Ücretli kölelik düzeni, dünya çapında işçi sınıfına daha fazla sömürü, baskı ve zulümden başka bir gelecek sunmuyor. Bununla birlikte, işçi ve emekçilerin emeğini sömürerek ayakta duran kapitalizm, sermaye sınıfının kârları uğruna işçi ve emekçilerin yaşamını da hiçe sayıyor.
28 Nisan Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Günü dolayısıyla Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yayımlanan rapor, yılda 2,8 milyon çalışanın iş cinayetine kurban gittiğini ortaya koydu.
İş güvenliği önlemlerinin alınmaması sonucu meydan iş cinayetlerinin dünya çapında geldiği bu seviye, kapitalizmin nasıl bir yıkıma yol açtığını da bir kez daha gözler önüne serdi.
Her gün 7 bin 500 kişi iş cinayeti kurbanı
ILO’nun raporuna göre, her gün 1.000 kişi iş yerinde meydana gelen “iş kazaları” sonucu yaşamını yitiriyor.
Bununla birlikte, çalışma koşulları nedeniyle meslek hastalığına yakalanarak yaşamını yitirenlerin sayısı da iş cinayetlerinin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Buna göre, dünya çapında her gün 6.500 kişi de meslek hastalıkları sonucu hayatını kaybediyor.
Raporda gelişen teknolojinin bu çalışma şartlarının düzeltilmesi için kullanılabileceği ve ölümlerin büyük oranda engellenebileceği üzerinde duruldu. Bu gerçek, kapitalist patronların bu önlemleri “masraflı” bulup almayarak işçilerin katledilmesindeki sorumluluğunu da dışa vuruyor.
Meslek hastalıklarından ölümler iş cinayetlerinin yüzde 86’sını oluştururken, bu ölümlerin yüzde 26’sı çalışma koşulları sonucu ortaya çıkan kanserden kaynaklanıyor. Ölümlerin yüzde 31’i çeşitli iç hastalıklardan, yüzde 17’si ise solunum yolu hastalıklarından kaynaklanıyor.
Raporda, iş cinayetlerinin en az Avrupa’da, en fazla Afrika’da yaşandığına dikkat çekildi.
Teknoloji gelişiyor çalışma saatleri kısalmıyor
Raporda ayrıca dünya çapında uzun çalışma saatlerinin yaygınlığına da değinildi. Buna göre, işçilerin yüzde 36, haftada 48 saatten fazla çalışmaya mahkum ediliyor. Bu olgu da kapitalizmin çarklarının, toplumun çıkarları için değil, kapitalistlerin daha fazla kârı için döndüğünü ortaya koyuyor. Teknolojideki büyük gelişmelere karşın, işçi ve emekçiler daha uzun saatler çalışmaya zorlanıyor.
ILO’nun yetkilisi Manal Azzi de uzun çalışma saatlerinin özellikle kadınları daha fazla etkilediğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Çalıştıkları işlerde insanlardan giderek çok daha fazla üretmeleri isteniyor. Çalışanların yeterince dinlenmeye zamanları kalmıyor. Kadın işçiler bundan çok daha fazla olumsuz etkileniyor. Kadın çalışanlar erkeklere oranla çok daha büyük riskler taşıyor. Çünkü çalıştıkları işlerinin dışında bir de kendi ev işlerinde çalışmak zorunda kalıyorlar. Kendi sağlıklarını koruyacak zamanları olmuyor. Yeterince spor yapamıyorlar. Sağlıklarını koruyamıyorlar.”