2021 yılının ilk genel meclisini İstanbul’da gerçekleştirdik. Temsilciliklerin 6 aylık faaliyetlerine ilişkin aktarım ve değerlendirmeleri ile başlayan toplantıda süregiden pandemi ve kriz koşulları içerisinde tekstil işkolundaki durum ve sendikamızın görev ve sorumlukları ele alındı. Asgari ücret süreci, ocak zamları ve siyasal süreçlere dair öne çıkan bazı başlıklar toplantının diğer gündemleri oldu. Gelecek döneme dair planlamaların da yapıldığı toplantıda, 8 Mart ve 1 Mayıs sürecine ilişkin olarak yapılacaklar da en genel çerçevesiyle tartışıldı.
Yapılan değerlendirme ve alınan kararları emek kamuoyunun dikkat ve bilgisine sunuyoruz:
1-İşçi sınıfı ve emekçilerin maruz kaldığı yoğun saldırılar en sert biçimde sürmektedir. Pandemi ve krizin bütün faturasını işçi sınıfı ve emekçilerin sırtına bindiren burjuvazi ve siyasal iktidar bir yandan da baskı ve zorbalık politikalarına kesintisiz olarak devam etmektedir. Toplu gözaltı ve tutuklamalar, birbirini izleyen eylem yasakları, muhalif kurum ve yapılara dönük baskılar, aynı zamanda işçi sınıfının örgütlenme ve hakları için mücadele etme arayışını hedeflemektedir. Sendikamız genel meclisi sermayenin ve siyasal iktidarın baskı ve zorbalık politikalarına karşı, dün olduğu gibi bugün de tereddütsüzce karşı koyma, direnme kararlılığı içinde olduğunu bir kez daha ilan eder.
2- Toplumun değişik kesimlerini hedefleyen bu tür saldırıların son dönemdeki hedeflerinden biri Boğaziçi Üniversitesi’ndeki “kayyum rektör” atamasına karşı harekete geçen gençlik kesimleri olmuştur. Her türlü toplumsal kıpırdanmadan büyük bir korkuya kapılan siyasal iktidar ve onun destekçisi gerici cenahlar yalnız baskı ve şiddet politikalarıyla değil bin bir türlü yalan ve demagoji ile öğrencilerin meşru talep ve istemlerini yok saymaya, onların mücadelelerini karalamaya çalışmaktadır. Sendikamız, kendi üniversitesinde söz sahibi olmak için mücadele eden Boğaziçi öğrenci ve öğretim üyelerinin yanındadır. İlerici gençlik kesimleri tarafından yükseltilen özerk-demokratik üniversite talebini desteklemektedir. Ve tüm işçi sınıfı ve emekçileri Boğaziçi öğrencileri şahsında süregiden mücadeleye sahip çıkmaya çağırmaktadır.
3-AKP iktidarının yürütücüsü olduğu sosyal yıkım politikalarının ve süregiden koronavirüs salgınının sonuçları her geçen gün biraz daha ağırlaşıyor. Burjuva kalemşorların ve siyasal iktidarın tüm yalan dolu propagandalarının aksine, kapitalizmin çarkları arasında işçi sınıfı ve emekçiler açlık ve ölüm arasında hâlâ tercih yapmaya zorlanıyor. Uygulanan politikalar ile süreç sermaye sınıfı adına alenen bir fırsata çevrilmeye çalışılıyor. Kapitalistlere aktarılan ardı arkası kesilmez teşvikler, kamu ve diğer fonların yağmalanması, kısa çalışma ve ücretsiz izin gibi uygulanmaların kazandığı yaygınlık, 25/2 ve buna dayanılarak hayata geçirilen kod 29 gibi uygulamalarla binlerce işçinin işten çıkarılması bu durumun en açık göstergeleridir.
