Bursa Bükköy Madencilik'te 17 Şubat 2022 tarihinde işe girmek üzere tertip alanında toplandık. Tertip esnasında Hamza çavuş bizleri ekip ekip böldü. Ben, Zülküf, Muammer Yılmaz ve Mehmet Işık (3 yedek işçi) ve bir usta (usta Mehmet Işık) aynı ekipte yer aldık.
Çalışma alanımız olan kaçamak bölümündeki tahminen 4 veya 5 kamyon kömürü konvörün üstüne atarak kömürü oradan çıkarmak ve konvörün altındaki kömürü alarak çalışma alanımızın taban ve tavan yüksekliğini yükseltmek amacıyla çalışma alanımıza gittik. Gittiğimiz bölümün adı kaçamak. Ayakla 2 metreye 1 metre çapında ayak çalışma noktasıyla bağlantı noktasındaki konvörün taban yüksekliğini düşerken (yani makinenin zeminindeki kömürü alırken) ayak talimat ustası İbrahim ustanın yedek işçisi gelerek "atış olacak tahliye edin kimse kalmasın" demesi üzerine çalışma alanımızı boşaltarak güvenli bölgeye geçtik. Bu haber gelmeden 30 dakika önce de yanımıza konvörü çalıştırmak amacıyla Mahmut Güler geldi ve toplam 5 kişi olduk. 5 kişi güvenli bölgede bekledik, atış yapıldı ve yaklaşık 8 ila 10 dakika sonra çalışma noktamıza dönerek çalışmaya devam ettik.
Ben tam olarak ayak ve kaçamağın birleşim noktası olan 2 metreye 1 metre çapındaki deliğin önündeydim. 1,5 metre önümde ustamız Mehmet Işık vardı. Sol çaprazımda konvörün kontak düğmesine bakmak için gelen Mahmut Güler duruyordu, Zülfikar Halaza ise onun arkasındaydı. O sırada patlama gerçekleşti. Ben aniden patlamanın şiddeti ile savruldum. Başımdaki baret uçmuştu. Şok etkisiyle bağırmaya başladım, dışarı çıkanları gördüm. Ve ben de 3. atış olmadan kendimi dışarı attım. En son ben çıktım hem patlamanın basıncından etkilendim hem de baretim ve lambam başımda değildi. Hemen ışığımı elime alarak dışarı çıktım. Sitem ettim başımızdaki Hamza çavuşa. Ben güvenli bölgeye gittiğimde insanlar söyleniyor fakat Zülfikar Halaza bağırıyordu. Başımızdaki çavuş bir kez olsun bakmadı. Ben de baretime baktım ve kırıldığını söyledim. Hiçbir tepki vermeyince ben de sitem ettim ve "Canımı yolda mı buldum ben çıkıyorum" dedim ve Zülküfikar'ın "Ben de geliyorum" demesi üzerine yürümeye başladık. Muammer Yılmaz da geliyordu fakat onu yer üstüne çıkarken göremedik. Çavuş onu salmamış. Ayağa giden kapıyı geçtik ve telefonun önünde 7. bandın kumanda bölümünde oturan Oğuz şef “Nereye gidiyorsun” dedi. Bunun üzerine kontrolsüz atış yapıldığını, baretimin kırıldığını söyledim ve yaralarımı gösterdim. “Ne yapacağız abi, şimdi bu nasıl olur?” dedim. Cevap vermemesi üzerine yer yüzüne doğru yürümeye devam ettik.
Ben çıktım ve 5 dakika sonra arkamdan Zülfikar Halaza geldi. Müdür nezaretçi olmasına karşın odasında yoktu. Koğuş bölümüne gittik, araç aradık kimse yardımcı olmadı, müdür telefonumuzu açmadı. Personel müdürü açmayınca kendi imkanlarımız ile hastaneye giderek tedavi olduk, benim vücudumda olan sıyrıklara pansuman yaptılar ve Zülfikar ile beraber gözlerimizi yıkadılar. Biraz müşahede altında kaldık. Toplam 3 kez kısa aralıklarla gözlerimiz yıkandı ve içindekiler çıkarıldı gazlı bez yardımıyla, kalanları da göz kendi atar dedi doktor bey. Zülfikar'a göz doktoruna git dedi. Bana da "hem ortopediye hem göz doktoruna git şu an için bir kırık gözükmüyor, ama bir ortopedi uzmanına gözükmende yarar var" dediler. Gece hastanede yattık, sabah saatlerinde ayrıldık. Hiç kimse ne aradı ne de aradığımız yetkililer telefonlarını açtılar.
Bu işyerinde, iş kazaları için kaza raporu tutturmuyorlar, işçiler tazminat vs. almasın diye. Çalışan veya ayrılanların maaşları eksik yatıyor, benim 1000 TL maaşım eksik yattı.
Öğrenebildiğim bilgilere göre (her şey gayri resmi olduğu için resmi kayıt bulmak zor) 1980 senesinden bu yana çalışan ve dinamit kullanılan Bükköy Madencilik'te 2009'da 19 işçi yaşamını yitirdi. Grizu patlaması sonucunda meydana gelen olayın dinamitten kaynaklandığı oradaki eski çalışanlar tarafından konuşuluyor. Fakat resmi açıklamalarda dinamit sözcüğü en ufak bir yer dahi almıyor. Ruhsat yok diye biliyorum, olmuş olsa dahi grizu gazının bulunduğu bir maden işletmesinde dinamit kullanılması kanunen yasak ve gün gün iş güvenliği uzmanları kayıt defteri tutmak zorunda. Oradaki iş güvenliği uzmanı Murat beyi bir kez bile ne ben ne de benden öncekiler yer altında görmemişler, tutulan defter kanuna aykırı.
Buna benzer hukuksuzlukların ve iş cinayetlerinin olmaması için olayın üstüne gitmeye çağırıyorum.
Muhammet Mustafa Akçadağ