Kaza değil, kapitalizm can alıyor

Burjuva hegemonyası altında yaşadığımız sürece “iş kazaları” denilen cinayetler hep yaşanacak. Aslında sorunun kaynağında tamamen egemen sınıfın ve onun sömürü üzerine kurulu düzeninin olduğu, buradaki birkaç örnekten bile anlaşılabiliyor. Fakat bize nasıl gösteriliyorsa öyle kabulleniyoruz. Araçların, önlemlerin, iş eğitimlerinin yeterince alınmadığı yerlerde ortaya çıkan ölümler iş kazası değildir.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 23 Ocak 2020
  • 15:24

Gözünü para hırsı bürümüş burjuvazi, kârına kâr katmak için elinden geleni ardına koymuyor. Ucuz işgücü arıyor, makineleri en ucuzundan alıyor, çimentonun en masrafsızını buluyor. Daha sonra ortaya çıkan ürünleri en fahiş fiyatlarla satıyor. Fakat o durmadan kazanırken, üretimi yapan işçileri hiç düşünmüyor. Biraz daha verip güvenli aletler alacağına işçilerin canını hiçe sayıyor. Burjuvazi bunları yaptıkça her yıl binlerce iş kazası oluyor, yüzlerce insan ölüyor.

Bunlar sadece iş kazası denilip geçilecek olaylar değil. Neticede bir inşaat ustasının üstüne çıktığı iskelenin kırılması, ustanın hatası değil, alınan iskelenin sağlam olmamasından kaynaklanıyor. İskelenin kırılması yüzünden can veren işçiler, iş kazasından dolayı can verdi diye gösteriliyor. Kocaeli Gebze ilçesinde merdivenle çatıya çıkmak isteyen işçinin on metre yükseklikten düşüp hayatını kaybetmesinin sebebi iş kazası değil, patronun çatısız damın dış çevresinde herhangi bir güvenlik önlemi almaması, korkuluğun veya ağ sisteminin kurulmamasıdır.

Türkiye dışında da önek verebiliriz iş kazası diye gösterilen bu cinayetlere. Mesela Çin’de, Japonya’da metan gazı vb. patlamaları sonucu hayatını kaybeden binlerce işçinin ölüm sebebi, “iş kazası” diye kayda geçiyor. Oysa bunların sebebi örneğin patlama riski bulunduğu halde, bu riski azaltacak ara filtrelerin alınmamasıdır.

Burjuva hegemonyası altında yaşadığımız sürece “iş kazaları” denilen cinayetler hep yaşanacak. Aslında sorunun kaynağında tamamen egemen sınıfın ve onun sömürü üzerine kurulu düzeninin olduğu, buradaki birkaç örnekten bile anlaşılabiliyor. Fakat bize nasıl gösteriliyorsa öyle kabulleniyoruz. Araçların, önlemlerin, iş eğitimlerinin yeterince alınmadığı yerlerde ortaya çıkan ölümler iş kazası değildir. Buralarda kaza diye nitelendirilen şey, aslında burjuvazinin az harcayıp çok kazanmayı istemesi nedeniyle yaşanan iş cinayetleridir. “Kaza değil kapitalizm can alıyor!” Burjuvazi bu ölümlerin olmaması için hangi önlemlerin alması gerektiğini çok iyi biliyor aslında. Ama iş eğitimleri, dayanıklı araç gereçler, güvenlik önlemleri alınırsa sermayesinden üç kuruş eksileceği için bunlardan kısıyor. İşte burjuvazi o kadar aşağılık bir sınıf ki üç kuruşu bir insan canına tercih ediyor. Egemen sınıfın, iş kazalarına karşı aldığı tek önlem, “Önce iş güvenliği” yazan tabelalar oluyor.

Bu olayları önlemek için işçileri bu konuda bilinçlendirmek asli bir görevdir. Yanı sıra, patronun gözünde işçilerin aslında ne kadar değersiz olduğunu işçilere göstermeliyiz. Fabrikalarda, inşaatlarda, atölyelerde, her nerede olursa olsun işçiler bilinçlenmelidirler ki, patronların ne kadar çıkarcı olduğunun farkına varsınlar. İşçilerin elinde patronlar sınıfını zengin eden büyük üretme gücü var. Üretimden gelen bu güç burjuvaziye karşı kullanmalıdır. “İş kazalarını” giderek ortadan kaldırmanın yolunun da işçi sınıfının iktidarından geçtiği unutulmamalıdır.

E. Ekim