Asıl adı Aleksey Maksimoviç Peşkov olan yazar, Rusça’da “acı” anlamına gelen “Gorki” adını, gençlik yıllarında çektiği acılardan esinlenerek alır. Nakliyecilik yapan babasını 5 yaşında kaybeder, 11 yaşında öksüz kalır ve anneannesi ve büyükbabası tarafından büyütülür. Yalnızca birkaç ay okula gidebilen Gorki, 8 yaşından itibaren çalışamaya başlar, ilk gençlik yıllarında öğretmen olmak için Kazan Üniversitesi sınavlarına girer ve başarılı olamayınca da silahla intihara kalkışır. Aldığı kurşun yarası, daha sonraki yıllarda ciğerlerinden uzun süre tedavi görmesine neden olur. Okumaya ustalarından birisinin yönlendirmesiyle başlayan Gorki, okumayı büyük bir tutkuyla sürdürürken ünlü yazar Korolenko vasıtasıyla da yazmaya başlar. Yirmi bir yaşında kaldığı Kazan’dan ayrılarak bütün güney Rusya’yı her türlü işe girip çıkarak dolaşır. Boyacılıktan, bulaşıkçılığa, odun kırıcılıktan liman işçiliğine, çıraklıktan aşçı yamaklığına, tezgahtar yamaklığından balıkçılığa, şimendifer bekçiliğinden kantar memurluğuna kadar pek çok işte çalışır. Rus işçi sınıfına dair gözlemlerini, izlenimlerini bu dönemde biriktirir. İlk öyküleri Tiflis’te bir yerel gazetede yayınlanmaya başlanır. Ünü hızla yayılır. 1902’de Petersburg Bilimler Akademisi, Gorki’yi fahrî üyeliğe seçer. Ancak Çar bu sanı geri alınca A. Çehov ve Korolenko, bu tutumu protesto etmek için akademi üyeliğinden istifa ederler. 1899-1906 yılları arasında yaşadığı Petersburg’da Marksizmi benimseyerek Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ni (RDSİP) destekler. 1905 Moskova ayaklanmasında ayaklanmaya katılan işçiler için gereken malzeme ve erzağı temin eden ve ayaklanmada kullanılacak askeri teçhizatların evinde hazırlanmasını sağlayan Gorki, 1906 yılında tutuklanır. Ancak çeşitli ülkelerden gelen protesto hareketlerinin basıncıyla serbest bırakılır. Serbest kalmasının ardından Rusya’dan ayrılan Gorki, yedi yıl sürgün hayatı yaşar. Bu dönemde bolşeviklerle ve Lenin’le bağını koparmaz ve genel afla 1913’te Rusya’ya geri döner. 1917’de Büyük Ekim Devrimi’nin ardından yaşanan görüş ayrılıkları sebebiyle bolşevikleri eleştirmeye başlayan Gorki, yayınladığı Novaya Jizn (Yeni Hayat) adlı gazetede eleştirel yazılar yayınlar.
1921-29 yıllarında tekrar İtalya’ya giden Gorki 1919 yılında SSCB’yi ziyaret eder, 1932 yılında ise Stalin’in davetiyle SSCB’ye kesin dönüş yapar. Stalin yönetimi tarafından görkemle karşılanır. Adı caddelere, uçaklara, şehirlere verilen Gorki 1934 yılının sonundan itibaren Moskova’daki evinde kalır ve Sovyet Yazarlar Birliği başkanlığı yaptığı bu son dönem yapıtlarında devrim öncesi süreci işler. Oğlunun 1935 Mayıs’ındaki ani ölümünün ardından 1936 yılının 18 Haziran’ında Maksim Gorki’de vefat eder. Ölümüne dair bir çok tartışma olsa da, söz konusu iddialar hiçbir zaman ispatlanamaz.
“Proleter sanatın en büyük temsilcisi”
Lenin’in “proleter sanatının en büyük temsilcisi” diyerek nitelediği Gorki için Sovyetler Birliği’nin ilk Halk Eğitim Komiseri Lunaçarski de: “Proletarya felsefî ve siyasal açıdan kendi bilimine nasıl Marks, Engels ve Lenin’in yapıtlarıyla ulaşmışsa, sanatsal açıdan da Gorki’nin yapıtlarıyla bilince ulaşmıştır” demektedir.
Maksim Gorki’nin “Ana” romanı, bugün zulme karşı mücadele saflarında yer alan, yüreği özgürlük ve eşitlik için atan her bir bireyin muhakkak ki, parmaklarına değmiş, satırları gözlerine ilişmiştir. Tıpkı Nazım’ın şiirleri gibi, Maksim Gorki’yi okumak “suç” sayılmıştır, zira onların satırları, mısraları “komünist”liğin bir delilidir egemenler için.
Dünya edebiyatında önemli bir yere sahip olan Maksim Gorki, pek çok devrimci sanatçı gibi ölümsüzlüğünü mücadelenin içerisinde yer almasına borçludur. 1905 devriminde aktif roller üstlenmiş, tüm maddi varlığını bolşeviklere açmış, Çarlık Rusya’sının da saldırılarına maruz kalarak tutsak düşmüştür. Yaşamından ve mücadelesinden damıtarak kaleme döktüğü öyküleri, romanları ve oyunları ile proletaryanın sanatında silinmez bir iz bırakmış, “sosyalist gerçekçilik” kavramını proleter edebiyatımıza miras bırakmıştır.
Yapıtları pek çok dile çevrilen ve bugün enternasyonal proleter edebiyatın usta kalemlerinden biri olan Gorki’yi ölümünün 80. yılında saygıyla anıyoruz.