- İşyerindeki çalışma koşulları ve fabrikada yaşanan sorunlar nelerdir?
- Havalandırmalar yetersiz, güvenlik anlamında makineler yetersiz, iki insanla yapılması gereken işleri bir insana yaptırmaya çalışıyorlar. Baskı uyguluyorlar, zamanla yarış ettiriyorlar; bu üretim baskısından kaynaklı iş kazaları oluyor bize zarar geliyor. Bir de “Bu iş kazaları sizden oluyor” diye bize kızıyorlar. En son “Yapılan iş kazalarından fabrika mesul değildir” diye kağıt astılar. “Fabrika içinde yapılan iş kazalarını fabrika karşılamayacak” dediler. Bu iş kazaları onların uyguladıkları baskı yüzünden, gelir adaletsizliğinden. Ücret adaletsizliği var, insan kayırma var; insanları bir birine düşman ettiler. Çalışma ortamımızı kötüleştirdikçe kötüleştiriyorlar. Bir şey sorsan bir muhatap yok. Patronlar ‘biz size her şeyi sağlıyoruz’ durumunda.
- Sendikalaşma sürecinizi, bu süreçte yaşadığınız zorlukları ve sendikalaşma yüzünden maruz kaldığınız patron baskısını anlatır mısınız?
- En başından beri büyük bir baskı ile karşı karşıyayız. Arkadaşları birbirine düşürdüler. “Senin maaşını güzel yapacağım”, “seni rahat bir yere atayacağım”, “maaşları düzelteceğiz” gibi ayak oyunları ile bizleri oyalamaya çalıştılar. Altan alta sendikayı istememeyi kabul ettirmeler, işten çıkarma tehditleri oldu. Mesailerimizi kestiler.
Bundan 3 ay önce iki arkadaşımız işten atıldı. Arkadaşımız tek başına çalışmaya zorlandı. Bu arkadaşımızın yanına kimsenin sokulmasına izin verilmedi, kimseyle muhatap olmasın diye. Ama biz arkadaşımızın yanına gittik. Arkadaşımızın yanına giden arkadaşı patron gördü ve bundan dolayı iki arkadaşımızın çıkışını verdi. Toplumun ahlakını bozuyorlarmış, bir biri ile sigara alışverişi yapıyorlarmış, vazife yerlerini terk etmişler gibi bahane uydurarak arkadaşlarımızı işten çıkardılar. Bu süreçte mahkemelik oldular zaten, bu arkadaşlarımızın bu ayın 15’inde mahkemeleri var. Tazminat ve para vermemek için böyle yalan suçlamalar da bulunuyorlar. Kimseye küfür etmişlikleri, ahlaksızlıkları veya fabrikanın malına zar vermişlikleri yok. Tüm yanlışlarına rağmen biz patronları idare ettik, onlar bizi idare etmedi. Ama işçiler patronun gözünde hep haksız. Unutuyorlar ki işçi her zaman haklıdır.
- En son başlattığınız fiili iş durdurma sürecini anlatır mısınız? Neden böyle bir yol seçtiniz?
- Çünkü halen haklarımız verilmiyor. 14 yıldır burada çalışan arkadaşımızın maaşı 2900 TL. 14 yıllık emek nerede burada? Biz yukarı gideceğimize, dibe çekiyorlar. Aşağıdaki fabrikayı sıfırdan yaptı. İçeride Suriyeliler, Kazaklar ve Kırgızlar çalışıyor. Çoğu sigortasız kaçak çalıştırılıyor, bunu jandarmaya da söyledik. Hemen elemanları apar topar fabrikadan çıkardılar.
- Direnişinizdeki son durum nedir? Ne aşamadasınız?
- Şu anda beklemedeyiz. Direnişimize sonuna kadar kazanana kadar devam edeceğiz. Yılmak yok bu davayı kazana kadar, hakkımız olanı alana kadar devam edeceğiz. Biz patrondan fazla bir şey istemiyoruz, ortak olmak istemiyoruz. Şimdi büyük siyasi partilerden kimse destek vermiyor, çünkü hepsi patron.
Bölgemizde bazı arkadaşlar kendi isteği ile işten çıktılar başka bir yere girdiler. On beş gün içinde arkadaşlarımız işten çıkarıldı, nedeni o daha önceki patronun onu tanıması. Patronlar kendi arasında birlik. Şimdi bizlerin de bu civarda iş bulma imkânımız çok az.
- Son olarak ne söylemek istersiniz?
- Sendikalı olmak bizlerin anayasal hakkıdır. Bizleri dışladılar, “fabrikaya zarar veriyorsunuz, FETÖ’cüsünüz” dediler. Biz yetkiyi aldık, çoğunluğu sağladık. Bir yandan devlet sendikanın burada çoğunluk aldığını söylüyor. Bir yanda da temyiz hakkı veriyor, sonrasında da bizler mağdur oluyoruz. Direnişimizi sonuna kadar sürdürmek zorundayız, kararlıyız.
Kızıl Bayrak / Trakya