İzmir Barosu avukatları, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına yönelik Danıştay’a dava açtı. Avukatlar, Danıştay’a iptal davası açtıktan sonra İzmir Bölge Adliye Mahkemesi önünde açıklama yaptı.
İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Perihan Çağrışım Kayadelen, İstanbul Sözleşmesi’nin Meclis iradesi ve kadınlara yönelik şiddet oranlarının yüksekliği yok sayılarak usulsüz, hukuksuz olarak feshedildiğini söyledi.
“Şiddetin kaynağı, toplumsal cinsiyet eşitsizliği”
İstanbul Sözleşmesi’nin, şiddetin kaynağı olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çeken bir yasal düzenleme olduğuna dikkat çeken Kayadelen, “Hükümet yaptığı açıklamada sözleşmeden çekilme gerekçelerinden biri olarak sözleşmede ‘aile yapı ve geleneklerine aykırılık, uyumsuzluk’ bulunmasını göstermiştir. Soruyoruz; sözleşmenin hangi maddesi aile yapı ve geleneklerine aykırıdır? Sözleşmeden çekilme gerekçelerinden bir diğeri ise sözleşmede geçen LGBTİ ve toplumsal cinsiyet eşitliği kavramlarının geleneklerimize aykırı olduğu iddiasıdır” diye konuştu.
“Sözleşme olmasa da korumak zorundasınız”
LGBTİ+ yurttaşların İstanbul Sözleşmesi olmasa da korunmak zorunda olduğunu vurgulayan Kayadelen, “CEDAW Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi; Türk Ceza Kanunu; 6284 sayılı yasa; BM İnsan Hakları Sözleşmesi, BM Lanzorette Sözleşmesi; Anayasa 10. madde, gereği de hiç kimseye cinsel yönelimi nedeniyle ayrımcılık yapılamaz ve şiddet uygulanamaz. Ülkede her gün 3 kadının öldürüldüğü rakamlarla sabit değilmiş gibi hiçe saymıştır. Bu yasalara, bu düzenlemeye karşı çıkanlar ayrımcılık yasağı ve şiddetle mücadeleye karşı çıkmaktadır” ifadelerini kullandı.
Karar usulsüz ve hukuksuzdur
Kayadelen şunları kaydetti: “20 Mart 2021 gününün gece yarısı Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı usulsüz ve hukuksuzudur. Milletin iradesiyle Meclis’te oybirliği ile kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı Kararı ile çıkılamaz. Karar geçersizdir ve Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’ne taraf olmaya devam etmektedir ve sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır. Yaşam hakkı tüm uluslararası sözleşmelerde yer alan en temel insan hakkıdır. Haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz!”