgürlük ve yaşamak için mücadeleye çağırıyoruz” denilerek sonlandırıldı.
Eylem sırasında “Çalışırken ölmek istemiyoruz!”, “İşte sokakta OHAL’e karşı diren işçi!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganları atıldı. Açıklamanın ardından ihraç edilen direnişine katılım sağlandı.
Kızıl Bayrak / İstanbul