Son altı ayda tekstil dokuma işkolunda patronlar kârlarına kâr katarken, Antep’te binlerce işçi işten çıkarıldı. Yanı sıra binlerce işçi ücretsiz izne çıkartıldı, fabrikalar küçülmeye gittiklerini açıkladılar. Ancak kısa süre sonra işçi alımları devam etti. Çıkarılan işçilerin yerlerine 27-29 yaş sınırında işçiler alınmaya başlandı. Bu işçi alımları büyük oranda İŞKUR üzerinden yapılarak, işçiler bedavaya getirilmeye çalışıldı.
İşçilerin işsizlikle tehdit edildiği bu dönemde Ocak zamları gündeme geldi. Uzun süre bu zamların ne kadar olacağı işçilerden saklandı, hâlâ da açıklanmayan fabrikalar var. Zam oranları belli olmaya başladıkça, işçilerin tepkileri ortaya çıkmaya başladı. Yaygın işten çıkarmalarla gündeme gelen Antep’li tekstil işçileri bu kez kısa süreli iş bırakmalarla gündeme geldiler. İşçilerin temel talebi, ücretlere enflasyon oranında, yüzde 26 zam yapılmasıydı.
İlk tepki yüzde 10 zammı kabul etmeyen Boyar Kimya işçilerinden geldi. Gürteks işçileri de tepkilerini bir şekilde ifade ettiler. Ancak bu tepkiler bir eyleme dönüşemedi. İşçiler, yapılacak zammın başka yerlerde verilecek zamma göre belirleneceği söylenerek oyalandı. Arkasından Şireci Tekstil’de gece vardiyasında işçiler iş bıraktı. Şireci’de en üst kademedeki işçiler 1850 TL alıyordu, bu rakam yapılan zamla 2120 TL. oldu. Yüzde 0-14 arası zam yapılacağı söylenen Şireci’de işçiler en az yüzde 26,6 zam istiyorlardı. Ancak bu eylem de bir süre sonra, patronların “beğenmeyen çıkışını alsın gitsin” tehdidiyle boşa düşürüldü.
Şireci Tekstil’in pamuk bölümünde 15.00-23.00 vardiyası işçileri içeri girmeyerek, bir kez daha yüzde 26 zam istediklerini belirttiler. Gecenin ilerleyen saatlerinde kolluk güçlerinin fabrika önüne gelmesiyle, işçiler eylemi daha fazla sürdüremeyerek işbaşı yaptılar.
Özsever ve Flament Tekstil’de işçiler açıklanan zam oranına karşı fabrika önlerinde tepki gösterdiler. İş başı yapmayarak, en az yüzde 26,6 oranında zam istediler. Özsever Tekstil işçileri ertesi gün de işbaşı yapmadılar. İşçilere önce yüzde 13 zam verileceği açıklanmıştı. İşçilerin eylemi sonucu bu rakam yüzde 20,3’e çıkarıldı. Ancak işçilerin talebi sadece artış değildi, kendilerine ücret artışı konusunda destek olan müdürün işten çıkarılmamasıydı. Firma bu müdürün işine son vermek istiyordu. Gündüz saatlerinde başlayan eylem gece de devam etti. İşçiler fabrika önünde davul zurna ile halay çekerek beklediler. Ancak sabah varılan anlaşma sonrası işçiler işbaşı yaptılar. Yüzde 20,3 oranında ücret artışında anlaşılırken, müdür işten çıkarıldı.
Kentte üç konfederasyona bağlı sendikaların binaları ve “örgütlü” olduğu fabrikalar bulunuyor. Ancak bu sendikalar işçiler için bir güvensizlik kaynağı. Hiçbirinin gündemine işçilerin bu mücadelesi girmemiştir. Sendikalarına “üye olan” sınırlı sayıdaki işletmede de durum çok farklı değildir.
Örgütsüz tekstil işçileri sendika bürokratlarını aştı
Antepli işçilerin Çelmer Direnişi’nden çok iyi tanıdıkları DİSK Tekstil İşçileri Sendikası’nın Antep Bölge Temsilcisi Nihat Bencan’ın zam talebiyle eyleme geçmiş olan işçiler önerisi sadece şudur: “İl İstihdam Kurulu’nun acilen toplanarak yaklaşık 270 bin çalışanı olan OSB’de sivil toplum, sendikalar ve işverenlerle bir toplantı yapılması ve bu konuda tavsiye kararlarının alınmasının sorunun çözümünde önemli bir adım olacağı kanısındayım.”
