Sendikamızın 7., şanlı Greif işgalinin 8. yılındayız. İşçi iradesini ve inisiyatifini temel alan sendikamızın, tüzüğüne ve programına uygun olarak 6 ayda bir gerçekleştirdiği genel meclis toplantısının sonuncusu yakın günlerde yapıldı.
Meclis tartışmalarında, genel olarak derinleşen siyasal ve ekonomik kriz ve bunun işçi ve emekçilere yansımaları ele alındı. Özellikle son aylarda temel tüketim maddelerine gelen fahiş zamlar işçi ve emekçilerin belini bükmüş, emekçiler yoksulluğun dibini görmüştür. Kapitalistlerin vurucu gücü AKP-MHP rejimi, yağma ve talan politikalarını tam gaz sürdürmekte, sermayedarları ihya edecek politikalarını hayata geçirmeye devam etmekte ve işçi sınıfının elinde kalan kırıntı haklara dahi göz dikmektedir. Orman kanunlarının geçerli olduğu ülkede, tek adam rejiminin keyfiyete dayalı uygulamaları yüzünden işçi ve emekçiler adeta soluksuz kalmıştır.
- Toplantıda ilk olarak genel kurul sonrası faaliyet değerlendirilmesi yapıldı. Temsilciliklerimizin tek tek yaptığı faaliyet değerlendirmesinde, tekstil işçileri başta olmak tüm işçileri ilgilendiren gündemlere dair faaliyetlerin asgari düzeyde hayata geçirildiği saptandı. Özellikle İstanbul’da yapılan “İşçi ve Emekçi Mitingi”nde sendikamızın yüklendiği öncü rol tartışıldı ve ilerdeki dönemlerde de buna benzer adımların atılması için azami düzeyde çaba sarf edileceği karara bağlandı. Keza sonrasında asgari ücret gündemi de İstanbul’da aynı şekilde ele alındı ve İzmir’de ortak bir zeminde faaliyete konu edildi.
- Rantiye yandaşlarını memnun etmek için faizleri indiren Erdoğan-AKP iktidarı, dövizin son aylarda aşırı yükselmesine sebep olmuştur. Bununla beraber sağanağa dönüşen zam yağmuru karşısında ücretler erimiş ve işçilerin alım gücü iyice düşmüştür. İşçi sınıfının genelini ilgilendiren asgari ücret tartışmaları bu yıl böylesi bir ortamda karşılandı. Sermaye iktidarı, işçi ve emekçilerin artan tepkilerini manipüle etmek için “Asgari ücrette tarihi zam” yalanıyla asgari ücretteki zam oranı beklentisini büyüttü. Nihayetinde, koparılan gürültünün ardından sendika bürokratları, kapitalistler ve iktidar yetkilileri seremoni eşliğinde asgari ücrete yüzde 50’lik zam yapıldığını duyurdular.
Sonuç olarak, her tür ihtiyaç maddesine yapılan fahiş zamlarla dolar karşısında eriyen asgari ücret geçen yılın gerisinde kalmış ve Asgari Geçim İndirimi (AGİ) de kaldırılmıştır. Aralık ayında belirlenen 4 bin 250 TL’lik asgari ücret, şubat ayı gelmeden ve işçilerinin eline geçmeden çoktan kuşa dönmüş ve şimdiden açlık sınırının altına dayanmıştır. TÜİK’in açıkladığı sahte enflasyon rakamı bile yüzde 48’i aşmışken işçi ücretlerine yapılan zam işçi sınıfını bir kez daha sefalete mahkum etmiştir.
Örgütsüz birçok tekstil ve dokuma fabrikasında ocak zamları da aynı şekilde patronların sefalet ücreti dayatmasına sahne oldu. Tekstil patronlarının düşük zam dayatmasına karşı İstanbul ve Antep’te işçiler kendi istedikleri ücret için iş durdurdu ve kazanım elde ettiler. Bu yaşananlar bir kez daha göstermiştir ki, işçiler birlikte hareket ettiği zaman kazanım da peşi sıra gelmektedir.
Yüksek enflasyonun işçi ücretlerini yutması gerçeğinin ileriki aylarda daha belirgin bir hal alması kaçınılmazdır. Sendikamız, önümüzdeki günlerden başlayarak “Ücretlerin revize edilmesi” talebini yükseltecektir. Sermaye iktidarının geçmişte asgari ücrete 6. ayda yapılan zammı gasp etmesi üzerine yıllardır asgari ücrete yılda bir kez zam yapılmaktadır. Sendikamız gasp edilen 6. ay zammı için tüm işçileri mücadeleyi yükseltmeye çağırmaktadır.
Ayrıca işçi sınıfının kazanılmış hakları her geçen gün daha fazla gasp edilmektedir. Bunun için “Hakkımız olanı istiyoruz!” şiarını yükselterek, “İşten atmalar yasaklansın!”, “Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!” taleplerini havzalarda, bölgelerde tekstil işçilerine ulaştırarak, daha yaygın bir çalışma ile mücadele çağrısını yükselteceğiz.
- Binlerce tekstil ve dokuma işçisini doğrudan ilgilendiren Tekstil Grup TİS’leri nisan ayında başlayacak.
Genel meclisimizde bu süreci enine boyuna tartışıp irdeledik. Sendika bürokratlarının kuvvetle muhtemel imzalayacağı ihanet sözleşmesine karşı işçilerin şimdiden duyarlı davranması gerekiyor. Devrimci sınıf sendikacılığının mücadele ve örgütlenme ilkelerini bu süreçte tekstil işçilerine anlatarak, daha iyi çalışma koşulları ve insanca yaşanabilecek bir ücret için söz-yetki-karar hakkını ellerine almaya ve taban iradesini açığa çıkartmaya çağıracağız.
- Bahar gündemlerinin tartışıldığı meclisimizde, öncellikle 8 Mart gündemi ele alındı. Ekonomik kriz tüm işçi ve emekçilerin hayatını ciddi oranda etkilerken, kadınları bir kat daha fazla vurmaya devam ederken yaklaşan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde sendikamız işçi-emekçi kadınları yaşanan sorunlar ışığında mücadeleye, örgütlenmeye çağırmaktadır. Bulunulan her alanda 8 Mart’ın, tarihsel ve sınıfsal özüne uygun olarak örgütlenmesi için çaba sarf edilecektir. Fabrikalarda, havzalarda krizin faturasını ödememek, baskıya, şiddete, mobbinge karşı insanca bir yaşam mücadelesini büyütmek için yaygın bir faaliyet yürütülecektir. Alanlarda gerçekleşen eylem, miting vb. etkinliklere katılım sağlanacaktır.
- 1 Mayıs, işçi sınıfı ile burjuvazinin karşı karşıya geldiği “birlik, mücadele ve dayanışma” günüdür. 1 Mayıs çalışmalarının siyasal ve ekonomik sorunlar temel alınarak bugünden yürütülmesi kararlaştırılmıştır. Bilgilendirme toplantıları, komite toplantıları, eylem ve etkinliklerle hazırlıklar yapılması genel meclisimizde karar altına alınmıştır.
- 2019 yılında Çorlu Temsilciliğimize yapılan baskının ardından üyelerimizin yargılandığı mahkeme devam etmektedir. Sendika olarak davanın müdahili olacağımızın tekrar altı çizilmiş ve gelişmeleri takip edeceğimiz vurgulanmıştır.
- Son olarak etkin bir araç olan sendika bülteni, sosyal medya ve sitenin çalışmaları ile planlamalar yapılarak genel meclisimiz sonlandırılmıştır.
DEV TEKSTİL
(Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası)