AKP hükümeti Karayolları Genel Müdürlüğü’nün özelleştirilmesi için uzun zamandır mesai yapıyor. Özelleştirme saldırısının zeminin düzlemek için AKP iktidarı Ulaştırma Bakanlığına, kadrosu ve bütçesiyle bağlı olan Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 59 yıllık teşkilat yasasını değiştirdi.
Yeni yasa Karayolları Genel Müdürlüğü’nü devlet bütçesinin dışına çıkardı. Karayolları Genel Müdürlüğü’nü ilk aşamada özel bütçeli bir kurum haline getirdi. Özelleştirme sürecine yasal zemin kazandırdı. Ayrıca Karayolları Genel Müdürlüğü’ne ait olan araç parklarının “hizmet alımı” adı altında taşeron firmalara peşkeş çekilmesinin de önü açıldı.
Özelleştirme durumunda karayollarında daimi ve sözleşmeli statüde çalışan binlerce sendikalı işçi sendikal hak ve özgürlüklerinin tümünü kaybedecekler. Karayollarında çalışan sendikaya üye olan yaklaşık 9 bin taşeron işçisi işinden ekmeğinden olacak. Bu saldırı karayolu işçilerinin elindeki tüm kazanımları ve hakları gasp etme saldırısıdır. Tıpkı diğer özelleştirmelerde olduğu gibi, karayolu işçilerinin sendikal örgütlülüğü hedefe çakılacak ve taşeron çalıştırma genelleşecek. Ücretler budanacak, ekonomik ve sosyal haklar tümüyle tasfiye edilecektir.
Bu cüretin kaynağında elbette ki yıllardır süren özelleştirme saldırısının püskürtülememiş olması gerçeği var. Buna bağlı olarak Yol-İş yöneticilerinin işçi sınıfı üzerindeki denetimine duydukları güven var. Bu güven olmasaydı devletliler karayollarında üç ayrı ücret skalası uygulamasını sürdüremezlerdi. Eşit iş yapan işçilerin eşit ücret almasını engelleyemezlerdi. Dokuz bin karayolu işçisini sendikalı oldukları halde asgari ücrete mahkum edemezlerdi.
Karayollarında 2005 yılı sonlarında Yol-İş ağalarının desteği ile 2. skala sistemi uygulanmaya başlandı. Böylece bin 500 karayolu işçisinin ekonomik ve sosyal mağduriyetine onay verildi. Şimdi 6 bin 500 taşeron işçisi de bu mağduriyetin hedefinde. Zira taşeron işçilerinin mahkeme ile kazanılmış, ortalama 80 bin TL alacağına el koyan AKP iktidarı, aynı zamanda 3. skala uygulamasıyla taşeron işçilerini sefaletin kör kuyusundaki yaşamının sürmesini istiyor.
Yol-İş ağaları 2015 yılı Mart ayında yaptıkları toplu sözleşmede de ikinci skala mağduru karayolu işçilerinin “eşit işe eşit ücret” taleplerine kulaklarını tıkamışlardır Yıllardır her sözleşme döneminde yalnız bırakılan 2. skala mağduru işçilerin tepkisi büyüyor. 2. skala işçileri eşit işe eşit ücret talebi etrafında birleşiyorlar. Bu talebe yanıt vermeyen Yol-İş’ten kopuşlar artarak sürüyor. Aynı durum 3. skala cenderesine alınmak istenen taşeron işçiler içinde geçerlidir. Karayollarında 2. skala mağduriyetine 3. skala mağduriyeti de eklenmek isteniyor. Yani toplamda yaklaşık 9 bin işçinin farklı ücretlere dayalı “eşit işe eşitsiz ücret” anlayışına mahkum edilmesi hedefleniyor.
Karayollarında çalışan 2. skala işçileri 1. skala işçilerinden yüzde 50 daha az ücret alıyorlar. Karayollarında çalışan işçilere yönelik 2. skala uygulamasına, şimdi de taşeron işçilerine reva görülen 3. skala uygulaması eklenmek isteniyor. Bu durum üçüncü skala mağduriyeti nedeniyle sefalet ücretine maruz kalan karayolu işçilerinin sayısının devasa oranda büyümesine neden olacaktır. Aynı işi yapan işçiler arasında iki katına yakın maaş farkı olması ne doğaldır, ne de mantıklıdır. Bu mantıksızlık zincirine, işçileri bölen anlayışa karayollarında 3. skala halkası da eklenmiştir.
