Meslek hastalıkları yalnızca işçilerin sağlığını değil onların çocuklarını da etkiliyor. Manisa'da sanayide cıva ve antimon maddeleri içeren buzdolabı rafı üretimi yapan bir fabrikada çalışan Seyfettin Yaraş'ın 4 yıldır hastalığına teşhis koyulamayan kızı Ayşe'nin kanında yüksek oranda cıva ve demirleri bükmek için kullanılan antimon elementi tespit edildi.
47 günlük bir bebek iken yüksek ateş ve vücudunda oluşan yaralar nedeniyle hastaneye götürülen, yedi ay Celal Bayar Üniversite Hastanesi'nde yatan ve doktorlar tarafından 6 ay ya da 1 yıllık ömrü kaldığı söylenen Ayşe'ye teşhis konulamamıştı. Dört yılın sonunda Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi'nde yapılan kan testleri sonucu Ayşe'nin meslek hastalığına yakalandığı tespit edildi. Çocuğunun çalıştığı fabrikadan dolayı meslek hastalığına yakalandığını fark eden baba Seyfettin Yaraş ise işinden istifa etti.
Gizlenen gerçek: Meslek hastalıkları
Türkiye'de iki meslek hastalıkları hastanesi var ve bunlardan sadece Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’nde kan testleri yapılıyor. Rahatsızlanan işçi patronlar tarafından artık hastalık son noktaya geldiği aşamada bu hastaneye yönlendiriliyor. Hastaneye gidiş-gelişlerde yaşanan barınma, yol, yemek gibi masraflar hastalığın fiziksel engelleri ile birleşince, teşhis-tedavi işçiler için ulaşılmaz oluyor. Zira işçilere yönelen baskı, sağlık koşullarının daha kötüye gitmeden tüm haklarını bırakarak istifa seçeneğine yönelmeleri ve yine İzmir'de kurşun zehirlenmesi geçiren Suat Akbal örneğinde olduğu gibi patron-hastane işbirliği ile uygulanan yıldırma politikaları meslek hastalıklarına ilişkin istatistikleri toz pembeye boyuyor. İşçiler baş başa kaldıkları hastalıkları ile yaşam ve geçim mücadelesi vermeye devam etmektedirler ve son olayda görüldüğü gibi artık çocuklarını da bu hastalıkların pençesinden kurtaramamaktadırlar.