Metal İşçileri Birliği Merkez Yürütme Kurulu (MYK) olarak Mart ayı toplantımızı gerçekleştirerek işçi sınıfının ve toplumun gündeminde yer alan konuları birliğimiz ve metal işçileri adına ele aldık.
Krizin faturası patronlara!
MYK’mız; ekonomik kriz ve yerel seçim atmosferinde ele aldığı gündemlerle metal işçisini ve birliğimize gönül veren tüm işçi kardeşlerimizi, büyüyen kriz ve yaklaşan sosyo-ekonomik saldırılar karşısında şimdiden uyarmaktadır. Birliğimiz saflarında, fabrikalarda, sanayi havzalarında örgütlenmeye, birliğimizi büyütüp tek yumruk olmaya çağırmaktadır.
Bu kapsamda MYK’mız; siyasal gelişmeleri, ekonomik krizi ve fabrikalara olan etkisini, işkolundaki sendikaların tablosunu, yerel seçimleri, EYT üzerinden gündeme gelen emeklilik sistemi ve EYT mücadelesini geniş bir şekilde ele almıştır.
Türkiye, gerek kendi iç dinamiklerinden gerekse emperyalist dünyanın kapitalist karakterinden dolayı ekonomik krizi en derinden yaşayan ülkelerden biri konumundadır. Birçok temel tüketim maddesinin yanı sıra, üretimin ithalata bağımlılığından dolayı paranın değeri düştükçe gıdaya, ulaşıma kadar bir dizi temel ihtiyaç malzemesi fahiş bir biçimde zamlanmaktadır. İşçi ve emekçiler krizin etkilerini en derinden yaşamaktadır. Sermaye kendi krizinin faturasını bizlere kesmektedir.
İşten atmalar yasaklansın!
Diğer taraftan ise metal fabrikalarında irisinden ufağına üretim daralmakta, işler azalmaktadır. Ancak kâr oranları büyük oranda değişmemektedir. Bunun nedeni ise hükümetin teşvikleri, vergi afları, sermaye için yarattığı olanaklardır. Birçok fabrika şimdiden AKP tarafından kendilerine atılan can simidine, İşsizlik Fonu’ndan finanse edilen Kısa Çalışma Ödeneği’ne başvurmanın hazırlıklarını yapmaktadır. Tofaş, Ford gibi otomotiv devleri ise şimdiden bundan faydalanmaktadır.
AKP tarafından yapılan “istihdam” kampanyalarına, sonuna kadar patronların hizmetine sunulan İşsizlik Fonu’na rağmen işsizlik her geçen yükselmektedir. Bir kısım yerde işten atmalar yaşanırken seçimin ardından işten atmaların daha da artacağı açık bir olgudur. Birçok şirket bütün planlarını seçim ertesine bırakmış durumdadır. Bu durumdan doğru işçiler büyük bir belirsizlik içerisindedir.
Sendikalar
İş kolundaki sendikalar başta olmak üzere ülkedeki neredeyse tüm sendikalar, işçi sınıfının krizin pençesinde olduğu bir zaman diliminde geçiştirmelik işler yapmakta hatta birçoğu kımıldamamaktadır. Sadece, olanları derin bir sessizlikle izlemektedir. Türk Metal ve Çelik-İş gibi ihanet şebekeleri, fabrikalarda Kısa Çalışma Ödeneği’nden işçileri haberdar etmezken bizzat fabrikalardaki işten atma listelerini hazırlamaktadır. Bu dönemde imzalanan sözleşmeler de enflasyon rakamlarının altında kalmaktadır. Hatta Çelik-İş ve Türk Metal ağaları daha ileri giderek AKP için seçim çalışmalarına, oy avcılığına bile soyunmuşlardır. Birleşik Metal-İş ise kendisinin örgütlü olduğu fabrikalarda belli bir icazet çerçevesinde işçi sınıfının sorunlarından uzakta, kimi zaman EYT gibi toplumsal gündemlerde ise pankartla resim çekilme, açıklama yapmanın ötesine geçmemektedir.
Mezarda emekliliğe hayır!
EYT sorununun etkilediği kişi sayısının milyonu aşmasından dolayı toplumda yarattığı etki ve mezarda emeklilik sistemi MYK’mızın gündeminde temel yer tutmuştur. Metal işçisinin geniş bir kesimi bu sorundan muzdariptir ve çözüm aramaktadır. MYK’mız ve birliğimiz her daim hak arayan kesimlerin yanında olduğu gibi EYT’lerin de yanındadır. Bu sorun fabrikalarla, milyonlarla bağlantılı bir sorundur. Ve sadece sorun yaşa takılanlardan ibaret değildir. Sorun işçi sınıfını, geleceğimizi ve evlatlarımızı ilgilendirmektedir. Bu mücadelenin temel taleplerinden birisi yaşa takılanların mağduriyetlerinin giderilmesiyse, mevcut ‘mezarda emeklilik yasasının değiştirilmesi’ de temel taleplerden biri olmalıdır. Emeklilik sistemi olduğu gibi kaldığı sürece EYT sorununa sıkışmış bir mücadele hiçbir sonuç yaratmayacaktır. Bu dinamiği büyütmek, toplamında emek cephesinin kazanımına dönüştürmek bu şekilde mümkündür.
