CMS Alüminyum jant fabrikası İzmir'de 4 fabrikada üretim yapıyor (Pınarbaşı, Gaziemir, Çiğli). Son bir buçuk yıldır CSM, 1000 civarında işçiyi ihbarsız ya da tazminatsız işten atmasıyla gündemde. İşten atılan bir grup işçi 12 Mayıs’ta Çiğli CMS önünde bu pervasız saldırıya karşı basın açıklaması gerçekleştirdi.
CMS'de yaşananlar, MESS sözleşmesi sonrası toplamda sermayenin politikasını özetliyor. 1000 işçiyi gerekçe göstermeden ihbarsız biçimde, bunu kabul etmeyen işçileri ise kod 46 ile yani tazminatsız şekilde işten atıyorlar, bunlar yaşanırken tek bir tepki eylemi dahi yapılmıyor.
CMS sermayesi bir yandan işçi çıkartırken diğer yandan ise yeni işçi alımları yapıyor. Bu alımlar içerisinde taşeron işçi sayısı bir hayli fazla. Sözleşme sonrası saldırıya geçen CMS sermayesi, bu yöntemle işgücünü daha da ucuzlaştırıyor. Bu pervasızlığın sadece CMS'ye özgü olmadığı Micha, Habaş, Totomak ve Ege Çelik'te yaşananlara bakınca daha rahat anlaşılıyor. İşten atmalar sermayenin yaygın şekilde baş vurduğu bir uygulamadır. CMS'nin farkı, işten attığı işçilerin ihbar tazminatını gasp etmesidir.
Sınıf mücadelesini ücret mücadelesi ile sınırlayıp bunu binlerce metal işçisine zafer diye anlatan sendika bürokratları, sermayenin bu türden saldırıları yaşanırken ortalıkta görünmüyorlar. Onlar için önemli olan allayıp pullayıp zafer diye yutturabilecekleri bir sözleşmeyle zevahiri kurtarmış olmaktır. Sermayenin küstahça saldırıları ise onları ilgilendirmiyor.
Yaygınlaşan işten atmalar, fabrikalarda her işçinin iş yükünü artırıyor. Asgari ücretin açlık sınırının altına çekildiği koşullarda, “girdi-çıktı” yapılarak metal işçilerinin ücretleri de daha aşağı çekiliyor. Habaş, Ege Çelik gibi fabrikalarda taşeronluk sistemi adım adım büyütülüyor, yer yer üretim içinde de aktifleştiriliyor. Tüm bu biriken sorunlara altıncı aydan sonra vergi dilimi de eklenecek. Bu ise binlerce metal işçisini çok daha derin bir açmazın içerisine sürükleyecek.
İşçilerin CMS önünde yaptıkları basın açıklaması, sözleşme sürecinden bu yana kapitalistlerin pervasız saldırılarına karşı biriken tepkinin yansımasıydı. Etkisi bugün için sınırlı olsa da ortaya konulan irade, saldırılara karşı tutum almaları için binlerce Metal işçisine yapılan bir çağrıdır. CMS'den yükselen ses işten atmaların ve hak gasplarının önüne geçmek için örgütlü mücadeleyi geliştirmek gerektiğini hatırlatıyor biz metal işçilerine. Durup izlemek, sıranın gelmesini beklemek değil, kapitalistlerin kurduğu sömürü düzenini değiştirmek için metal işçilerinin örgütlü gücünü açığa çıkarıp harekete geçirmek gerekiyor. Her fabrikada örgütlenerek, fabrikalar arası iletişimi güçlendirerek, MESS sermayedarlarının örgütlü saldırılarına karşı işçi sınıfının da örgütlü mücadeleye hazırlanması gerekiyor. Sermaye düzeninin bizi çıkmaza sokan yasalarını değil, işçi sınıfının fiili-meşru mücadele yasalarını esas almak gerekiyor.
Her şeyden önemlisi, yaşanan saldırılar tüm işçileri hedef alıyor. Bu ise mücadelemizi ortaklaştırmayı, saldırılara karşı birlikte direnmeyi ve taleplerimizi birlikte yükseltmeyi gerektiriyor. Aksi halde sermayenin saldırıları dur durak bilmeden devam edecektir. O halde zaman geçirmeden taleplerimiz için mücadeleyi birlikte örelim:
-İşten atmalar yasaklansın, iş güvencesi sağlansın!
-Taşeron düzeni kaldırılsın, tüm taşeron işçiler kadroya alınsın!
-İnsanca çalışma koşulları bir hak olarak tanınsın!
-Vergi dilimine karşı (sendika ayırımı gözetmeksizin) ortak mücadele verilsin, bu mücadele fabrikaların dışındaki alanlara, meydanlara taşınsın!
-Çalışma saatleri kısaltılsın, haftada iki gün kesintisiz tatil hakkı uygulansın!
İzmir’den bir sınıf devrimcisi