4-Ne yazık ki sınıf hareketimiz, mevcut durumu ve tüm bu saldırıları göğüsleyip püskürtebilecek birleşik, kararlı bir mücadele düzeyi ortaya koymaktan halen uzaktır. Altan alta mayalanan mücadele dinamiklerinin yarın alacağı biçimler ve olası patlamaların yol açacağı sıçramalar bugünden tam olarak tespit edilemez olsa da, hareketi mevcut koşullar içerisinden çekip çıkarmak uzun ve sancılı bir yolu göze almak ile mümkündür. Birleşik, militan, kendi bağımsız istem ve taleplerine dayalı bir sınıf hareketine olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Ve sendikamız bu yönde atılan her bir adımı, ortaya çıkan her türlü mücadele arayışını dün olduğu gibi bugün de destekleyecek, günün görev ve sorumluklarına bu gözle bakmaya devam edecektir.
5-Sınıf hareketinin bu parçalı, dağınık, mücadele kapasitesi açısından geri tablosuna rağmen ortaya çıkan direniş ve eylemler işçi sınıfının mevcut mücadele arayışını temsil etmektedir. Bir kısmının başını bağımsız sendikaların çektiği bu eylem ve direnişlerle dayanışma ve ortak mücadele anlayışı içinde olmak günün görev başlıklarından bir diğeridir. Söz konusu direnişlerin büyütülüp desteklenmesi, birbirleri ile olan dayanışma ve ortak mücadele arayışlarının güçlendirilmesi önemlidir. Bu konuda gösterilen her çaba sendikamız tarafından aktif biçimde desteklenmeye devam edilecektir.
6- Yakın zamanda kazanımla sonuçlanan ve sendikamız tarafından ortak mücadele bilinciyle desteklenen Sinbo direnişi saldırılar karşısında izlenmesi gereken yolu göstermiştir. Ücretsiz izin saldırısı ve buna dayalı işten atmaları boşa çıkaran direniş, beklendiği üzere sermayedar tarafından büyük bir hazımsızlıkla karşılanmış, direnişin öncülerinden Dilbent Türker yakın zamanda yeniden işten çıkarılmıştır. Bu olaya basit bir işten çıkarılma olarak yaklaşılamaz. Dilbent Türker şahsında saldırıya maruz kalan, işçi sınıfının kendi öz gücüne dayalı fiili-meşru mücadele anlayışıdır. Sendikamız bu direniş sahsında kardeş sendika TOMİS’le ve Sinbo işçileri ile tam bir dayanışma içindedir. Bu doğrultuda genel meclisimizde, Sinbo direnişiyle dayanışma ve ortak mücadele pratiği gözden geçirilmiş sürece daha etkin bir müdahalenin yol ve yöntemleri ele alınmıştır.
7-Genel meclisimizin hemen öncesinde, 2021 yılında geçerli olacak olan asgari ücret açıklanmıştır. Konfederasyonların göstermelik tepkileri dışında işçi hareketinin müdahil olamadığı süreç, bir kez daha milyonlarca işçi ve emekçinin açlık ve yoksulluğa mahkûm edilmesi ile sonuçlanmıştır. İşçi sınıfının bilinç ve örgütlülük düzeyinin geri olduğu, geleneksel sendikal merkezlerin bürokratik tahakküm altında bulunduğu bugünün koşullarında bu sonuç şaşırtıcı değildir. Her sene olduğu gibi aynı tiyatro tekrar oynanmış, sendika konfederasyonları her türlü sonuç alıcı eylemden uzak durarak ortaya çıkabilecek tepkileri bloke etmiş, sermaye ve siyasal iktidar ise beklentileri düşük tutarak açıklanan rakama kısmi de olsa rıza gösterilmesini sağlamak için büyük bir çaba göstermişlerdir.
