İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Türkiye’deki göçmen/mülteci işçilerin neredeyse tamamının güvencesiz çalıştığına dikkat çekerek 2018 yılında en az 108 göçmen/mülteci işçinin yaşamını yitirdiğini açıkladı. Bu ölümlerin yüzde 14’ünü İstanbul’daki hekimlerden öğrendikleri belirtilen açıklamada, hiçbirinin medyaya yansımadığını, dolayısıyla ölümlerin bu sayının çok üstünde olduğu belirtildi.
2013 yılında 22, 2014 yılında 53, 2015 yılında 67, 2016 yılında 96, 2017 yılında 88, 2018 yılında 108 göçmen/mülteci işçinin yaşamını yitirdiği belirtilen açıklamada, göçmen işçi ölümlerinin tüm işçi ölümleri içerisinde oranının da arttığı kaydedildi. Göçmen/mülteci işçilerin dörtte üçünün savaşların sürdüğü Irak, Suriye ve Afganistan’dan geldiği söylenen açıklamada 48 Suriyeli; 28 Afganistanlı; 5 Azerbaycanlı; 4’er Iraklı, Pakistanlı ve Türkmenistanlı; 2’şer Gürcistanlı, İranlı, Rusyalı ve Ukraynalı; 1’er ise Hindistanlı, Kırgızistanlı, Macaristanlı, Nijeryalı, Özbekistanlı, Tacikistanlı ve Zimbabveli işçinin çalışırken yaşamını yitirdiği belirtildi.
“Patronlar için sömürü fırsatı”
Göçmen/mülteci iş cinayetlerinin 35’inin inşaat/yol, 34’ünün tarım/orman, 7’sinin belediye/genel işler, 5’inin gıda, 5’inin kimya, 3’ünün madencilik, 3’ünün tekstil, 3’ünün metal, 3’ünün taşımacılık, 3’ünün gemi, 3’ünün konaklama/eğlence, 2’sinin enerji, 1’inin ticaret ve 1’inin de belirlenemeyen bir işkolunda gerçekleştiği aktarılan açıklamada göçmen/mülteci işçilerin düşük ücretle, güvencesiz, uzun saatlere çalıştırıldığına dikkat çekilerek şunlar söylendi: “İktidar sözcüleri Türkiye’ye gelen göçmen/mülteci işçilerle ilgili ‘Açık işlerde, Türkiyeli işçilerin çalışmadığı işlerde işçi açığını gideriyorlar’ açıklamalarıyla, patronların sözcülüğünün yanı sıra, memleketin işgücü piyasasına da nasıl baktıklarını ortaya koymaktadırlar.”
“4 milyon Suriyeliden sadece 15 binine çalışma izni”
Patronların işçiler arasında etnik ve mezhepsel düşmanlığı körükleyerek göçmen/mülteci işçileri diğer işçilere karşı ücret artışlarını baskılamada ve yevmiyeleri düşürmede bir araç gibi gördüğüne dikkat çekilen açıklama, göçmen/mülteci işçilerin çoğunluğunu oluşturan Suriyelilere ilişkin şu ifadelerle sürdü: “Suriyelilerin 227 bin 332’si 10 ildeki 21 kampta barınırken, geri kalanlar 81 ile dağılmış durumda. 1 milyon 959 bin 970’i erkek, 1 milyon 651 bin 864’ü kadın Suriyelilerin 2 milyonuna yakını çalışma çağında olsa da, mevcut çalışanların yüzde 99’u kayıt dışı istihdam edilmektedir. Türkiye’de 2016 yılı itibariyle Suriyelilerin sadece 14 bin 745’ine çalışma izni verilmiş olması tamamının kayıtdışı çalıştığının göstergesidir.”
Suriyeli kadınların dil sorunu ve ataerkil tahakküm nedeniyle büyük zorluklar yaşadığına dikkat çekilen açıklamada “AFAD raporlarına göre kamp dışında yaşayan kadınların sadece yüzde 22’si kendilerini ilerleyen yedi gün idare edebilecek yiyecekleri alacak maddi güce sahiptir” denildi. Araştırmalara göre Suriyeli erkek işçilerin yüzde 99’u, kadınlarınsa tamamının sigortasız çalıştığı belirtilen açıklamada Suriyeli çocukların çalışma yaşının da 6’ya kadar düştüğü ifade edildi.
“Ortak mücadele”
Suriyelilerin Genel Sağlık Sigortası kapsamında olduğu ancak diğer ülkelerden gelen göçmen/mültecilerin bu haktan faydalandırılmadığı da eklenen açıklama şöyle sona erdi: “Son olarak şu hususu belirtelim: Aliağa Petkim Star Rafinerisi’nde çalışan Hindistanlı işçiler verilen yemeklere tepki göstermiş ve ‘beslenme hakkı’ direnişleriyle gündeme gelmişlerdi. Yine Torbalı'da çalışan Türkiyeli ve Suriyeli tarım işçilerinin yevmiyelerin artırılması için kurdukları birlik ve iş bırakma, kısmi zam getirmişti. Bu örneklerin çoğaltılması dileğimizle en başta söylediklerimizle raporumuzu bitirelim: Göçmen/mülteci işçiler Türkiye işçi sınıfının bir parçasıdır. Ortak mücadele ortak örgütlenme!”