Bakan’dan Taksim demagojisi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan Taksim Meydanı’na çıkmak isteyenleri “huzursuzluk yaratmakla” suçladı. Işıkhan’ın safsataları AKP-MHP iktidarının görkemli 1 Mayıslardan duyduğu korkunun yansımasıdır.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 22 Nisan 2024
  • 18:30

Saray’ın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın başını çektiği bir heyet Türk-İş ağası Ergün Atalay’ı ziyaret etti. Işıkhan ziyaret sonrası işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs'a ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bakan Işıkhan “İşçimizin alınteri, Taksim Meydanı'na sığmayacak kadar büyük” gibi demagojik laflar ederek Taksim çağrılarını karalamaya çalıştı. Sendikalara zaten Taksim’de anma yapmak için sınırlı katılım şartıyla izin verdiklerini söyleyen Işıkhan, bu alanda kitlesel kutlama yapmanın 1 Mayıs’ın dayanışma ruhunu zedelediğini iddia etti. Taksim Meydanı’na çıkmak isteyenleri huzursuzluk yaratmakla suçlayan Işıkhan’ın safsataları, AKP-MHP iktidarının görkemli 1 Mayıslardan duyduğu korkunun yansımasıdır.

Taksim Meydanı’nın işçi sınıfı için tarihsel anlamını, düzenin mahkemeleri bile görmek durumunda kalmış, AYM kararında bile şu ifadelere yer verilmişti:

İşçi ve sendika kültürünün yapı taşlarından biri olan Taksim Meydanı yalnızca 1 Mayıs günü orada bulunanların dayanışmasını değil aynı zamanda emekçilerin ortak hafızasının varlığını göstermektedir. Bu durumda kendisini o kültürün bir parçası olarak gören her kişinin 1 Mayıs günlerinde Taksim Meydanı'nın ifade ettiği anlamı doğrudan tecrübe etmek ve edindiği tecrübeyi kuşaklar boyunca aktarmak için orada bulunma hakkı vardır. 1 Mayıs'ın Taksim Meydanı ile özdeşleştirilmesi nedeniyle anılan mekânın sınırlanması aktarılmak istenen düşüncenin de sınırlanmasına neden olmaktadır.”

***

Taksim Meydanı 1976’dan bugüne iki sınıfın karşı karşıya geldiği önemli bir mücadele mevzisidir. Türkiye işçi sınıfı tarihinin en ağır bedellerinden birini bu meydanda ödemiştir.  

Nasıl ki 1977 1 Mayıs’ını kana bulayan sermaye devleti gelişen sınıf hareketini ve devrimci yükselişi hedef almışsa, bugün saray rejiminin en büyük korkusu da işçi sınıfının Taksim’e çıkarak birleşik, kitlesel ve devrimci bir 1 Mayıs kutlaması, sömürü ve kölelik dayatmalarına karşı mücadelesini yükseltmesidir.

İşçi sınıfının tüm görkemiyle ve coşkusuyla taleplerini Taksim Meydanı’nda haykırması AKP-MHP iktiranın uygulamaya başladığı ekonomik ve sosyal yıkım saldırılarına karşı direnişin ilk adımı olacaktır. Bu bağlamda Taksim iradesini ve kararlılığını güçlendirmek özel bir önem taşımaktadır.