ITUC Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu “Küresel İşçi Hakları Endeksi” raporunu yayınladı. Raporda işçi haklarının uygulamada ve mevzuatta en iyi biçimde korunduğu yerleri tespit etmek üzere 141 ülke değerlendirildi.
2016 yılını ifade özgürlüğü ve demokrasiye yönelik saldırılar bakımından en kötü yıl olarak değerlendiren raporda bazı ülkelerde çok ağır baskıların yaşandığı ve “ifade ve toplanma özgürlüğüne” yönelik kısıtlamaların %22 oranında artığı vurgulandı. Araştırma yapılan 141 ülkenin 50’sinde çeşitli baskıların yaşandığı ifade edildi.
%68’inde grev, %57’sinde toplu sözleşme hakkı yok
Raporda, işçilerin haklarının gasp edildiğine yönelik uygulamalardan öne çıkan sonuçlar şu şekilde:
- 82 ülkede işçilerin iş kanunu dışında bırakıldı.
- Sendikal faaliyetleri nedeniyle öldürülen işçi sayısında azalma görülürken, işçilerin şiddete maruz kaldığı ülke sayısı bir yıl içinde 36’dan 52’ye yükseldi.
- Ülkelerin %58’inde işçiler örgütlenme özgürlüğünü kullanamazken ülkelerin %68’inde ise grev hakkı gasp edilmiş durumda.
- Ülkelerin %57’sinde işçiler, daha iyi çalışma koşulları için toplu pazarlık yapma hakkından yoksun.
Çalışma koşullarının en kötü olduğu bölge: Ortadoğu ve Kuzey Afrika
İşçilerin en temel hakları konusunda, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın en kötü bölgeler olduğu belirtilirken Körfez ülkelerinde örgütlenme özgürlüğünün bulunmadığı, milyonlarca göçmen işçinin zorla çalışma tehdidi altında olduğu ve bu hak gasplarına dayanak olan “kafala” sisteminin varlığını sürdürdüğü ifade edildi.
Ortadoğu’da örgütlenme özgürlüğüne, demokrasi ve haklara yönelik tehditlerin, şiddetin, baskıların ve inkârın artarak devam ettiğinin kaydedildiği raporda, sendikal hakların görece korunduğu Avrupa ve Orta Asya ülkelerinde de haklarda önemli gerilemeler yaşandığı belirtildi. Avrupa’daki pek çok ülkede çalışma hakkı da dahil olmak üzere, mültecilerin haklarının gasp edildiğinin altı çizilen raporda tek tek ülkelere dair değerlendirmelerden öne çıkanlar şu şekilde:
- Mısır’da işçiler, yönetime karşı tepkilerini ve insanca çalışma koşulları taleplerini dile getirirken ciddi baskılarla karşılaşıyor.
- Cezayir’de hükümet, bağımsız sendikaları kabul etmeyi ve işten çıkarılan sendika üyelerini işlerine geri iade etmeyi reddetmeye devam ediyor.
- Bosna, Sırbistan ve Ukrayna başta olmak üzere pek çok ülkede hükümetler, iş kanunlarını sendikalara danışmadan ve uluslararası standartları ihlal edecek biçimde değiştirdi.
- Türkiye ve Belçika gibi ülkelerde, “terör tehdidi” ve “güvenlik” gibi gerekçeler, temel hakları sınırlandırmak için kullanılıyor.
- Kolombiya, Mısır, Guatemala, Endonezya ve Ukrayna’da cinayet, yaralama, tehdit ve alıkoyma gibi şiddet yöntemleri kullanılırken; bu ülkelerde ücret, hak ve çalışma koşullarını geliştirmek isteyen işçiler, hem devletin güvenlik güçlerinin hem de şirketlerin kiraladığı çetelerin hedefi oluyor.
- Kamboçya, Hindistan, İran ve Türkiye 2016 yılında ilk kez, çalışanlar için en kötü 10 ülke sıralamasında yer aldı.
- Endonezya, Karadağ ve Paraguay’ın da aralarında bulunduğu ülkelerde de çalışma koşulları geçen yıla göre kötüleşmeye devam ediyor.
- Endonezya’da asgari ücret protestoları tazyikli su, göz yaşartıcı gaz ve kitlesel tutuklamalarla polis tarafından zalimce bastırıldı.
- Paraguay hükümeti sendikaları tescil etmeyi reddetti.
- Karadağ’da son iflas kanunları ile beş yılda 2363 işletmedeki işçiler etkilenirken ve iflas sırasında işçilerin temel hakları askıya alındı.
Türkiye, 2016 izleme listesinde
Sendikal hakların ciddi biçimde kısıtlandığı Türkiye, Cezayir ve Mısır gibi
ülkelerin ILO Konferansı’nda ele alınmamış olmasını kınayan ITUC’un 2016 izleme listesinde Türkiye de yer aldı. Raporda; en az 1390 KESK üyesine sendikal faaliyetleri sebebiyle soruşturma açıldığı, 248’inin sürgün edildiği, 403 kişinin emekliliğe zorlandığı ve 102 kişinin ise gözaltına alındığını veya tutuklandığı kaydedildi.
10 Ekim Ankara Katliamı’nın da yer aldığı raporda, Renault fabrikasında örgütlenme özgürlüğü talebiyle barışçıl gösteri hakkını kullanan işçilere yönelik polis saldırısı ve yaşanan işçi kıyımı da vurgulandı. 15 Temmuz darbe girişimine yer verilen raporda, darbe girişiminin hemen sonrasında başlatılan büyük ölçekli tasfiyeler, ITUC ve ETUC tarafından endişe verici olarak değerlendirildi.
ITUC’un, Kürt illerinde işçi ve emekçilerin kolluk güçleri tarafından öldürülmesini de şiddetle kınadığının belirtildiği raporda barış bildirgesini imzaladığı için işten atılan akademisyenlere de yer verildi.
İş kanunu ve özel istihdam büroları hakkındaki değişikliklerin istişare edilmeden meclise getirildiği belirtilerek bu değişiklikler ile patronun işçileri güvencesiz ve geçici sözleşmelerle istihdam edebileceği ifade edildi.