Her yıl tekrarlanan bu tiyatro tabii ki kader değildir. Ancak işçi hareketinin genel durumu değiştirilmeden, bilinç ve örgütlülük düzeyi geliştirilmeden, sendikal örgütlülükler bürokrasinin tahakkümünden kurtarılmadan, asgari ücret dâhil olmak üzere işçi sınıfın bu gibi temel iktisadi, sosyal ve siyasal gündemlerde taraf olması, istek ve taleplerini sermaye sınıfına kabul ettirmesi çok mümkün değildir.
8-Sınıf hareketinin mücadele ve örgütlük düzeyini güçlendirmek birden fazla başlığı bulunan çok yönlü bir görevdir. Bu görevin öne çıkan başlıklarından biri her türlü mücadele arayışının güçlenip büyümesini sağlayacak olan ortak mücadele merkezinin inşasıdır. Bu açıdan sendikamız değişik mücadele arayışları arasında ortaya çıkan dayanışma-ortaklaşma çabalarını, bu doğrultudaki gerçekleşen eylem ve etkinlikleri önemsemektedir. Ancak sendikamız; sınıf hareketini bugün içinde bulunduğu durumdan çıkarabilecek, mevcut geri koşullara rağmen tıkanan mücadele kanallarının açılmasını sağlayabilecek bir merkezin, işçi sınıfının tabandan eyleminin ürünü olarak ortaya çıkabileceğinin de bilincindedir.
9- Sendikamızı kendi içinde büyütmek, örgütlülüğünü ve üye sayısını arttırmak yukarıda sayılan görev ve sorumluluklardan ayrı ele alınamaz. Örgütlülük planında mevcut darlığımızı aşmak önemlidir. Ancak üyelik kadar önemli olan diğer bir başlık, fabrikalar düzeyindeki her türlü temas ve ilişkilenişi, işyeri komiteleri kurma hedefine bağlamak olmalıdır. Komiteleşme ve buna dayalı bir örgütlenme anlayışı, fiili-meşru mücadeleyi esas alan sendikamız için önemli bir ayrım çizgisi ve mücadele yaklaşımıdır.
10- Bugünün sınıf hareketinin önemli ihtiyaçlarından bir başkası ise önemli mücadele deneyim ve örneklerinin sürekli gündemde tutulmasının başarılmasıdır. Sendikamızın kuruluşuna vesile olan şanlı Greif Direnişi’nin yaklaşan yıldönümüne bu gözle yaklaşılmalı pandemi döneminin sınırlayıcı etkisine rağmen her yıl olduğu gibi bu yıl da Greif Direnişi uygun araç ve yöntemlerle işçi kitlelerin gündemine sokulmaya çalışılmalıdır.
11- 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşıyor. Pandemi koşullarında kadın işçi ve emekçilerin yaşadığı çifte sömürü katlandı. Fabrikalarda üretim devam ederken okulların da kapalı olması ile birlikte kreş sorunu ve çocuk bakımı gibi yükler kadınların yaşamlarını daha fazla zorlar hale geldi. Bir yandan artan ev içi şiddet, taciz, cinayetler, öte yandan ardı arkası kesilmez toplumsal ve siyasal baskılar, yaklaşan 8 Mart’ı sınıf mücadelesi açısından fazlasıyla önemli kılmaktadır. Sendikamız bulunduğu her alanda 8 Mart’ın bir mücadele ve saldırlar karşısında bir direniş günü olarak kutlanması için çaba gösterecektir.
12- 2021 1 Mayıs’ına ilişkin gündemleri de en genel biçimiyle ele alan meclisimiz; geçen seneki deneyimden yola çıkarak, devam eden pandemi koşulları altında 1 Mayıs’ın hangi biçim ve araçlarla en geniş işçi kitlesine mal edilebileceğini tartışmış, olası bir yasaklama yönelimine karşı yapılabilecekleri ele almıştır.
Sendikamızın iletişim araçları, bülten ve sosyal medya hesapları ayrıntılı bir tartışmaya konu edilmiş, işbölümü yapılarak toplantımız sona ermiştir.