4-10 Mayıs arasının İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası olmasından dolayı TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) bugün yazılı bir açıklama yaptı. Oda Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener imzasıyla yapılan açıklamada iş cinayetlerinde sürekli artış olduğu vurgulandı.
6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Yasası’na değinilen açıklamada “İş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği dışlanıyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği; tıp, mühendislik ve sosyal bilimler ile bağlantılı çok-bilimli bir alandır. Ancak bu disiplinler mevzuatta adeta cezalandırılmaktadır. İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası sorumlulukları işverenden çok uzmanlara ve hekimlere yüklemiştir. İş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinin işyerlerindeki hizmet süreleri sürekli düşürülmüştür. İşyeri hekimi, mühendis, teknik eleman, hemşire ve diğer sağlık personeline yönelik eğitim hizmetleri dışarıdan satın alma yoluyla ticarileştirilmiştir” ifadeleri yer aldı.
Açıklamada iş “kazaları” ve iş cinayetleri şöyle ifade edildi:
“SGK’nın 2018 yılı verileri hâlâ açıklanmamıştır. Ancak 2017 yılı iş kazası sayısı 359 bin 653’tür ve 2016 yılına göre yüzde 25,72 oranında artış vardır. 74 bin 871 iş kazasının olduğu 2012’ye göre ise iş kazaları 2017’de yüzde 380 oranında (4,8 kat) artmıştır.
Yine SGK verilerine göre iş kazaları sonucunda 2017 yılında 1.633 emekçi yaşamını kaybetmiş, 1.405 ölümün olduğu 2016’ya göre yüzde 16,2 oranında, 745 ölümün olduğu 2012 yılına göre de yüzde 1119 artış olmuştur. (İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre de 2016 yılında 1.970, 2018 yılında 1.923 emekçi yaşamını kaybetmiştir.)”
SGK 2013-2017 verilerinde meslek hastalığında kaynaklı ölümlerin yaşanmadığının belirtildiğine değinen açıklamada “Dünyada iş kazaları oranı yüzde 44, meslek hastalıkları oranı yüzde 56’dır. Türkiye’de ise iş kazaları oranın yüzde 99,998, meslek hastalıklarının oranı on binde 2’dir! Oysa meslek hastalıkları sıklığının binde 4–12 arasında değişmesi ve Türkiye’de zorunlu sigortalı sayıları üzerinden her yıl en az 35 bin yeni meslek hastalığı, tüm çalışanlar söz konusu edilirse olgu sayısının 100 bin ile 300 bin arasında olması gerekirdi!” denildi.
İSG Mevzuatı değişmeli
TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nın 28 Nisan Dünya İşçi Sağlığı ve Güvenliği Günü’nde “İSİG Mevzuatı yeniden düzenlenmelidir” başlıklı yazısında İSG mevzuatının değişmesi gerektiğini vurgulandı.
4-10 Mayıs'ın İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası olduğu belirtilen açıklamada şu ifadelerle İSG Mevzuatı değerlendirildi:
“Ülkemizdeki işçi sağlığı ve iş güvenliği (İSG) mevzuatının çok sorunlu oluşu, mevzuatın yeniden düzenlenmesi gerektiğine işaret etmektedir. Bu noktada iş kazaları sonucu toplu ölümlerin artması üzerine 2012 yılında çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun ciddi çözümler getirmediğini belirtmek isteriz. Yasa tasarısı ilk gündeme geldiğinde ve daha sonra yasa üzerinde değişiklikler yapılması sırasında iş kazaları ve meslek hastalıklarının bu yasa ve mevzuat ile önlenemeyeceğini hep söyledik. Yasa ile birlikte iş güvenliği uzmanlığı, işyeri hekimliği ve diğer sağlık personeline ilişkin yönetmelikler defalarca değiştirildi ve kazalar ile iş cinayetleri hâlâ artmaktadır. Bu mevzuat ile işverenlerin önlem alma yükümlülüğü ve devletin denetim görevi azaltılarak sorumluluk iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve çalışanlara yüklenmiştir.”
MMO mevzuatta yapılması gereken değişiklerin bir kısmını bugün yaptığı açıklamada da tekrarladı. Değişiklik önerileri şöyle:
“İSİG ile ilgili düzenleme ve uygulamalar sektör, çalışan sayısı vb. hiçbir ayrım olmaksızın bütün işyerlerini ve tüm çalışanları kapsamalıdır. Kamu kuruluşlarında ve 50’nin altında çalışanın olduğu az tehlikeli işyerlerinde, uzman ve hekim çalıştırılması uygulaması 2020 yılı beklenmeden hemen başlatılmalıdır.
Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıftaki, 100’den fazla çalışanın bulunduğu sanayi işletmelerinde “tam zamanlı” iş güvenliği mühendisi çalıştırılması zorunlu hale getirilmelidir.
İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının mesleki bağımsızlıkları ve iş güvenceleri korunmalıdır.
İş kazalarının büyük çoğunluğunun küçük ölçekli işyerlerinde olduğu gözetilerek İSİG Kurulu oluşturma zorunluluğu en az 30 çalışanın bulunduğu işyerlerini de kapsamalı, bu sayı kademeli olarak daha da aşağıya çekilmelidir. İş ve işyerlerinin bir bütün olduğu gerçeğinden hareketle, alt işveren bulunan işyerlerinde tek bir İSİG Kurulu olmalıdır. Kurul oluşturulması ve karar mekanizmaları demokratikleştirilmelidir.
Sigortasız, sendikasız çalıştırma önlenmeli, kayıt dışı çalışma yasaklanmalı, sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılmalıdır.”