EYT’lerin kitleselliği bir taraftan bir güç olsa da, diğer taraftan sınırlı eylemlerle yetinmek ve seçimler-partiler arasında bir hak kazanmayı ummak büyük bir yanlışlıktır. Bu, her zaman olduğu gibi yine sadece aldatılmayı getirecektir. Bugün mecliste bulunanlar ve anlayışları mezarda emekliliğin temel yaratıcılarıdır. İşçi sınıfının en büyük gücü üretimden gelen gücüdür. Bu yüzden onlardan medet ummak yerine yine kitlesel ve üretim alanlarına dayanan bir tarza yönelmek, bu hak gaspında patronların payını da unutmamak gerekmektedir.
Düzen partilerine oy yok!
Tüm bu kriz ve belirsizlik ortamının oluşmasında Türkiye kapitalizminin ve sermayenin yönelimleri sonucu yaratılan tek adam diktatörlüğü ve bunun açmazlarının önemli bir payı vardır. Toplumda büyük oranda meşruiyeti tartışmalı hale gelen AKP iktidarı yerel seçimleri, genel seçim atmosferine büründürüp “vatan, millet ve din” istismarı üzerine kurarak varlığını seçim üzerinden garantilemek ve büyük bir rant kapısı olan belediyeleri korumak istemektedir. Bu kapsamda düzen partileri ya AKP’nin yanında yer almakta ya da rant hesapları, pazarlıklar ile sözde muhalefet yapmaktadır. Ancak işçi emekçilerin temel sorunlarına dair en ufak bir şey söylenmemektedir. Dertleri oy devşirmek, rant kapılarını tutmaktır. İşçi-emekçi kesimleri kendilerine yedeklemenin peşindedirler.
Birliğimiz, yaklaşan yerel seçimlere daha önce birçok kez sözünü söyledi. Seçimler, hele de yerel seçimler, bu düzende rantın dağılımından başka bir işe yaramamaktadır. Ama seçim meydanlarından dile getirilen ve temel sorun alanlarına dair çözüm “sözleri” tamamen safsatadır. Belediyelerle hiçbir sorunlarının çözülemeyeceğini işçi sınıfı yıllardır bilmektedir. Ancak atmosferden kaynaklı, örgütsüz olduğu için kolayca bu atmosfere çekilmektedir. Uyarımız tüm toplum kesimlerinedir: Seçimler çözüm değildir. Değişecek bir şey varsa, tarihte olduğu gibi hep işçilerin-emekçilerin hareketi, eylemi ile olmuştur. İşçi sınıfı ne kazandıysa mücadeleyle kazanmıştır. Seçim sandıklarında işçi sınıfının kazandığını tarih sayfaları yazmamaktadır.
Seçim safsatalarının, oyunlarının zihinlerimizi işgal etmesine izin vermeyelim. Parçası olmayalım. Bizim seçimimiz mücadele olmalıdır. Söz hakkı istiyorsak, yönetimde söz sahibi olmak istiyorsak bunun yolu seçim sandıkları değildir. Fabrikamızda, yaşam alanlarımızda sokakta birliğimizi güçlendirmektir.
Krizin yükseldiği ve seçimlerin ardından estirilecek sosyal ve ekonomik saldırılar dalgasına hazırlanalım. Cumhurbaşkanlığı 2019 yıllık planı ve YEP ile bu saldırıların haberleri verildi. Sandıklara ve ‘bize oy verin’ diye haykıranlara inanmayalım, kendi geleceğimiz için birliğimizi güçlendirelim.
MYK’mız; büyüyen kriz karşısında taleplerimize sarılmamız ve bunlar etrafında işçi sınıfının kenetlenmesi için planlamalar yapmıştır. Bu kapsamda taleplerimiz ve birliğimiz için çeşitli araçların kullanımını planlamıştır. Seçimler vesilesi ile yaratılan tüm yanılsamalara karşı, kendi sınıfımızın gözünden aydınlatma çalışmasını önüne koymuştur.
MYK’mız; sendikaların atıllığına karşı işçileri harekete geçirmek, yaklaşan genel kurul ve delege seçimleri sürecinde işçilere “söz, yetki, karar” hakkını kendi eline alması konusunda yapılacak çalışmalara da şimdiden açıklık getirmiştir.
Tüm işçi kardeşlerimizi, sendikalardaki bürokratik işleyişe, hısım-akraba kayırmacılığına, sermaye ile kurulan işbirliğine ve icazetçiliğe karşı birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.
MYK’mız yayın çalışmasını ve aylık bültenine dair planlamalarını da gözden geçirip yeni hedefler ve planlamalar doğrultusunda toplantısını sonlandırmıştır.
Metal İşçileri Birliği
Merkez Yürütme Kurulu
24 Mart 2019