Tüm bu eşitsizlik zinciri işçiler arasında ayrımcılığı körüklemek için oluşturuldu. Bunlar olup biterken Yol-İş Sendikası yöneticileri işçiler arasında ücret ayrımını ortadan kaldırmaktan, “eşit işe eşit ücret” yaklaşımını destekleyen bir tutum almaktan özenle kaçındılar ve hala da kaçınıyorlar. Dahası ikinci skala mağduru karayolu işçileri açtıkları davalar sürecinde bile Yol-İş yönetici takımını yanlarında görememişlerdir.
Gerçek anlamda işçilerin söz yetki karar sahibi olduğu sendikalar işçilerinin haklarını korumak ve geliştirmek için mesai yaparlar. Yol-İş yönetimi, 2. skala işçilerinin taleplerine kulaklarını tıkaması yetmiyormuş gibi, “eşit işe eşitsiz ücret” anlayışının ürünü olan 1. ve 2. skala uygulamasına 3. skala uygulamasını eklemiştir.
2. ve 3. skalaya mahkum edilmek istenen karayolu işçileri eşit işe eşit ücret istiyorlar. Bu talepleri mücadele etmemekte ısrar eden Yol-İş yöneticileriyle bu nedenle yollarını ayırıyorlar. Özelleştirme ve taşeronlaştırmaya karşı olduklarını her platformda ortaya koyuyorlar. 2. ve 3. skala işçileri kadroya alınan taşeron işçilerinin de “eşit işe eşit ücret” hakkının tanınmasını istiyorlar.
Karayolu işçilerinin Yol-İş yönetimine duydukları tepki büyümektedir. Aynı zamanda karayolu işçileri yeni bir sendikada örgütlenmenin ne gibi sonuçları olabileceği üzerinden Devrimci Yapı İşçileri Sendikası’nı (Dev Yapı-İş) tanımaya çalışıyorlar. Dahası karayolu işçilerinin öncü kesimleri Yol-İş ihanet şebekesinden yollarını ayırıyor, Dev Yapı-İş’e üye oluyorlar.
Yol-İş ağalarını ihanetleriyle baş başa bırakmak elbette ki önemlidir. Nitekim karayolu işçilerinin ana gövdesinin sendika ağalarının denetimindeki Yol-İş’ten kopmasına yol açacak dinamikler artmaktadır. Kopuşun kitlesel olması son derece önemlidir. Ancak daha önemlisi başından itibaren söz, yetki ve kararın karayolu işçisinde olduğu işleyişin, taban örgütlülüğünün hakim kılınmasıdır.
Devrimci Yapı İşçileri Sendikası daha şimdiden işçilere en yüksek sendika yöneticisi maaşının ortalama işçi ücretinden fazla olamayacağını ilan etmelidir. Bu da yetmez, her aşamada işçileri özneleştiren taban örgütlülüğüne dayalı bir işleyiş oturtmalı, işçilerin beğenmedikleri yöneticileri geri çağırma hakkını da tanımalıdırlar. Tüm bunları yapan Devrimci Yapı İşçileri Sendikası Yol-İş ağalarının kastını çok daha hızlı bir şekilde kırabilir.
Öncü karayolu işçilerini önemli görevler beklemektedir. Bunlardan biri karayolu işçilerinin mücadele dinamiklerini birleştirecek, karayollarında çalışan işçilerden oluşan bir ülke koordinasyonu örgütlülüğü yaratmaktır. Karayolu işçilerinin önemli bir kısmının Yol-İş’te yaptıkları gibi hakları ve gelecekleri için mücadeleyi sendikacılara bırakması, yani işçilerin özneleştiği bir işleyişi oturtmaması durumunda Dev Yapı-İş de Yol-İş’le benzer bir akıbeti yaşamaktan kurtulamayacaktır.