Salgın günleri, insan sağlığı ve emeğin korunması açısından önlemler alınması gerekirken, AKP iktidarı bu süreci her türlü fırsatçılık için pervasızca kullanmaya devam ediyor. İşçi ve emekçilerin sağlığı tehlikedeyken, işsiz sayısı neredeyse 10 milyon olmuşken, emekçiler açlık ve yoksullukla burun buruna çalışıyorken hiçbir önlem almayı gerekli görmeyen iktidar, sağlık bahanesiyle çete liderlerine, uyuşturucu ticareti yapanlara, cinsel suçlardan kaynaklı cezaevinde olanlara bir gecede tahliyenin yolunu açmakta tereddüt dahi etmedi. İlk başta iktidar tarafından ‘cinsel suçların infaz indirimi kapsamında olmadığı’ söylense de gerçeğin bu olmadığı kısa zamanda ortaya çıktı.
TBMM’den geçerek yasalaşan infaz değişikliğiyle birlikte Alaattin Çakıcı gibi çete liderleriyle birlikte, kadına yönelik şiddet ve cinsel saldırı suçlarından cezaevinde olan pek çok kişi de tahliye edildi. Özel maddelerle kimileri geçici izne çıkarıldı kimileri de açık cezaevine gönderilmiş oldu. Hatta karısına şiddet uyguladığı için cezaevinde olan ve yasadan sonra tahliye olduktan sonra çocuğunu döverek öldürenler bile oldu. Gerici bir toplum yaratma hayalleriyle yanıp tutuşan AKP iktidarı, salgın koşullarını da bu amaç doğrultusunda istismar etmiş oldu…
Yaşananlar yalnız bununla da sınırlı değil üstelik. Düzenlemeyle birlikte artık hapshanelerdeki mahpuslar polis ve MİT tarafından alınıp sorgulanabilecek. Böylece itirafçılık ve ajanlık dayatmalarının, tehditlerin, işkencelerin ve her türlü insanlık dışı uygulamanın önü açılmış oluyor.
Kadınların üzerindeki baskı ve gericilik salgın günlerinde daha da katlanmış durumda. Yapılan araştırmalar karantina günlerinde kadına yönelik şiddetin %28 arttığını gösteriyor. AKP iktidarı ise bırakın bu konuda önlem almayı, kadınları her geçen gün sindirmenin yollarını arıyor. İnfaz yasası bunun sadece bir ayağıydı. Neresinden bakarsak bakalım emekçilere yoksulluk ve açlık, emekçi kadınlara ise gerici politikalarla kölelikten başka bir şey sunmayan AKP iktidarı, salgın sürecinde bile fırsatçılıktan geri durmadı.
Emekçi kadınların ve topyekûn insanlığın kurtuluşu sosyalizmdedir. Salgın günleri bu gerçeği tüm çıplaklığı ile gözümüzün önüne sermiş oldu. Emekçi kadınlara ve tüm işçi ve emekçilere düşen görev ise dayatılan hiçbir saldırı yasasını suskunlukla karşılamamak, mücadele yolunu seçmektir. Bu aynı zamanda tüm emekçiler adına insanlık görevidir de. Fiziki olarak bir araya gelemesek de mücadele yollarını çoğaltmamız, birliğimizi güçlendirmemiz gerekir.
K. Meydan