Bu sendikalar eyleme geçmiş işçilere destek vermek bir yana, pasifize edecek önerilerde bulunmaktadır. Örgütsüz tekstil işçileri bu sınırlı pratikleriyle bile DİSK Tekstil’i ve diğer sarı sendikaları aştıklarını göstermişlerdir.
DEV TEKSTİL: Kazanım elde edilemese de eylemler çok anlamlıdır!
Antep’te yaşanan işçi eylemlerine yön vermeye çalışan Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası (DEV TEKSTİL) Çukurova Temsilciliği, gelişen eylemli süreçler hakkında şunları söyledi:
“Öncelikle bu kısa süreli eylemlerin çok anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Sonuç olarak henüz bir başarı, kazanım elde edilememiş, tek kısmi başarı şimdilik sadece Özsever Tekstil işçileri tarafından elde edilmiş olsa da yine de bu yapılanlar dikkate değerdir. Öncelikle, binlerce işçinin işten çıkarıldığı, işsizlik korkusunun bilinçli olarak arttırıldığı ve patronların bunu çok iyi kullandığı bir kentte bu eylemlerin yaşanmış olması oldukça önemlidir. Antep’te önceki yıllarda da benzeri eylemlerin görüldüğünü biliyoruz. İşçilerin eylem deneyiminin başka yerlere göre daha iyi olduğu ortada. Ancak hem genelde yaşanan siyasal durum, bunun işçilere yansıması hem de Antep özgülünde işçilerin somut mevziler kazanamaması da hesaba katıldığında, tablo daha anlaşılır olacaktır.
Antep’te bulunan OSB’lerde, zamdan önce işçi ücretleri ortalama AGİ hariç 1800 ila 2 bin 500 TL arasında bulunuyordu. Sınırlı sayıdaki işletme dışında yapılacağı açıklanan zam oranı yüzde 10-14 arasında gösteriliyordu. Bazı fabrikalarda zam artışlarının tüm firmalarda açıklanan zamma göre yapılacağı söylenerek işçiler oyalandılar. Ancak gerçek niyetlerinin gösterilen enflasyon oranında zam olmayacağını işçiler anladılar. Eyleme girişmelerinin nedeni de bu oldu. Fakat henüz büyük oranda bu tabloyu değiştiremediler.
Bunun anlaşılır yanlarını ifade etmeye çalıştık. İşçilerde birlik çok zayıf. İşten atılma korkusu önemli bir etken. Sendika olarak elimizden geldiğince müdahale etmeye çalıştık. Daha eylemler başlamamışken, kazanmak için üretimden gelen gücün kullanılması gerektiğini, bu yapılamadığı koşullarda da daha farklı eylem biçimlerinin mümkün olduğunu anlatmaya çalıştık. Devamında Boyar Kimya’da, Gürteks’te ortaya çıkan huzursuzluk Şireci’de işçilerin eylemiyle devam etti. Sonrasında Özsever Tekstil’de, Flament Tekstil’de işçiler eyleme geçti. Kısmi kazanım Özsever Tekstil’de oldu.
Eylemler yaygınlaşmadan, daha da büyümeden geri çekilmiş olsa da, bugün yaşananlar yarın yaşanabileceklere işaret etmektedir. Bunu da en iyi patronlar görüyor, ona göre önlemler alıyorlar. İşçilerin birlik olmalarını, hatta birbirleriyle görüşme imkânlarını daha da sınırlamak için Kaplan Kardeşler’e ait fabrikalarda vardiyalarla oynuyorlar. Bunun diğer fabrikalarda devam edeceği görülüyor.
Sonuç olarak, öncülük yapabilecek işçilerin sınırlı olması, işçilerin arayışlarını sendikal örgütlülüğe dönüştürmekteki sıkıntılar bu sonucu doğurmuştur. Fakat her şeyin bittiği söylenemez. Bu zor koşullarda hayata geçirilen bu eylemler oldukça öğreticidir. Antepli işçiler için bundan sonrası da çok önemlidir. Sendika olarak gücümüz yettiğince Antep’te işçilerin daha iyi bir ücret ve iş güvencesi için vereceği mücadelede yanlarında olacağız. Bunun yolunun da ‘söz, yetki, karar’ hakkının işçide olduğu bir sendikal örgütlülükle mümkün olduğunu durmaksızın anlatmaya çalışacağız. İşçilerin kendi aralarında birliklerini sağlamaları gerektiğini, en güvenilir işçilerden oluşan işyeri komiteleri kurmaları gerektiğini söylemeye, bu konuda ön açıcı olmaya devam edeceğiz. ‘Sendika şart’ demeye devam edeceğiz.”