Otomotiv, otomotiv yedek parça, beyaz eşya, demir çelik, elektronik gibi kolları olan metal sektöründe Türkiye ekonomisinin belkemiğini oluşturan şirketler faaliyet yürütüyor. Stratejik önemdeki metal sektörü, özellikle ihracatta önde gelmektedir. Otomotiv iş kolunun, bu açıdan sektörde belirleyici bir ağırlığı var. Metal sektöründe yaşanan dalgalanmalar Türkiye ve dünya ekonomisini etkileyecek sonuçlar yaratabilmektedir. Keza Türkiye sınıf hareketinin önemli mücadele deneyimleri bu sektörün işçileri tarafından tarih sayfalarına kazınmıştır.
Metal sektörü özellikle gelişen teknoloji ile birlikte Türkiye’nin çalışan sayısı hızlı bir şekilde artan bir sektörüdür aynı zamanda. Son yıllarda kadın işçi sayısında da önemli bir artış gözlenmektedir. Bu artışta, teknolojik gelişmenin etkisinin yanı sıra özellikle sektörün büyük şirketlerinin kendi fabrikalarında kadın işçi oranını arttırmak için başlattıkları politikalar rol oynamaktadır. Ayrıca çalışma yaşamına dönük yıkım politikalarının birçoğunun kadın işçiler üzerinden şekillendirilmesi de belirleyicidir.
Metal sektöründe çalışan kadın işçi sayısı ve yoğun çalışma alanları
2016 Temmuz ayı verilerine göre metal sektöründe çalışan işçi sayısı 1.480.048, kadın işçi sayısı 239.670’tir. Kadın işçiler yoğun olarak otomotiv ve yan sanayi ile elektronikte ve kısmi olarak da ana metal alanında çalışmaktadırlar. Metaldeki kadın işçiler yoğun olarak montaj, kalite kontrol, paketleme bölümlerinde, kimi fabrikalarda ise preslerde de çalıştırılmaktadırlar. Bazı otomotiv fabrikaları montaj bölümlerinde tamamen kadın işçi çalıştırmayı tercih etmektedir. Elektronik sektöründe işçilerin yarısı, bazı fabrikalarda tamamına yakını kadın işçilerden oluşmaktadır. Ya da hassas olarak yapılan işlerde -kadın işçilerin işlerini kaybetme korkusuyla daha dikkatli yaptığı da söylenerek- kadın işçi çalıştırılması tercih edilmektedir.
Kadın işçiler, gerek ağır iş kolu olmasından, gerekse sermayenin bir ihtiyaç olarak görüp tercih etmemesinden kaynaklı bir dönem sektör dışında kalsalar da kadın işçi istihdamında yakın zamanda önemli oranda bir artış görülmektedir. Sermaye açısından kadın işçilerin daha ucuza çalıştırılması da bunun önemli bir nedenidir.
Metal sektöründe kadın işçilerin karşılaştığı sorunlar
Taşeronlaştırma, esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerinin her gün yeni bir boyutu normalleştirilmeye çalışılmakta, bunların ilk adımları ise her daim kadın işçiler üzerinden atılmaktadır. Son yıllarda esnek çalışma ile ilgili çıkartılmaya çalışılan yasalar, sözleşmeli çalıştırma, İŞKUR üzerinden çalışma, Kadın İstihdam Paketi, Aile Paketi gibi doğrudan kadın işçiler üzerinden planlanan uygulamalar metal işçisi kadınların karşılaştığı güvencesiz çalışma biçimleridir. Metal sektörünün özellikle elektronik alt sektöründe evlere iş verme; ucuz, kayıt dışı, güvencesiz çalışmanın en katmerli ve giderek yaygınlaşan biçimidir.
Metal sektörü genel olarak tehlikeli ve çok tehlikeli işler sınıfına girmektedir. Sektörde çalışanlarda meslek hastalığı kaçınılmazdır. Türkiye’de metal sektöründe kadın çalışanların sayısının her geçen gün arttığını düşündüğümüzde fiziksel, kimyasal, biyolojik, psiko-sosyal, ergonomik ve benzeri tehlike kaynaklarından oluşan ve bunların etkileşimi sonucunda ortaya çıkabilecek tehlikelere maruz kalma oranları da kadın işçiler açısından artmaktadır. Kadın işçiler, erkek işçilerden daha uzun sürelerde, el becerisi isteyen, genellikle ayakta uzun süre çalışma, tekrarlı işler, yük kaldırma ve taşıma gibi işler yapmaktadır. Bundan kaynaklı da metal sektöründe çalışan kadınlar yoğun olarak kas ve iskelet sistemi hastalıkları ile karşılaşmaktadır.
Sektörde kadın işçilerin bir diğer sorunu da ücrettir. Yoğun olarak otomotiv yan sanayi ve elektronikte çalışan kadın işçiler, açlık sınırında olan asgari ücretle çalışmaya başlamaktadır. Alt sektörlerde -özellikle elektronikte- kadın işçiler erkek işçilere göre daha düşük ücretle çalıştırılmaktadırlar. Kadın işçiler üzerinden belirlenen düşük ücret, sektörün toplamında iş gücü değerini düşürme politikasının da önemli bir halkasıdır.
Kreş, gece çalışması, sendikasızlaştırma, mobbing gibi işçi sınıfının toplam sorun alanlarını da yakıcı bir şekilde yaşayan metal işçisi kadınlar, sektörde erkek işçilerin yoğun olarak çalışması ve döneme baktığımızda sahip olunan ataerkil kültür ve gericiliğin etkisiyle cinsiyetçi yaklaşımlara maruz kalmaktadır.
Ekonomik ve sosyal hak gaspının, güvencesizliğin cenderesindeki metal işçisi kadınlar, kendileri için çifte sömürü demek olan bu toplumda kadın olmaktan kaynaklı yaşanacak her türlü sorun ile tüm yaşam alanlarında olduğu gibi fabrikalarda da karşı karşıya kalıyorlar. İşçi sınıfını bölen milliyetçi, gerici, emperyalist savaş ve saldırganlığı körükleyen her türlü politik yaklaşımın etkisi altında üretim alanlarında yer alıyorlar.