Yaşadığı krizi aşmanın yollarını arayan sermaye devleti faturayı işçi ve emekçilere kesmek için her türlü yolu deniyor. Faturanın en ağırı ise işçi ve emekçi kadınlara kesilmeye çalışılıyor. İşçi ve emekçi kadınları hedef alan saldırılar ise genellikle makyajlanarak perdelenmeye çalışılıyor. Sermaye devleti tarafından birbirinin peşi sıra “müjdeler”, “teşvikler” vs. açıklanıyor. Son dönemde de küçük çocuğu olan işçi-emekçi kadınlar için “Evde Çocuk Bakımı Projesi” ve “Torununa Bakana Teşvik Projesi” gündemde.
“Evde Çocuk Bakımı Projesi”
Mart 2015’te başlayan “Evde Çocuk Bakımı Projesi”nin Antalya, Bursa ve İzmir’de uygulanmasının ardından İstanbul ve Ankara’da da uygulanması planlanmaktadır. Ankara ve İstanbul’da ilk başvuran 5000 anneye toplamda 47 milyon avronun üzerinde yardım yapılacağı söylenmektedir. Çalışan anneye akrabası olmaması şartı ile bakıcı için 320 avro destek verileceği, ek birtakım kriterleri de sağladığı takdirde bu desteğin 416 avroya kadar çıkacağı ifade edilmektedir. Ayrıca projeden faydalanabilmek için “Başvuru tarihi itibariyle son bir yıldaki ortalama brüt ücreti, asgari ücretin brüt tutarının iki katını aşmaması” şartı bulunmaktadır.
“Evde Çocuk Bakımı Projesi” kapsamında verilecek maddi desteğin sigortalı bir bakıcının tüm masraflarını karşılamadığı ortadadır. Özellikle asgari ücretle çalışan işçi-emekçi bir kadın için bakıcı parası külfeti devam edecek, destek kapsamında aldığı paranın üzerini kendi maaşından karşılamak zorunda kalacaktır. Ayrıca bu teşvikin bir “proje” olduğu düşünülürse bir sürekliliğinin olmayacağı da ortadadır. Kısacası işçi-emekçi annelere büyük müjde olarak sunulan bu proje ancak geçici ve sınırlı bir çözüm sunmaktadır.
“Evde Çocuk Bakımı Projesi”nin tanıtımı “Küçük çocuğu olan annelere müjde!” denilerek yapılmaktadır. Avrupa Birliği destekli bir proje olan “Evde Çocuk Bakımı Projesi”nden 0-24 ay aralığında çocuğu olan annelerin yararlanabileceği söylenmektedir. Projenin öne çıkartılan bir diğer sloganı ise “Çocuk Bakım Desteğiyle Sigortalı Çalış, Çalıştır!” şeklindedir. Böylece hem işçi-emekçi annelerin, hem de çocuk bakıcılığı yapan kadınların sigortalı çalışma oranlarında bir artış olmasının hedeflendiği söylenmektedir. Sigortalı olma şartı son dönemde sermaye devletinin işçi-emekçi kadınlara yönelik politikalarıyla çelişiyor gibi gözükmektedir. Çünkü sermaye devleti işçi ve emekçi kadınlara sürekli esnek, yarı zamanlı ve evden çalışmanın propagandasını yapmaktadır. Dolayısıyla projede sigortalı çalışma ve çalıştırma şartının olmasında, projenin Avrupa Birliği destekli bir proje olmasının, yani AB standartlarına uyum sağlama zorunluğunun bulunmasının önemli bir etkisinin olduğu söylenebilir.
“Torununa bakana maaş”
Çocuğu yüzünden çalışamayan işçi-emekçi kadınlar için çözüm olarak gündeme getirilen bir diğer proje de “torununa bakana teşvik projesi” olarak karşımıza çıkmaktadır. Henüz uygulamaya başlanmayan projenin patronların talebi üzerine gündeme geldiğinin özellikle altı çizilmektedir. Proje ile küçük çocuğu olan kadınların çalışmasının önünün açılacağı, torununa bakan babaanne ya da anneanneye maddi destek sağlanacağı söylenmektedir. Böylece, anneler çalışırken, çocuklarına güvenli bir şekilde bakılacağı ifade edilmektedir. Kamuoyuna yansıyan haberlerde proje kapsamında torununa bakacak anneanne-babaanneye asgari ücretin %30’u gibi bir destek verileceği söylenmektedir. Böylece sermaye devletinin çocuk bakımı için öne sürdüğü bir başka çözüm de “anneanne-babaanneye harçlık” olarak karşımıza çıkmaktadır.
İktidar temsilcileri tarafından anneanne-babaanne teşvikinin işçi-emekçi kadınların kazanılmış bir hakkı olan kreş hakkına bir alternatif olmadığı söylenmektedir. İşçi-emekçi kadınlar için İş Kanunu’nda tanımlanan kreş hakkının fiili olarak patronlar tarafından uygulanmadığı ortadadır. Cezai olarak caydırıcı bir yaptırımla karşılaşmayan çoğu patron işçi sınıfının örgütsüzlüğünden de destek alarak yasaca tanımlanmış yükümlülüklerini yerine getirmemektedir. Sayısal veriler kamuda dahi kreş hakkının gasp edildiğini göstermektedir. 2007-2008 yılında 497 olan kamu kreşi sayısı 2015-2016’da 56’ya düşmüştür. İktidar temsilcileri inkar etseler de mevcut haliyle fiili olarak uygulanmayan kreş hakkının anneanne-babaanne teşviki, “Evde Çocuk Bakımı Projesi” gibi uygulamalarla resmen kaldırılmasının önü açılmaktadır.
Kalıcı ve gerçek çözüm için mücadeleye!
Sermaye devletinin son dönemde işçi-emekçi kadınlar için “destek” olarak gündeme getirdiği projelerle ucuz emek gücü olarak görülen kadınları çalışmaya özendirmeye çalıştığı ortadadır. Sermaye ucuz işgücü ihtiyacını karşılamak istemekte, ancak kreş hakkını da külfet olarak görmektedir. Bu sebeple de gündeme gelen iki proje ile de çocuk bakımının kadınların çözmesi gereken bir görev olduğu algısı pekiştirilmektedir. Çocuk bakımının anne çalışmak zorunda kaldığında bakıcı ya da anneanne-babaanne tarafından evde çözülmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Sermaye devleti böylece kreş gibi bir yükümlülüğü hem kendi sırtından hem de patronların sırtından atmaya çalışmaktadır. Çocukların sağlıklı gelişiminin önünde bir engel olan “evde çocuk bakımı” işçi-emekçi kadınların önüne “tek çözüm” olarak sunulmaya çalışılmaktadır.
Sermaye devletinin bu aldatmacaları karşısında başta işçi ve emekçi kadınlar olmak üzere tüm işçi sınıfının çocuğu olan işçi-emekçi kadınların gönül rahatlığıyla çalışabilmesinin ve çocukların sağlıklı gelişimini sağlamanın tek yolu olan ücretsiz ve nitelikli kreş talebini yükseltmesi ve bunun için mücadele etmesi gerekmektedir.