130 bin metal işçisi daha iyi ücret ve çalışma koşulları için toplu sözleşme masasında. İstenilen zamlar olduğu gibi alınsa dahi ücretler en azından bir süreliğine açlık sınırının bir parça üzerinde, ama yoksulluk sınırının çok çok altında kalacak.
Ekonomini bel kemiğini oluşturan, ihracatın çoğunu gerçekleştiren ama buna rağmen asgari ücret civarındaki ücretlere kölece çalışan metal işçisinin talepleri son derece haklı!
Ancak metal işçisinin sırtından büyük servetler kazanan, kar rekorları kıran metal patronları bu haklı ve makul talepleri bile karşılamaya yanaşmıyor. Yanaşmadığı gibi metal işçisini daha da beterinden şartlara mahkum edecek dayatmalarda bulunuyor.
Metal patronlarını bunu yaparken son derece de rahat! Çünkü en büyük güvenceleri gelmesi muhtemel bir grev yasağı!
Grev işçi sınıfının en büyük silahıdır, bütün dünyada kabul edilen en temel haklardan biridir.
Grev, demokratik hak ve özgürlüklerin olmazsa olmazıdır!
Ancak OHAL’i bahane eden AKP iktidarı 12 Eylül artığı bir yasaya da dayanarak grevleri yasaklıyor. Tayyip Erdoğan metal patronlarının da içinde olduğu tekel temsilcilerine konuşurken “grev-mrev bırakmadık, OHAL’i grevleri bitirmek için kullanıyoruz” diyecek kadar pervasız.
İşte metal patronları da bunun için rahat.
Söz konusu olan 130 bin işçi, onların ailelerinden oluşan yüz binlerce insandır!
MESS grup sözleşmesinin hemen hemen diğer bütün büyük işyerleri için emsal olduğu düşünülürse milyonlarca işçi ve yakınıdır!
Söz konusu olan işçi sınıfının on yıllar önce büyük mücadelelerle kazandığı, tüm dünyada bir hak olarak yasalara soktuğu bir hakkın hukuksuzca çiğnenmesidir!
Peki böylesine büyük bir hukuksuzluğa ve keyfiyete sessiz mi kalacağız?
Hayatımızla böylesine pervasızca oynanmasına boyun mu eğeceğiz?
Grev yasağı nasıl olsa gelecek deyip boyun eğecek, sırasının bize gelmesini mi bekleyeceğiz?
130 bin işçi adına o toplu sözleşme masasına oturan Türk Metal yönetimi, yüz binlerce üyesi olan Türk-İş sessiz kalıyor!
Diğer sendikalar sessiz kalıyor, izlemekle kalıyor!
Patronların uşağı olanlar böylelikle bizi yıldırıp satışa razı etmeye çalışıyorlar.
Bunun için grev yasaklanır diyorlar ama hiç ses çıkarmıyor, “grev yasağına geçit yok!” diyemiyor.
Kardeşler!
Üyesi olduğumuz sendikaların yönetimlerini, grev hakkını savunmak için grev yasağını beklemek yerine meydanlara çıkma kararı alması için zorlamalıyız.
Onlar yapmak istemiyor, sessiz kalıyor, böylelikle oturdukları koltuklarda bizden çalınanlardan payını alıyorlar.
Ama onlar sussa da biz susamayız!
On binlerce işçi olarak el ele verdik mi grevlere keyiflerince yasaklayacaklarını sananları durdurur, bize rağmen alınan bu kararları da yırtıp çöpe atabiliriz.
Unutmayalım biz yüzbinleriz, eğer omuz omuza verirsek, eğer hep birlikte haykırırsak hiç kimse bize rağmen hayatımızla oynama rahatlığını bulamaz.
Grev yasağı meşru değildir. Yasağın geleceğini bilip suskun kalmak sadece bu kararı alanları cesaretlendirir!
Oysa şimdiden sesimizi çıkarır, “Grev hakkımı dokunma!” der, yüzbinlerce işçi olarak AKP iktidarının karşısında durursak pekala başarabiliriz!
Elimizi, kolumuzu bağlayıp patronların önüne atmak isteyen iktidarı durdurabiliriz!
Pekala grev hakkımızın elimizden öyle kolayca alınıp elimizin kolumuzun bağlanmasına izin vermemiş oluruz!
Bunun için tüm işçi kardeşlerimizi “Grev hakkıma dokunma!” çağrısına katılmaya, ses vermeye, mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz!
Metal İşçileri Birliği
10 Ocak 2017