Birleşik Metal-İş’te neler oluyor?

Mücadele geleneğini, çizgisini, değerlerini bir kenara atan Birleşik Metal-İş yönetimi, yüz karası bir sürecin içerisine girdi. Birçok fabrikada temsilciler, ileri işçiler işten atıldı. Türk Metal çizgisinde emin adımlarla hızla ilerlemeye başladı.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 03 Kasım 2017
  • 07:19

Birleşik Metal-İş Sendikası’nda neler oluyor? Bu soru son zamanlarda birçok işçinin, ilerici insanın aklında. İddiaları olan, mücadele çizgisi olan, bir geleneğin temsilcisi olduğunu iddia eden Birleşik Metal-İş, son yapılan genel kurulun ardından birçok olayla anılmaya başladı. Aslında genel kurul olmadan önce, işçi sınıfının öncü temsilcilerine ve MİB’e yönelik saldırgan tavırları, MİB’lilerin genel kurul salonuna alınmaması Birleşik Metal-İş’in neler yaşayacağının bir göstergesiydi.

Kendilerine bir çıkar şebekesi yaratmak isteyenlere o zaman göz yumanlar, birçok akıbetin önünü açtılar. “Bizim sendikamıza eleştiri yaptılar” diyerek gerici bir propagandanın parçası olanlar, bugün o gerici uygulamaların sonucunu yaşıyorlar. Eleştiri-özeleştiri ilkesinden bir defa vazgeçildiğinde, kendi gerçekliklerini ve yetersizliklerini örtmek için artık her şey meşrulaşmaya başlıyor. Yolsuzluk, hırsızlık, emek düşmanlığı bir kez normalleşmeye başladığında, ilkeler bir kenara atılıyor. Görünen o ki, Birleşik Metal-İş'te yaşanan süreç bu minvalde ilerliyor. Zira, burjuva çürüme her yanını kaplamış ve sermaye ile mücadeleyi bir kenara bırakmış olan Birleşik Metal-İş, Türk Metal olma yolunda bayağı bir mesafe kat etmiş bulunuyor. Bu sürece kapı aralayan kimi sol çevreler de yaşanan bu gelişmelerin sorumlularıdır.

Mücadele geleneğini, çizgisini, değerlerini bir kenara atan Birleşik Metal-İş yönetimi, yüz karası bir sürecin içerisine girdi. Birçok fabrikada temsilciler, ileri işçiler işten atıldı. Türk Metal çizgisinde emin adımlarla hızla ilerlemeye başladı.

Bu gelişmelerin sonuncusu ise Bursa şubesi üzerinden yaşanıyor. Son genel kurulda bütün bir gövdesi ile merkez yönetime muhalif olan şube yönetimi ve temsilciler, zamanla kendi arasında çatışmaya başladı. Renault sürecinin Birleşik Metal-İş adına bir hezimete dönüşmesi, ortaya çıkan faturanın çaycıya kesilmesi, şube başkanının yolsuzluklarla boğuşması...

Birleşik Metal-İş içerisinde mücadeleci bir geleneği savunan temsilciler ile sendikayı bir çeteye çevirmeye çalışanlar arasında uzun zamandır yaşanan gerilimlerin sonucunda Bursa Şube Mali Sekreteri Gökhan Aydın görevden alındı.

Aslında ilkesiz birliklerin en ufak bir darbede nasıl da parçalandığına tanıklık ediyoruz. Sınıf mücadelesinde doğrunun üzerinden atlamak, “bugün yeri değil” demek, “bu koşullarda ne olabilir ki” demek, daha iyisi için mücadele etmemek, yozlaşmaların da önünü açmaktadır. Renault sürecini eline yüzüne bulaştıranları, Metal Fırtına’nın yarattığı değerin üzerine konmaya çalışanları, sınıf mücadelesi affetmedi, o değeri onların yakalarına yapıştırmadı. Metal Fırtına’nın mücadele anlayışı o zihniyet ile bütünleşmedi, çünkü birbirlerinden tamamen farklı değerlerdi.

Renault sürecinden kurtulmaya çalışan Birleşik Metal-İş yönetimi “bir şeylerin değişmesi lazım” deyip, yanlışların yanlış olduğunu söylemeyerek, yanlışların üzerine gitmenin zamansız olduğu anlayışı ile hareket ederek daha o zaman kaybetmişti. Şube başkanının genel merkeze muhalif olduğu zamanlarda, genel merkezin şube başkanının yaptığı yolsuzlukları öğrenip kendisine karşı bir koz olarak kullanarak kendi safına çekmesi, onun yanında Bosch’un örgütlenme sürecinde işten atılan ve şubede çalışmaya başlayan Mustafa Şen’in şubeye gelip gidenleri ve olup bitenleri genel merkeze ve şube başkanına rapor etmesi olayların bu duruma gelmesine neden olmuştur.

Şube başkanının yaptığı yolsuzlukları öğrenen muhalefet 2016 yılının Ocak ayında bütün delegelerden imza toplayarak şube başkanı Ayhan Ekinci’nin istifasını istemişti. O tarihte Renault sürecinin netleşmemesi, muhalefetin de olağanüstü genel kurul için topladıkları imzaları “zamanı değil” diyerek vermemesi, süreci bu noktaya getirdi. Hiçbir inancı kalmayan, yolsuzluklara bulaşmış, değerleri olmayan bir şube başkanı ile Renault sürecine girilse ne olacaktı? Gerçekten kazanılacak mıydı?

Genel merkezin şube çalışanı Mustafa Şen üzerinden bir ajan yaratması, orada yaşananları rapor etmesi, sendikanın işçilerden uzak bir işleyişe oturması, işçilerin şubeye uğramaması, sendikanın faaliyetlerinin sadece kağıtta kalması üye olan diğer işçilerde de büyük bir rahatsızlık yaratıyor. Zira olan Türk Metal tipi sendikacılığın bir başka türevi... Türk Metal üyesi işçiler de bir işyerinde sendikanın var olduğunu bilir, ancak ne temsilciyi tanırlar ne de sendikanın şubesinin yerini bilirler.

Burada belirtilmesi gereken bir diğer nokta ise Asil Çelik işçilerinin toplu sözleşme süreci sonrasında Birleşik Metal-İş Sendikası’ndan istifa etmesi oldu. Şu anda azımsanmayacak sayıda işçi sendikadan istifa etmiş durumda.

Olayların bu noktaya gelmesi, şube başkanına ve genel merkeze muhalefet yapan grubun da tutarsız davranışlarının sonucudur. Kendi içerisinde şube başkanının değişmesini veya genel başkanının değişmesini her şeyin başına koyanlar, stratejiyi baştan hatalı yapmışlardır. Fabrika temsilcilerinin ve şube yöneticilerinin de içerisinde olduğu bu muhalefet odağı, şu anki yönetim anlayışından farklı olarak ne hedeflemektedir? Kendilerine göre bir politik hedef koymuş olsalar da, tabandan uzak, tabana dayalı olmayan bir anlayışla hareket etmişlerdir. Meseleyi sadece kişilerin değiştirilmesine indirgemişlerdir. Tabanı değişim ve mücadele yönüyle harekete geçirmeyenler, sınıf sendikacılığından uzaklaşmış, burjuva değer yargılarıyla hareket eden çıkar şebekelerini yıkamazlar. Söz, yetki ve kararın tabanda olduğu devrimci bir sınıf hareketi, işçi sınıfı önündeki engelleri aşacak tek güçtür.

Bursa’dan Birleşik Metal-İş üyesi bir işçi